Sanatseverlerin izlemek, zengin olanların satın almak için geldiği bir fuar, sanat fuarı. Miro ve bir iki Picasso’yu görmek için bile kuyruk beklemek gerekirdi!

Cİ; Contemporary İstanbul’un 19. edisyonu yapıldığına göre, Ali Gürel’in hazırladığı Türkiye’nin ilk sanat fuarı, artık gelenekselleşmiş sayılır; her sonbaharda yerli yabancı sanatseverler ve koleksiyonerleri bir heyecan kaplar ve ilk gruba girenler görmek, ikinci gruba girenler almak ya da  görünmek için bu uluslararası sanat fuarı buluşmasına koşturarak gider.

Yıllardır Akbank sponsorluğunda, önceleri Teşvikiye’nin göbeğinde biraz da trafik sıkışıklığına yol açarak, birkaç yıldır da Fettah Tamince’nin Haliç Tersanesi’nin büyük bir bölümünü kaplayan devasa inşaat alanının ortasında gerçekleşen fuar, bu yıl bitmiş otelin sağında solunda yerleşmiş durumda. Bir paravanın arkasındaki, sayabildiğim kadarıyla 5-6 blok konut inşaatları ise tam gaz sürüyor! 

Haliç kıyısında, altın değil pırlanta değerindeki bu kadar büyük bir alanın ve kamusal olması gereken kıyıların bir tek kişiye istediği gibi inşaat yapabilmesi ayrıcalığına ve denizden görünüşün feci oluşuna takılmamaya çalışarak sadece sanat eserlerine yoğunlaşmaya çalışıyorum.

Yerli yabancı 14 ülkeden 50 galerinin yer aldığı fuarda aralarında hayli mesafe ve merdiven olan A ve B salonlarında yüzlerce eser sergileniyor. Açık mekânlarda ise 7 heykel yer alıyor. Yeme içme mekânlarına da deniz kenarında ve terasta yer verilmiş. Giriş hayli pahalı olduğu için o parayı veren bunu da verir mantığı ile bu mekânların da fiyatları hayli yüksek. Her fuarda olduğu gibi koleksiyoner ve sanat çevrelerinin pek öyle bohem olduğu söylenemez, birbirinden lüks araçlarla gelen koleksiyonerler sanatın ve fuarın keyfini çıkarıyor.

YABANCI GALERİLERDE SÜRPRİZ

Sergilenen eserlere gelince benim için en güzel sürpriz, galerilerden birinde yer alan birkaç Miro ve Picasso tablosu oldu! 

Dört, beş büyük boy Miro ve bir iki Picasso’yu görmek için bir sergiye girmeye niyetlenseniz hayli kuyruk beklemek gerekir genelde, burada isterseniz satın alabileceğiniz Miro’lar var!

Tabii istemek yetmiyor. 

Erdil Yaşar’ın Almanya’da sergilendikten sonra İstanbul’a gelen Sokak Köpeği heykeli konuşulduğu kadar çarpıcı ve güzeldi, 9 metrelik parlak kırmızı renkli heykelin bol bol fotoğrafını çektimSokak hayvanlarına ithaf edilmiş bir tür anıt olan bu heykel mutlaka görülmeliİBB Kültür AŞ’nin ilk kez katıldığı fuarda küçük bir köşede 3-4 sanatçı işi ile olması canımı sıktı. Ya ben buradayım diyecek kadar İBB’ye yakışan bir havan olsun, ya da hiç katılmayın desem?

Zilberman Galerisi’nde yer alan Carlos Aires’in yapıtı Türk Paraları serisinden “Cant Take My Eyes Off You From “Love Song From Time of Crisis” adlı eseri; çikolataya bulanmış  arkaik Roma döneminden kalma Güzel Artemis Heykeli, koku da bu işin bir parçası diyor sanatçı, heykelin çikolata kokusu için, “tadabilir miyiz?” diye sordum, izin verdi, bir çikolata manyağı olduğum için birazcık tadına baktım, çarpıcı işlerdi!

Bedri Baykam ve sanatçılarının yerleştiği Galeri Piramid’de Sevval Başalan’ı görmek güzeldi. Baran Kurtuğlu’nun dişinden tırnağına silahlı askerlerinin önündeki tüllere sarınmış çıplak kadın protestocuları resmettiği eser de çok çarpıcı. Gözlerim bir Server Demirtaş kinetik eseri aradı, bundan önceki bir IC’de sergilediği beyaz atına nasıl da âşık olmuştum!

27 Ekim’e kadar sürecek fuarda 23 ve 24 Ekim’de sanat konulu birbirinden ilginç söyleşiler de olacak. Yüzlerce eseri anlatacak değilim, gezmek isteyenler için bir fikir vermek istedim. Orada gezenlerin şıklığına aldırmayın, rahat ayakkabılar tercih edilmeli, en az 3-4 saat gerekebilir…