Bu yazımda size Recep Tayyip Erdoğan’ın planlayıp harekete geçirdiği, iki rakibini nasıl hedefe koyduğunu ve bitirdiğini anlatacağım…

Bu yazının başlığını 2. Vaka-i Hayriye olarak düşündüm ama yeterince anlaşılamayacağı ve merak uyandırmayacağı için vaz geçtim…

Kadim Bab-ı Ali sözü derki: “Haberi okutan attığın başlıktır!”

Neden, Erdoğan’ın kurduğu bu kumpası “2. Vaka-i Hayriye” olarak değerlendirdiğim sorusuna bu iki ismin, Abdullah Gül ve Fettullah Gülen’in vatan için tehlikeli bulduğum gerçeğimdir

Yani hayırlı bir kumpas diyebiliriz bu duruma… Gül ve Gülen’e haksızlık yapılmıştı yapılmasına, ama vatan için hayırlı bir operasyondu!

Bu iki isim “naçizane” fikrimce kalben bu topraklara ait değilOlay neydi?

KUMPAS USTASI

Yandaş kazma gazetecilerin her 7 Şubat gününde dillerine doladıkları, saatlerce her yıldönümünde anlattıkları meşhur “7 Şubat 2011 MİT kumpası” nedir ve gerçekte neler yaşandığını anlatacağım…

Şunu da belirtmek isterim ki, Tayyip ya çok kurnaz ya da arkasındaki güç algımızın çok üstünde bir yapıydı…

Erdoğan’ın ve trollerinin dantel gibi işlediği ve iki yıl sadece sosyal medya üzerinden yürüttüğü müthiş algının hikâyesi şöyle gelişmişti…

Tarihler 2011 yılının 7 Şubat gününü gösterdiğinde haber kanallarına MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın savcılığı çağrıldığı duyuruluyordu

Haberde ayrıntı yoktu…

Ve bu tarihin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra AKP trolleri sosyal medya üzerinden müthiş bir algı faaliyetine başlıyordu…

Hikâyenin müşterileri, sorgulamayan bireyler ile AKP tabanıydı…

Peki, 7 Şubat 2011 günü ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a bir davette bulunmuştu…

Konu ise hiç, ama hiç gündeme getirilmeyen (ki kasıtlı olarak) İstanbul’da terör eylemlerine katılan bazı PKK militanları emniyetteki ifadelerinde “MİT elemanı olduklarını” ve buna göre işlem yapılmasını istemleriydi

Söz konusu PKK’lıların dağa eleman taşıma, araç kundaklama gibi fiillerden karıştıkları tespit edilmişti…

Kumpasın özeti aynen böyleydi…

MİT elemanları terör olaylarında yakayı ele veriyordu ve savcı bu durum hakkında Hakan Fidan ile görüşmek istiyordu…

Türk tarihinin ön büyük sosyal medya film-fırıldak operasyonu işte böyle başlıyordu…

AKP kontrollü maaşlı Sosyal Medya Trolleri kısa bir süre içinde harekete geçiriliyordu…

Facebook’ta başlayan seri paylaşımlarda anlatılan hikâye ise tam bir uzmanlık eseriydi…

ABDULLAH GÜL’Ü DE PAKETE KATTI

Trollerin yaydığı hikâye değme Hollywood senaristlerine taş çıkartacak türdendi…

Efendime söyleyeyim; 7 Şubat günü çok, ama çok dikkatlice seçilmiş miş…

O gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir ertelediği bir ameliyatı varmış

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın savcılık daveti özenle seçilerek bugüne denk getirilmiş miş…

Savcılığa çağrılan Fidan, FETÖCÜ savcı ve polislerce vatana ihanet isnadıyla burada gözaltı yapılacak, o sırada ameliyat sonrası narkozda olan Fidan’ın suç ortağı Erdoğan, hasta sedyesinde gözünü açtığında kelepçe ile uyanacakmış, böylece bir hükümet darbesi yapılacakmış mış…

Hikâye bununla da sınırlı değildi!

Savcılıktan kendisine davet gelen Hakan Fidan, ameliyat nedeniyle Başbakan Erdoğan’a ulaşamadığı için Çankaya Köşkü’ne acilen bir ziyaret yaparak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den yardım istemiş miş…

Gül’ün kendisine “Git, n’olmuş!” diyerek Fidan’ı FETÖCÜLERİN kucağına attığı gerçeği unutulmamalıymış mış…

Bu hikâye 2013 yılına değin sürdü gitti…

İnanan sayısı o kadar fazlaydı ki artık Gül ve Gülen AKP cenahının düşmanına dönüştürülmüştü…

Tarihler 2013 yılını gösterirken Tayyip’ten ilk salvo geliyordu…

Özel Dershanelerin kapatılması Gülen cemaatine yapılacak operasyon ve operasyonların habercisiydi oysa…

Tayyip’in bu hamlesine Gülen cemaati 17-25 Aralık Yolsuzluk operasyonları ile karşılık veriyor ve resmen savaş ilan ediliyordu…

Tayyip Erdoğan Gül ve Gülen’den kurtulma projesi medyanın ve sosyal medyanın desteğiyle tıkır tıkır işliyordu…

FETÖ ile final için 15 Temmuz 2016 tarihine kadar beklemek gerekiyordu…

Reis’in planları böyle ilerlerken bir gerçek gözlerden kaçırılıyordu…

Ne mi? Abdullah Gül’ün de inceden inceye AKP’deki geleceği bitiriliyordu…

Cumhurbaşkanlığı görevinden sonra gelecek planlamasını AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık olarak yapan Gül, böylece hain durumuna düşürülüyor ve politik kariyeri hüzünle sonlanıyordu…

Reisin, bir taş ile çok kuş vurma planı da kusursuz bir şekilde tutuyordu…

Peki, 7 Şubat 2011 günü gerçekte neler yaşanmıştı?

Sorunun cevabı belgeleriyle gelecek bölümde…