Dip dalgayla, 31 Mart’ta kaybedilen genel seçimleri temize çekti! Hükümeti uyardı, yanlış yapanı cezalandırdı…

Cam tavanı kırdık, yüzde 25’den fazla oy alamayız algısını sildik ve evet, partiler bazında yapamadığımız ittifakı millet sandıkta yaptı; hizmete oy verdi. Kötü yönetime uyarı yaptı. Kimi yerde yanlış yapana ceza verdi. Bu seçim her ne kadar yerel seçimse de aslında kaybedilen genel seçimin temize çekilmesiydi.

Biz kazandık!

Kimse kusura bakmasın: 25 yıldır biz ve onlar diye diye siz böldünüz; demokrasi kazandı demediniz, biz dediniz, bizi ötekileştirdinizbana oy vermezseniz size hizmet de yok, para da yok dediniz; bizi böldünüz, kötülediniz, hor gördünüz, haksızlık yaptınız, ceza verdiniz, en büyük bölücülüğü siz yaptınız. Onun için bir süreliğine bir bütün olmadan, BİZ diyeceğim.

Bu kez BİZ kazandık. 

Cam tavanı kırdık, yüzde 25’den fazla oy alamayız algısını sildik ve evet, partiler bazında yapamadığımız ittifakı millet sandıkta yaptı: hizmete oy verdi. kötü yönetime uyarı yaptı. Kimi yerde yanlış yapana ceza verdi. Bu seçim her ne kadar yerel seçimse de aslında kaybedilen genel seçimin temize çekilmesiydi, değişen yönetimin sınavı geçmesiydi. Yeni yönetim, resmi olarak hiçbir partiyle ittifak yapmadan, seçmen bazında başta DEM partililerin, ardından da emeklilerin, kötü ekonomi yönetiminden bıkanların, CHP’li belediyelerin yereldeki başarılarını görenlerin de desteğiyle ve partisinin emekçilerinin, adaylarının çalışmasıyla seçimi kazandı!

BİZ KAZANDIK…

Bu saydıklarımın hepsi BİZ. 

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu tarih yazdı, seçimden yerelde birinci parti olarak çıktı. Hele Ekrem İmamoğlu, 17 bakan ve cumhurbaşkanına karşı yarışarak sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin Başkanı olduğunu, sevgi dolu, iyilik dolu bir dille yarışarak kanıtladı.

Küçükler yok oldu...

Bu seçimde DEMOKRASİ de kazandı ama seçmen küçük ve farklı partilere hiç yüz vermedi. İstanbul’da bir metrelik oy pusulası, boşa kâğıt israfıydı. 

34 siyasi partinin katıldığı seçimde CHP, AKP ve Yeniden Refah ve biraz da MHP dışında kalanlar hiçbir varlık gösteremediDEM, büyük şehirlerde CHP’ye destek verirken kendi bölgesinde adaylarını seçti. Yani 4-5 parti dışında gerisi hikâye! İyi Parti silindi. TİP varlık gösteremedi.

PERİNÇEK ALDIĞI MUHTARLIKLARLA ÖVÜNDÜ!

Mufazakar dindar seçmenin partisi YRP olarak ortaya çıkarken birkaç oy da Zafer aldı. Gerisi hikâye. Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek televizyona çıkmış büyük başarı diye aldığı muhtarlıkları anlatıyor!

Kapatın o partileri de boşuna para harcamayın!

Hele İstanbul’daki bağımsız adaylara ayrı kızgınım, o seçim pusulalarını ve listeleri boşuna kalabalıklaştırdılar, harcanan kağıt için kesilen ağaçlara yazık.

Sandık Kurulu üyeliği

Bu seçimde müşahitlik görevimden sandık kurulu üyeliğine geçiş yaptım. İstanbul Gönüllüsü olarak katıldığım çalışmada kendilerini temsil edecek yeterli üyesi olmayan partileri temsilen sandık kurullarında görevlendirildik. Bana da TİP temsilcisi olarak Beyoğlu Belediyesi sınırları içinde Kasımpaşa’da Kadıoğlu Semt Konağı’nda görev yapmak düştü. Sabah 06’da görev başında, ilk gelen kişiydim. Gece 01’e kadar çalıştık. 

Bulunduğumuz salonda iki ayrı sandık vardı. İki sandığa düşen seçmen sayısı 800 civarıydı.

Bizim sandıkta 252 geçerli oy kullanıldı, gelen seçmenlerin içinde birkaç ailenin soyadı Erdoğan’dı! Kadınların neredeyse hepsi tesettürlüydü. Birkaç çarşaflı, birkaç da saçı sarı boyalı Roman dışında çoğu muhafazakâr mütedeyyin kadınlardı. Hemen hepsi birlikte geldikleri erkeklerin arkasında duruyordu. Masada seçmenleri karşılayıp kimlik ve seçmen kartı denetimini yapan kişiydim, ama beni muhatap almıyor, yanımdaki erkeklere yöneliyorlardı!

Her seferinde ellerinden kimliklerini alıp önceliği kadınlara verdim, niye eşinin arkasında sıranı bekliyorsun diye uyararak oy kullandırdım! Tabii ki kişiliğim gereği kibar ve sevimli davrandım. Sesimi tek yükselttiğim ve bağırdığım kişi takkeli sakallı bir yobazdı, bir seçmenle tartışma yaşanırken niye bizi bekletiyorsunuz diye hâllenince ağzının payını ben verdim, susmazsan polis çağırırım diye tehdit bile ettim!

Ne de olsa masada otorite sembolüyüz!

“AKPARTİ” TARTIŞMASI

Yandaki masadan ise bize maydanoz olanlar, sayım yapılırken parti isimlerini CHP, AKP diye okumamıza itiraz eden AKP görevlileriydi. İşi okul sorumlusuna, bize hakaret ediyorlar diye şikâyete kadar götürdüler; Her AKParti diye oy anons ettiğinde de bize bakıp hava atıyordu!

Gecenin saat 23’ü. Tek tek oy sayıyoruz. Hemen hepsi bütün gün niyetli olarak görev yapmış sandık görevlileri dikkat gerektiren bir sayım yapıyor. Dilleri damaklarına yapışmış. Bu mu derdiniz?

Sandık görevi çok zor! Hele sandık başkanı olmak deli işi. O kadar bürokratik işlemi var ki. Yapmak zorunda olan devlet görevlilerine Allah kolaylık versin, hepsinin emeğine sağlık.

Seçim analizi sonra…

İŞKENCEDEN ÇIKAN SEVİNMEYİ BECEREMEZMİŞ…

Seçim sonuçlarını yorumlayan çok yazı okudunuz nasıl olsa. Ben de size seçim gecesi notlarımı ilettim. Seçim sonuçlarını, önce sevincimi yaşayıp sonra dinlenip analiz ettikten sonra yorumlayacağım, çünkü hala çok yorgun, çok şaşkın, az sevinçliyim! Çünkü bir düşünürün söylediği gibi işkenceden çıkan sevinmeyi beceremezmiş! 25 yıl, ya da 40 yıldır az işkence çekmedik, nasıl sevinilir unuttuk, en son Ekrem Başkan 2. kez seçildiğinde sevinmiş, yine Kasımpaşa’da görev yaptığım okuldan çıkıp eve kadar yürüyerek şarkılar söylemiştim. Bizi yine Ekrem Başkan sevindirdi. Özgür Başkanlar sevindirdi, Biz de onları seviyoruz! Çok seviyoruz, yaptıkları işleri, kullandıkları dili seviyoruz. Bu sonuç için çalışan herkesin emeğine, yüreğine, demokrasiye inancına, ülke sevgisine sağlık. Güzel günler göreceğiz, güzel günler… Keşke bunun için bu kadar çok acı çekmeseydik!