Kitabın ortasında konuya gireyim: Bir ülkede yargı bağımsızlığı yoksa o ülke burnunu çamurdan kurtaramaz…

Ortalık Çıfıt çarşısına dönmüşken kalkıp bir de benden kanıt istemeyin bozulurum…

Hukuk adalet elden gidince geriye biraz zor döner…

Siyasi partiler oligarşinin uzvuna döner

Bakınız İYİ Parti, MHP ve CHP örneklerine ikna oluverirsiniz

Bir ülkede kurgulanmamış adam gibi muhalefet yoksa o ülke yarı diktatörlüğe evrilir, kanıt mı istiyorsunuz hala…

Ordusu bozulur, kolluk güçleri mafyayla kol kola girer, birlikte masumlara racon keser…

Hukuk sistemi yavaş yavaş çöker, masumlara değil suçlulara hizmet eder...

Adalet çökense domino etkisiyle sırasıyla her şey çöker…(Bir çözümünüz var mı sayın muhalefet partileri? Yok! Çünkü böyle bir derdiniz olmadı!)

HUKUK ÇÖKERSE!..

İthal tohum dayatır -ki bir hukuk devletinden buna izin verilme- hukuk “hoop n’oluyorsunuz?” demez diyemez…

Tarımı çöker, fiyatlar uçar…

Halk çöplükten yiyecek arar, biraz gücü olan halk pazarında akşam fiyatlarını bekler…

Tarım çökerse hayvancılığı çöker… Çünkü tarım çökmüş, hayvanlara verilecek saman kalmamıştır…

Saman kalmayınca gübre simsarların ocağına düşülür…

Fiyatlar tavan yapar…

Hayvan beslemek cazibesini yitirir ve küçülmeye başlarsınız…

Kasaptan kilo ile değil gramla alışveriş başlar…

Küçülmeyle birlikte süt fiyatları artar…

Süt fiyatları artınca peynir fiyatları, yoğurt fiyatları artar…

Yeterince kalsiyum alamazsanız kemiklerinin zayıflar, anatomik yapınız çöker…

ÜNİVERSİTELERİ ÇÖKER Mİ?

Üniversiteleri çöker mi çöker…

Bilim yuvalarına tarikatçıları doldurursan o kafalarla bilim yürümez, çöker… (Bu fakir gazeteci bir üniversite rektörünün, tıp fakültesinin insan anatomisi bölüm başkanlığına bir veteriner doçenti atadığına tanık oldu, haberini yaptı!)

Çöken üniversitelerden ortalık yüksek lise mezunları ile dolar…

Çin Seddinin Çin’de olduğunu, ülkemizin başkentinin Ankara olduğunu bilmeyen sürüler doluşur tüm kurumlarına…

Mühendisler statik hesap yapamaz, mimarlar ucube yapılar tasarlar…

Kanıt mı istiyorsunuz yine…

Ülkesi çöker, çöker… Hemi de birkaç defa…

Hadi deprem üzerinden gidelim…

Varsa daha güzel bir örnek buyurun siz yazın!

Erzurum Valiliği şehrin kalkınması ise Organize Sanayi Bölgesi oluşturur…

İnşaatlar hızla tamamlanır…

Girişimcilere hazır fabrika binaları sunulur…

Makilere kurulur üretim başlar…

Sonra ne mi olur?

Fabrikalar, deprem olmadan çökmeye başlar…

Evet, evet yalan yanlış yok…

Erzurum Organize Sanayi Bölgesindeki fabrika binaları durduk yere çökmeye başlar…

Çöken yapılarda üretim yaparlar çöker, işçiler çöker, tedarikçiler çöker, esnaf çöker! Erzurum Valilince yapılan bu yapılar için Valiye dava açmazsan çökme durmaz sürer de sürer…

Kadim Türk sözünün dediği gibi: “Ders, sen öğreninceye kadar devam eder!” Alınan bir ders olmadığı için sürecek de sürecek işte…

Şaşırma ama, böyle gidecek…

Fay hattı üzerinde binaları bu kafalarla inşa ederseniz çöker beyler, çöker be!

Çökmedi mi?

Gevşek zeminli tarım için biçilmiş kaftan olan Amik Ovası’nı tarımsal üretime değil de imara açarsanız binalar çöker, havalimanı çöker… Çöker ağalar…

Gaziantep Çöker!

Kahraman Maraş çöker…

Malatya çöker, Adana çöker, Kocaeli çöker, Bolu çöker… Çöktü hala görmüyorsunuz?

O zemin etütünü yapacak yüksek lise mezunu mühendisleriniz varsa çöker, çöktü, çökecek… Bir de şaşırmıyor musunuz, pes?

HER ŞEY ÇÖKERKEN, NE ÇÖKMEZ?

Her şeyin çöktüğü canım ülkemde çökmeyen tek şey sorumlulardır…

Avantacı siyasiler çökmez…

Mafya çökmez…

İktidar çökmez…

Muhalefet çökmez…

Siz çöktünüz, ama farkında değilsiniz!

Gök Tengri bizi affetsin!