Yıl 2001…

Milliyet Gazetesi’ndeki maceramın henüz başları…

Kendini kabul ettirmek için her bilgiye balıklama atlıyor dibine kadar araştırıyordum…

Bir muhabir arkadaşımın aracılığı ile eski bir İSKİ daire başkanı ile temas kurdum…

Bu kişi İSKİ’de oradan oraya sürülen istifa zorlanan bir isimdi

İSKİ hakkında adam akıllı araştırma yapacak gazeteci aradığı belliydi…

Elinde İSKİ ile ilgili önemli belgeler olduğunu söylüyor, ama bunun karşılığında para istiyordu…

Bu arada ufak ufak ağzından bilgiler almayı ihmal etmiyordum…

Yani, bu çakal gösterip vermeyen cinsinden bir uyanıktı…

Bu uğraşlarım sırasında İSKİ’nin incelenen 114 ihalesinden 109’unun müfettiş denetimine takıldığı ve İSKİ hakkında savcılığa ihaleye fesat karıştırma iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu anlattı…

Ama raporu vermiyordu ki bu haberi yapmak için çok önemliydi…

Belgesiz haber o tarihli Milliyet Haber Araştırma Servisi’nde işten atılmanıza neden olabilirdi…

75 BİN DOLAR İDDİASI

Bu ihaleler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ama savcılığın 75 bin dolar karşılığında dosyayı bir şekilde kapattığı ve takipsizlik verdiğini anlatmıştı…

Kendisini müdürle buluşturdum…

Müdür “para karşılığı belge isteğine ‘hayır” diyerek bürokratı yolcu etti

Müfettiş Raporunu elde etme hayalim suya düşmüştü ama elde bir de bilgi vardı: Bilirkişi Raporu ile savcılığın verdiği takipsizlik kararı…

Bir adli muhabir arkadaşımdan destek alarak hayatımda ilk defa gazeteci olarak savcılık makamını ziyaret ediyordum…

Öyle ya, bu savcı takipsizlik kararı veren isim miydi, hatırlamıyorum…

Savcıyı ürkütmemek için tüm pomçikliğimle bu davanın düştüğünü haber yapacağımı, bu nedenle takipsizlik kararına ihtiyaç olduğunu söyleyerek kararı istedim ve savcılık kaleminden aldım…

Sıklet merkezim bilirkişi heyetinin üzerine olacaktı…

Takipsizlik kararını aldığımda dikkatim bilirkişilerin isimleri ve unvanlarıydı…

Biri makine mühendisi, ikisi mali müşavir olan bilirkişi üç ismin peşine düştüm…

Uzun uğraşlardan sonra bilirkişi hangi il ve ilçede görev yaptıklarını öğrendim…

 

İYİ Kİ DİNDARLARIMIZ VAR!

Ne tesadüf? Üç bilirkişi de muhafazakârın kalesi Konya’dan idi

Hemen irtibat numaralarını edindim ve tek tek üçü telefonla arayarak İSKİ Özel Kalemden aradığımı belirtim ve bilirkişiliğe ihtiyaç olduğunu, müsaitlik durumlarını sordum…

Üçü de teklifin üstüne atladı…

Ücret konusunda ne düşündüklerini sordum, “önemli değil… Sonra konuşuruz” karşılığı aldım…

Haber çıkmıştı…

Haber, Milliyet Gazetesi’nin 21 Ekim 2001 tarihinde “Bilirkişiler Konya’dan” başlığı ile birinci sayfadan yayımlandı…

Anlayacağınız 114 ihaleye fesat suçlaması böylece düşüyordu…

Reisimizin çok sevdiği “Beraber yürüdük bir yollarda”  şarkısının taşları böyle döşeniyordu

İstanbul’a, yani Refah Partisi’nin belediyesine büyük bir operasyon yapılıyordu, ama kimse arkasında durmuyordu…

İktidarda DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı; hatırlatırım…

Operasyon emrini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın verdiği ise alenen bilinmekteydi…

İSKİ yönetimini ipe götürecek bir iddianame böylece doğum aşamasında ölüyor, kimse fikri takipte bulunmuyordu siyaseten!

Bir siyasetçinin önü işte böyle kesilmek isteniyordu, inanırsanız!

BELGELER SÜMEN ALTI EDİLDİ!

Sanırım tarih 2002 idi. Sarayburnu’nda tarihi surlara dayanan eski ev ve restoranların yıkılması yönünde belediyenin harekete geçeceği söylentileri dolaşıyordu.

Milliyet gazetesi kent muhabiri olarak yıkılacak olan mekânları ziyaret edip konunun evveliyatı hakkında bilgi toplamak için Sarayburnu’na hareket ettim.

İrili ufaklı evler ve genelde turistlere hizmet veren balık restoranlarının olduğu şirin sokakta bilgi alacağım insan arayışına başladım.

Aynı sırada yer alan ve genellikle turist kafilelerine hizmet veren bir balık lokantasını gözüme kestirdim.

Yıkım söylentilerini hatırlatarak bilgi toplamaya başladım. Mekân sahibi ile sohbet ederken işletmecinin ağabeyi olan kişinin AKP tarafından meslekten ihraç edilen İstanbul’un efsane Organize Suçlar Müdürü Adil Serdar Saçan olduğunu fark ettim.

Doğal olarak konu birden değişti ve Saçan’a çok merak ettiğim soruyu sordum:

“Müdürüm, İBB ve Tayyip Erdoğan’a yönelik çok geniş çaplı soruşturma başlattınız. Sonuçta mahkeme tüm suçlamalardan beraat kararı verdi. Hiç mi sabit suç delili bulamadınız? Derin bir nefes aldı ve “Kardeeşiiim, bulmaz olur muyuz? Öyle bilgi ve belgelere ulaştık ki ‘Tayyip ve İBB bürokratları yüz yıl hapisten çıkamaz’ diyorduk.

 

PARALAR OFFSHORE BANKALARDA

Tüm bilgi ve belgeleri hazırladık ve İçişleri Bakanlığındaki ilgili makama sunduk. “Hemen sorulması gereken soruyu sordum:” 

İyi de Tayyip ve avanesi nasıl beraat etti? 

Demek belgeleriniz hiç de söylediğiniz gibi güçlü değilmiş ki dava düştü!

Saçan’ın yüzü birden gerildi. “Yahu kardeşim havuzda toplanan paraların Saraçhane’deki filanca banka şubesinden Kıbrıs’taki offshore hesaplara yatırıldığının dekontlarına kadar ulaştık. Daha nasıl belge-bilgi sunacaktık?”

“Müdürüm, o zaman nasıl oldu da mahkeme bu suçları görmezden geldi?” Saçan bombayı patlattı: 

“Bu bilgi ve belgeler, sanıkların itirafları vs. tamamı savcılık iddianamesine girmedi! Giremedi!” 

Sorulması gereken soruyu sormadan olmazdı.

“Hani devlet Tayyip’e düşmandı, önünü kesiyordu? Tayyip’i aklayan bu mahkeme kararı derin devletin nasıl gözünden kaçar?

Bu davayı neden takibe almaz? Bu soruşturmanın önünü açan iktidar partisi davayı takip etmedi mi?”

Saçan, hafif bir tebessümle yanıt verdi.

Sözün tamamı deliye söylenir” der gibi suratıma bakmakla yetindi. Daha fazla konuşmak istemediğini anladım. Arada Organize Şube’de İBB soruşturmalarında gözaltına alınan şüphelilere ağır işkenceler yapıldığı konuşuluyordu ve bu soru da sorulmalıydı.

Saçan, "off the record" görüşmenin verdiği rahatlıkla samimice yanıtladı: “Onların anası …tik!”

Özetlersek; Tayyip Erdoğan’ın önünün kesilmesi macerası böyle sürüp gitmiş…

Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkması için CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ne gibi mücadelelerde bulunduğunu sizler de biliyorsunuz…

Bu ülke bir muz cumhuriyetidir ve böyle gidecek gibi görünmektedir…

MİLLİYET GAZETESİ 21 EKİM 2001 TARİHLİ HABER ŞÖYLE:

İSKİ ihaleleriyle ilgili soruşturmada savcılığın, takipsizlik kararını, RP’nin kalesi Konya’dan seçilen iki mali müşavir ve bir inşaat mühendisinin raporuyla verdiği anlaşıldı

ŞENOL DEMİRCİ İstanbul
İSKİ yöneticileri hakkında ihalelerde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle savcılığa suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada, iddiayı incelemek için oluşturulan bilirkişiler kapatılan RP’nin kalesi Konya’dan seçildiği ortaya çıktı. Savcılık, iki mali müşavir ve boru ticaretiyle uğraşan bir inşaat mühendisinin raporu doğrultusunda, İSKİ dosyasına takipsizlik verdi.
Mülkiye Başmüfettişleri Yusuf Suntay ve Mehmet Songur, İSKİ ihaleleriyle ilgili başlattıkları incelemeyi 28 Nisan 1999’da tamamladı. Müfettişlerin beş aylık çalışma sonunda hazırladığı dosya, Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletildi. Fatih Cumhuriyet Savcısı Basri Aydın’ın yürüttüğü soruşturmada bir bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verildi. Ancak bilirkişiler birçok uzmanın bulunduğu İstanbul yerine Konya’dan seçildi. Ali İhsan Kılınçer, Erbil Karakaya ve Muammer Kocatepe, dosyada yaptıkları incelemede, "İSKİ’nin ihaleler yoluyla zarara uğratıldığı" iddiasıyla ilgili suç unsuruna rastlanmadığı sonucuna vardı. Bunun üzerine savcılık, 30 Aralık 1999’da İSKİ yöneticilerinin de aralarında bulunduğu zanlılar hakkında takipsizlik kararı verdi.

BİLİRKİŞİ BELEDİYE EMEKLİSİ
Konya’dan seçilen bilirkişilerin kimliği ise dikkat çekti. Takipsizlik kararında öğretim görevlisi ve makina mühendisi olarak tanıtılan Ali İhsan Kılınçer’in makine değil inşaat mühendisi olduğu, üniversiteyle de ilişkisinin bulunmadığı ortaya çıktı. Kılınçer’in eski RP’li Konya Belediyesi’nde inşaat mühendisi olarak çalıştığı, emekli olduktan sonra da "boru ticareti" ile uğraştığı belirtildi.
Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Cemil Çetinkaya, Kılınçer’in 1999’da bir kez sıhhi tesisat, bir kez de malzeme konulu derse girdiğini, bunun dışında başka bir etkinliğinin olmadığını, üniversitenin adını kullanarak bilirkişilik yapamayacağını belirterek hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

KOOPERATİFLE UĞRAŞMIŞ
Diğer bilirkişi Muammer Kocatepe’nin uzun yıllar kooperatif işleriyle uğraştığı ortaya çıktı. Kocatepe, bilirkişi görevinden kısa bir süre sonra "Yeminli Mali Müşavir" olarak Konya’dan ayrılarak Ankara’ya yerleşti. Erbil Karakaya ise 1999’da mali müşavirlik yapma yetkisi aldı ve aynı yıl İSKİ dosyasına bilirkişi olarak tayin edildi. Karakaya, halen Konya’da mali müşavir.

RAPORDA NELER VARDI?
Müfettişler, iddialarla ilgili 114 ihaleyi inceledi ve 109’unda usulsüzlük olduğu sonucuna vardı. Raporda, ihaleye fesat karıştırma suçuna katıldığı öne sürülen 12 İSKİ İhale Komisyonu üyesi hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Müfettişler, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu ve İSKİ Yönetim Kurulu üyelerini, Memurin Muhakemat’a tabi olduklarından haklarında fezleke düzenleneceği için raporun kapsamı dışında bıraktı. Raporda, Gaziantep’teki Kalyon A.Ş, İstanbul’da Vadi A.Ş, Mimko A.Ş, Hamle A.Ş, Biat A.Ş., Kayseri’de Han A.Ş, Ankara’dan Nava ve Tuna A.Ş’nin sıklıkla ihalelere davet edildiği kaydedildi.

VADİ en dikkat çekeni. Rapora göre, Eroğlu, İstanbul Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Âdem Baştürk, İSKİ danışmanı Prof. İzzet Öztürk’ün yerine eşleri 1 Aralık 1987’de kurulan şirketin ortakları arasında yer aldı.