Şimdi sizlere farklı bir KKTC öyküsü anlatacağım. KKTC'deki demografik yapıyı değiştirme hedefli uluslararası oyunlar tutmazken, içeriden ihaneti, o derin uykuyu göreceksiniz!..

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde son yıllarda yaşanan gelişmeleri takip edenler bilir… Fuhuş kara para ve kumarla algılarımızda haklı yerini alan yavru vatanda korkunç olumsuzluklar yaşandığına tanıklık etmiş durumdayım…

Nedenini yazımın 2. bölümünde anlatırım…

1955-1974 yılları arasında korkunç kıyımlara uğrayan adanın Karaman Türk kökenli sakinleri celladıyla aşk yaşamaya başlamış… Evet, evet… Aynen böyle olmuş…

20 yıl Rum zulmü altında ezilen, Türk toprağı adaya çöken İngiliz’in de desteğiyle ekonomik olarak kıskaca alınan ve ötekileştirilmesine rağmen buna direnen Türkler, kendi cumhuriyetlerinde Rum ve Yunan’dan medet umar duruma düşürülmüş

İşin daha da acısı Türkiye’nin de bunda büyük payı olması…

İngiliz yönetimi döneminde adanın demografik yapısını şeytanlıkla Rum lehine çevirmek için, olmadık yöntemler denemiş, ancak Türkler adadan ayrılmamakta büyük bir feraset sergilemişti…

Bunlardan en bilineni ise Türklere Kanada, Avustralya, İngiltere ve Yeni Zelanda’da vatandaşlık vermek dâhil…

Hatırlatayım dostlar, hatırlatayım…

Savaşarak geri aldığımız Kıbrıs adası neye göre taksim edildi?

Neye göre?

Nüfusa göre dostlar, nüfusa göre…

İngiliz ilhakı döneminde İngiltere adaya Yunan taşırken Türkleri kolonilerine göndermek için olmadık şeytanlıklar peşindeydi…

Olayın vahametini anlamanız için size basit bir örnek vereyim ve böyle ilerleyelim…

Adadan İngiliz kolonilerine en büyük göç ne zaman olmuş biliyor musunuz?

Bilmezsiniz!

SAVAŞLA ALIP BARIŞLA İADE EDECEĞİZ GİBİ

Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştiği 1974 savaşından sonra adada kurulan Türk bölgesi ile İngiliz kolonilerine göç adeta patlamış! Patlamış diyorum patlamış eyy uyuyan Türk halkı, eyy!

İngiliz’in başaramadığını Türk hükümetleri başarmış…

Adanın kadim sakini Türkleri bezdirmek için T.C. ve Kıbrıslı işbirlikçileri sayesinde sözde özgürleştirilen Türkler selameti adadan göç etmekte bulmuş…

Bunu da devlet eliyle yapmış sahiden…

Nasıl mı?

Adanın bölünmesiyle sonrasında Güney’deki mülklerinden olan Türklere Rum’dan kalan mülkler verilmiş…

Kısa bir süre sonra ise devlet başlarına dikilerek, “Sahil kesimi devlete ait… Ev ve işyerlerinizi boşaltın!” tebliği ulaşmış…

Bu haberi alan Türkler, soluğu Türk lider Rauf Denktaş’ın makamında almış…

Kendilerini aynen şu ifadelerle yolcu etmiş Denktaş: “Anavatan ne derse o! Ben, Anavatan’dan habersiz-izinsiz cennete dahi girmem!”

Sonra ne mi olmuş…

Türk devleti adadaki Türk varlığını artırmak için nüfus kaydırması yapmış…

Ama ne yapmış!

Doğu Anadolu’nun mezralarından, doğru düzgün ilçeye ile inmemiş, elektrik nedir bilmeyen garip Kürtleri adaya taşımış…

Mezralardan topladığınız insanlarla modern bir ülkenin, modern halkını kaynaştırmayı ummak hangi kafanın ürünüydü acaba???

Bu tesadüf müydü acep???

Sahi ya soralım o zaman: İngiltere adadan sizce de çıktı mı?

Şu an ada kökenli tamı tamına 800 bin Türk İngiliz kolonilerinde yaşamakta…

Cin gibi olduklarını bildiğim adalı Türkler’in şu anki ekonomik güçlerinin 6 milyar Avusturya doları olduğu bilinmekte…

Ota bota çifte vatandaşlık dünyada gündemdeyken, ada Türklerinin bundan mahrum olduğunu, adada oy kullanamadıklarını biliyor musunuz?

Bilemezsiniz! Çünkü derin bir uykudasınız!

Yurtdışı adalı Türkler oy kullansalar adaya yönelik global planların bozulacağından emin mi eminler çünkü!

Hadi adalı Türklerin bir bölümünü İngilizler satın aldı…

Tamamen Türkiye’ye bağımlı KKTC’ye Türk hükümeti bir “hoşt ulan” diyemez miydi?

Diyemez, uyuyan güzeller, diyemez… Türkiye adadan çok mu farklıyız sanıyorsunuz hala?

Güney’de kurulan Rum Devleti’ni tüm dünya tanırken senin devletini tanıyan Türkiye harici yok! Güneydeki devleti AB tam üyesi iken senin 64 yıldır oyalandığının arkasında yatan gerçekleri görmek niyetinde dahi değilsin ey uyuyan halk!

Türkleri şu sıralar “AB üyesi Rum devletiyle birleşin” kurnazlığı ile kandırılmakta…

KURTAR BİZİ PAŞAM!

KKTC devletinin adalı Türkleri kendine düşman etmek için elinden geleni ardına koymadığı da, Kıbrıs’a ilgi duyan tüm Türkler bilmekte…

Öyle iğrenç politikacılarla baş başa bırakılan Türkler, son olarak KKTC Türk Kuvveti komutanı generalin önünü keserek,

“Paşam paşam… Bizi Rum’dan kurtardınız…N’olur şu politikacılardan da kurtarın!” diye yalvardıklarını duydunuz mu? Google efendiden sorgulayın, göreceksiniz!

Size başka bir örnek vereyim ama lütfen “kusmamak için” önlem alın:

Ada’nın son başbakanlarından biri internette canlı yayında mastürbasyon yaparken yakayı ele verdi, aloo! Kalite işte bu boyutta…

Kıbrıs mevzusu uzun mu uzun…

Unutmadan Kıbrıs tarihinden bir örnekle topu ikinci bölüme atalım…

Türk Silahlı Kuvvetlerince kurulan Özel Harp Dairesi’nin en mükemmel operasyonu Kıbrıs’ta TMT adında silahlı direniş örgütü kurmaktır… Ve Özel Harp Dairesi’nin en önemli operasyonu adadaki Türkler’in silahlandırılması ve eğitilmesidir…

Silahların adaya taşınmasında çok önemli görev üstlenen bir Karadenizli yiğit kaptan Oğuz Kotoğlu’nun kaptanlığında gerçekleşir…

Elmas adlı balıkçı teknesiyle adayı silahlandıran Özel Harp Dairesi’nin bu unutulmaz elemanı savaşın ardından Kıbrıs’a ailece taşınır…

Kendisine hizmetlerinden dolayı mülk verilir…

Sonra ne mi olur?

Mülkün bedeli kendisinden tahsil edilmek istenir…

Aynen böyle olur…

Bu nankörlüğü asla bir Türk yapmaz, yapamaz içi acır, a dostlar!

Kahraman Türk evladı Kotoğlu, bir kaza sonrasında genç yaşta vefat eder…

Yıllar sonra eşi ile görüşen Kıbrıslı bir tarihçiye eşi aynen şu sözleri aktarır:

“Oğuz, başımıza gelenlerden sonra sürekli şu sözleri tekrarlardı: ‘Adayı kanla aldık, bunlar kendi elleriyle Rum’a geri verecekler!”

2. Bölümde Rum nedir, Yunan kimdir meselesine gireceğiz…