Erdoğan'dan müjde geldi! Geldi de, çalışabilecek gençler kaçıyor, kalanın bırakın çocuğu evlenecek parası yok, kim yapacak üç çocuğu?

Gazeteciliğimin ilk yıllarında en çok uğraştığım konulardan biri Aile Planlaması idi.

Türkiye Cumhuriyeti, savaştan çıkıp kurulduğu ilk yıllarda küçük bir nüfusu vardı. Erkekleri genç yaşta savaşta kırılmış, kadınların da çocuk doğurup nüfusa katkıda bulunacak hali kalmamıştı. O yıllarda nüfusun sağlıklı biçimde artmasının önündeki engellerden biri de köy kent, batı doğu farklılıklarıydı.

Köyde nüfus, tarımsal üretimin gereksinimine bağlı olarak artarken kent yaşamının koşulları yeni kurulan aileleri iki üç çocukla sınırlıyordu. Buna bir de Kürt nüfusun yoğunluklu olduğu bölgelerde beşik savaşı da eklenince nüfus artışı farklılıkları dikkat çekiyordu. Doğu illerinde bir tür “Beşik Savaşı” yapan aileler, geleneksel yapılarının da getirdiği alışkanlıkla yakın zamana kadar 9-10 çocuğa kadar varan ailelere sahipti.

Kurulması hedeflenen modern Türkiye’nin nüfus artışı elbette hedeflenen bir durumdu ama bunun planlamasının yapılması da gerekliydi. Bu kadar çok çocuk doğuran bir kadının yaşamı boyunca hamilelik, bebek ve çocuk bakımı ile geçirdiği yaşamı sonucu sağlığı ve yaşam kalitesi bozuluyor, çocukların gereksinimleri tam olarak karşılanamıyor, eğitimleri yarım kalıyordu. Toplumsal olarak da farklılık yaratıyordu bu durum, kentler ve kıyı bölgelerindeki ailelerin 2-3 çocuklu aileleri başka bir yaşam düzeyindeyken kırsal bölgede ve ülkenin doğu, güneydoğusunda aile yapıları ve toplumsal düzeyleri farklılaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinde olan, sınıfsız, eşit toplum ideali gerçekleşemiyordu. İşte bunu planlamak için Aile Planlaması önemliydi ve devlet tarafından da destekleniyordu.

YENİ BİR SİYASET

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasete girdiğinden beri iktidar hedefleri için yaptığı çalışmalar önüne net bir tablo koydu: seçmenlerinin büyük çoğunluğu kırsal kökenli ve düşük eğitimli, hatta eğitimsiz kesimlerden geliyordu. Bu gerçeği kendilerine saklamadılar, açık açık da söylediler: 

Okumuş yazmış kesimden bize hayır yok dediler! Ve bu yolda açık ve net bir biçimde çalıştılar. 22 yıllık iktidarları boyunca eğitimde geldiğimiz nokta eğitimsizliktir! Milli değil dini eğitimdir. 

İmam Hatip Okulları’nın, ölü yıkayacak kimse yok diye başlayan çoğaltma politikası bugün proje liseleri olan sınavla girilen Anadolu Liseleri’nin birçok ilde kalmaması bir yana, sayılarının da azaltılmasıdır. Özel okulların sayısı, fiyatlarıyla eşit olarak artmış artık çocuğunu imam hatip okuluna yollamak istemeyen ailelerin önünde çare kalmamıştır.

Orta öğretimi MESEM projesiyle dini eğitim haline getiren AKP, Türkiye’nin başta Boğaziçi ve ODTÜ olmak üzere sayılı üniversitelerini ele geçirip akademik başarılarını yok etmeye çalışırken her il ve neredeyse ilçede de sadece o bölgenin halkına yeni müşteri kazandırmaktan başka işe yaramayan özel üniversitelerin açılışına izin ve destek vermiştir.

Sonuç: Eğitimsizleştirilmiş bir toplum! Tam da istedikleri seçmen kitlesi mi? Yetmedi. Yönetemedikleri ülkede tarımı öldürüp beslenmemizi ithal ürünlerle sağlayan ekonomik durum sonunda köyler boşalmış, kentlerin çeperlerinde savrulan ve iş arayan vasıfsız genç nüfus, artık bırakın aile kurup on çocuk yapmayı evlenmeyi bile erteler hale gelmiştir!

ÇOCUK YAPABİLME KOŞULU KALMADI

İktidara gelir gelmez nüfus artışını destelemek için ÜÇ ÇOCUK talebini ortaya atan, aile planlaması derneklerini kapattırıp, hastanelerde de engelleyen, hatta neredeyse kürtajı yasaklayan AKP siyaseti, ekonominin bozulmasının sonuçlarını düşünememiş, yaşamak için beslenmeye para bulamayan gençler bırakın çocuk yapmayı yuva kuramaz hale gelmiştir.

YAŞLANIR TABİİ

Şimdi Türkiye yaşlanıyor diye kıyameti koparıyorlar! Kızlara erkek, erkeklere kız beğendiremiyorlarmış? Sahi mi? Hatta LGBT-i artmış da ondan aile kurup çocuk yapmıyorlarmış! Üç değil beş çocuk yapılmalıymış. Hadi canım? Hayatın gerçeklerinden, yaşanan sıkıntının bu kadar mı farkında değiller, ülkeyi yönetirken? Bir kere gençler eğitimsiz. İşsiz. İşi olanlar asgari ücretle çalışıyor, asgari ücret artık ortalama ücret oldu. İşsiz genç nasıl evlenecek? Hayat çok pahalı. Kiraların ne kadar olduğunu bilmiyorlar mı? TOKİ lüks ev yapacağına sosyal konut yapsaydı, onlar kiraya verilseydi bir çare olabilirdi, ama hayır. Sosyal olan hiçbir çözüm üretilmiyor ki? Bir yuva kurabilmek için ne kadar masraf etmek gerekiyor? Kredi veriyormuş, o krediyi nasıl ödeyecek? Hadi aileler yardım etti, evlendiler, nasıl geçinecekler, hadi aç tok geçindiler, nasıl çocuk yapacaklar? Çocuğun bezi, maması, bakımı? Kreş açmak yerine açanı engelliyorsunuz, anne de çalışamazsa nasıl geçinecekler? Bir dönem, Suriye’den gelen ve her türlü yardım edilen mülteciler, gelenekleri ve yaşam biçimleri nedeniyle bol bol çocuk yaptılar ve burada doğan çocuklar TC vatandaşlığı da aldı. İktidar bundan memnun görünüyordu. Ki bunun da toplumun yapısını bozduğu ortadayken şimdi geri gitmeleri planlanıyorsa o da durdu.

ALMANYA GİBİ OLDUK

Aile Planlaması Derneği’nde çalışırken Türkiye’nin bu kadar kıza zamanda Almanya gibi yaşlanan bir ülke olacağını hiç düşünmemiştim. Kentlerde çocuk sayısının birin altına düşeceğini de! Köylünün üretimini destekleyeceğine ithalata destek verirseniz köy de boşalır, nüfus artışını destekleyen köylü de kente gelir ve çocuk yapmaz. Kürsülerden yapın demekle olmuyor, yetmiyor! Sarayda oturunca bu kadar net bir tabloyu da mı göremez oluyorlar, şaşıp kalıyoruz.

AKP şu anda sonunun geldiğini anlayan boğa gibi, bilinçsizce sağa sola saldırıyor. İktidarının sürmesinde en büyük tehlike olarak gördüğü CHP’li belediyelere kumpas düzenliyor, bir yandan yeni anayasa yapalım diye çağrı yaparken mevcut anayasayı da rafa kaldırmış, uygulamıyor. Anayasayı bırakın hukuku uygulamıyor. Seçimle gelmiş belediye başkanlarını görevden alıp kayyumla yöneterek demokrasiyi de göz ardı ediyor. Algı operasyonlarıyla ülke yönetmek nereye kadar? Gençler bırakın çocuk yapmayı, umutları kalmayan bu ülkeyi terk edip başka ülkelere gitmenin planlarını yapıyor. En iyi yetişmiş ve tam da istediğiniz gibi çocuk yapacak kapasitede olanlar kaçıyor! Ülkeye de bırakın evlenip yuva kurmayı, karnını belediyenin açtığı Kent Lokantalarında doyurmaya çalışan gençlerle umutsuz, mutsuz emekliler kalıyor. Yarattığınız tablo bu olunca nüfus artsın diye daha çok beklersiniz! Emeklilerin de çocuk yapacak hali yok ya?