Gün ışığından, huzurlu uykudan, oyundan, kahkahadan uzak çocuklar. Var mı böyle çocuklar, diyeceksiniz. Çocuğun işi oyun oynamak, okula gitmek eve neşe getirmek, diyeceksiniz. Bende size evet var, diye cevap vereceğim. Çünkü dünyada bomba sesleriyle uykuları kaçan, ailelerini, arkadaşlarını gözlerinin önünde kaybeden, büyümeden ölen çocuklar var. Batı dünyası, medeni devletler buna sessiz. Batılı aileler, çocukları hangi dersleri alacak, ilk kelimesini ne zaman söyleyecek gibi dertlerle uğraşırken, bazı yerlerde aileler acaba çocuğum büyüyebilecek mi? Yoksa o da diğerleri gibi bu savaş ortasında bir gün kör bir kurşuna mı hedef olacak korkusuyla boğuşuyorlar.
İki devlet lideri birbirleriyle atışır ancak sıradan insanların hayatı paramparça olur. Sonra iki devlet lideri gün gelir aynı masada oturup el sıkışır, olan ölen masumlara olur. Kimin ne gerekçesi olursa olsun savaş yıkım getirir. Masum küçücük çocuklar bunu mu hak ediyorlar? Savaşta ölmeseler bile bu tramva ömür boyu peşlerini bırakmayacak.
Yıllardan beri Gazzeli çocuklar bu tramva ile yaşadılar, gülüp eğlenmek yerine belki sessizce ölümü beklediler. Zengin ailelerinin çocukları tabaklarındaki yemekleri bitirmezken, bu çocuklar kimi zaman suya ekmeğe muhtaç yaşadılar. Çocuk dediğin şımarır, ancak bu çocukların şımarmaya, yaramazlık yapmaya bile hakları olmadı. Gazze'de çocuk olmak ne kadar zor, sorusundan öte böyle bir dünyada, insanların hırstan gözlerinin döndüğü bir dünyada çocuk olmak ne kadar zor. Hangi toprak parçası, hangi servet bir çocuğun kaybolmuş gülüşünü geri getirebilir?