Şile Feneri, gemicilere yol gösteriyor. Doğal sarı taşları bir dönem siyah beyaz şeritlerle boyanmış, restorasyon sonrası Beşiktaşlı olduğunu varsaydığım Şilelilerin çoğunluk sağlamasıyla, siyah beyaz olarak kalmış!

Şile’ye epeydir gitmemiştim.

Son yerel seçimde değişen ve Türkiye İttifakına geçen yerlerden biri de Şile ve bu yıl 29 Temmuz – 11 Ağustos arasında 35.sini yapacakları Uluslararası Şilebezi Kültür ve Sanat Festivali olunca gitmek için bir neden doğdu. Şile’de doğmuş büyümüş, yerleşik düzeni olan bir genç iş insanı, Özgür Kabadayıilçesine yeni bir yönetim getirip yanlışları düzeltmek için işi gücü bırakıp aday oldu ve seçimi kazanıp 25 yıl sonra AKP yönetimine son verdi.

Niye bu kadar içlenerek yazıyorum, çünkü hepimizin bildiği ve gördüğü gibi Cumhur İttifakı adeta güzel ve iyi olan her şeye düşman. Güzelim Şile’ye 25 yılda yapılan tek iyi şey, doğal gaz gelmesi olmuş, onun dışında akıl almaz zarar veren işler yapılmış! 

Sahil doldurulup koyun en güzel yeri, tam denize ulaşılan yere koskoca bir otopark yapılmış! Deniz kenarındaki oteller, işletmeler, denize değil, otoparka bakıyor! 

Otopark dediğin yerin altına yapılır, manzaralı yere değil, arka taraflara yapılır, bir zahmet yürüyüversin, denize gelen. Yetmemiş, bol plastik oyuncaklı bir çocuk oyun parkı ve spor alanı ve merkezi yerleştirilmiş yine deniz kenarına! Deniz kenarında mı olması gerekiyor, başka yerde spor yapılamaz mı?

Aşiyan’ın önündeki sahili doldurup otopark yapıldığını düşünün, öyle bir şey! Otoparka girip çıkıp araçlar da her seferinde bir sesli engelin üzerinden geçiyor ve siz sahilde bile otursanız otuz saniyede bir çakır çukur sesi dinliyorsunuz, martı sesi değil!

Otelde kalırken araçları seyrettik, çakır çukur sesi dinledik, havuza girdik! Bravo… Bunun için mi Şile’ye gelecek turist?

50 BİN DEĞİL 2 MİLYON!

Şile’nin sorunları sadece bu değil tabii. Asıl sorun İller Bankası’ndan aldıkları pay. Sürekli yaşam adresi olarak kayıtlı yaklaşık 50 bin kişi var Şile’de. Pay da bu kadar insana hizmet için. Ama yazlıkçılar, ikinci konut sahibi olanlarla bu nüfus bir milyonu buluyor, hele hafta sonu günü birlik gelenlerle 2 milyonu geçiyor. Bir de kasada para yerine 925 milyon borç olunca iş daha da zorlaşıyor. Sonuç? 

Küçük bir personelle bu kadar kişinin sadece çöpünü toplamak bile sorun! 

Özellikle hafta sonu kamyon ve kamyonetle gelip onların içinde kalan, sadece üç harfli marketlerden alış veriş yapıp karnını doyuran ve Şile’nin en güzel sahilinde donla denize girip, kumsala çöpünü kirliliğini bırakıp giden kalabalıklar yüzünden bırakın diğer turistleri, Şileliler bile o sahilde denize giremiyor, esnafa ve ilçeye de hiçbir maddi katkıları yok. Farkındayım, “halk plajlara hücum etti, millet denize giremedi!” içerikli bir başlık attığıma, ama bunun yarattığı sorunu da dile getirmek gerekiyor. Aynı sorun İstanbul’da Yeşilköy sahilinde de yaşanmıyor mu?

ŞİLE’NİN ÜNLÜLERİ

Şile’nin sadece çok özel koşullarda üretilen bezi değil meşhur olan. Osmanlı döneminden kalan ve Fransız mühendis tarafından inşa edilen, dünyanın da en büyüklerinden olan gazlı Şile Feneri, hala çalışıyor ve gemicilere yol gösteriyor. Ne ki güzelim doğal sarı taşları bir dönem siyah beyaz şeritlerle boyanmış, restorasyon sonrası halka sorulduğunda Beşiktaşlı olduğunu varsaydığım Şilelilerin çoğunluk sağlamasıyla, siyah beyaz olarak kalmış!

Şile deyince akla gelen bir başka yamukluk da ünlü kalesinin restorasyon sonrası hali: Güzelim kale, bir kadın mimar tarafından restore edildikten sonra bir çizgi film karakteri olan Sünger Bob’a benzetildiği için restorasyon facialarına örnek olarak sosyal medyada paylaşılır olmuş. Mimar hanım ise pekâlâ güzel oldu diye savunuyormuş bu komikliği.

DOĞAL ÜRÜNLERLE YEMEK

Şile’nin Ovacık Köyü’nde açılan Yaşam Evi’nde şahane bir öğle yemeği yedik: tamamı orada yetiştirilen ürünlerden oluşan bir mönü: otlu börek, mantarlı erişte, darılı tatlı, kabak mücveri günün mönüsüydü. Burada yemek dışında mantar toplama ve tanıma atölyeleri de yapılıyormuş ki katılmayı çok isterim. Bölgenin kadınları üretim ve yemek işinde çalışarak ek gelir de elde ediyor. Lokanta yabancı turistlerin bile ilgisini çekiyormuş.

Arıcılık da Şile’nin ormanlarında yetişen kestane ağaçlarından yapılan kestane balı ile bölgenin bir başka etkinlik alanı. Kooperatifte sadece kestane balı değil, çiçek balı, arı sütü ve propolis de üretiliyor ve satılıyor. Arıcılık üzerine aldığımız bilgilerden en çok üzüldüğüm karın tokluğuna ölesiye çalışan bir arının yaşam süresinin sadece 40 gün olması. Kraliçe Arı ise diğer arılar tarafından seçiliyor, arı sütü ile besleniyor ve bu sütün zenginliği sayesinde uzun yaşayıp sürekli yumurtluyor! Kraliçe arının hangi kriterlerle ve nasıl seçildiğini öğrenebilsek de biz de cumhurbaşkanlığı seçiminde kullansak mı ki?

FESTİVALDE NELER OLACAK?

Kültür ve sanat festivali deyince yok yok: 29 Temmuz’da başlayacak festivalde 7 ülkeden gelen dansçılar ülkelerinin yerel danslarını sergileyecek. Her gece bir başka sanatçının konseri olacak. Şileli sanatçı İsmet Ay’ın adını taşıyan ama nedense AKP’li belediyenin atıl bıraktığı İsmet Ay sahnesi yeniden hayata dönüyor ve burada Bir Baba Hamlet oyunu sahnelenecek. İSMEK tarafından düzenlenen özel koleksiyonla yeni tasarımlarla “Köküne Dön” sloganıyla Şile Bezi defileleri düzenlenecek. Söyleşiler, sergiler, atölye çalışmaları ile kültür ve sanat iç içe geçecek. Sıla, Gazapizm, Atiye, Melek Mosso, Volkan Konak, göze çarpan ünlü sanatçılar. Daha neler var neler! Ve bu dolu dolu program sadece bir ayda kotarılmış, koca bir alkış Kültür İşleri Müdürü Esin Pamir’e! Başkanın yanında kendisi gibi genç ve heyecanlı bir kadro var: Başkan Yardımcısı Berna Avcı, Genel İletişim Koordinatörü Ferhat Domurcuk, Kültürel İşlerden sorumlu Başkan Danışmanı Deniz Lostar.  Günü birlikçiler değil, kültür sanatsever izleyiciler doldurmalı Şile sahillerini ve meydanları. Şile bunu da hak ediyor.