Darbe girişimleri, suikast girişimleri, hepsi birer prodüksiyon değildir de nedir?

Bu 14-15 Temmuzlarda bir şey var: bir suikast girişimi, bir darbe girişimi, kıl payı kurtulan başkanlar ve hoop, perçinlenen bir iktidar! 

Trump’a yapılan suikaste inanan var mı? Kulağının yarısı uçmuş güya, hiçbir şeyi yok maşallah, Van Gogh gibi ressam olur diye görüntüler paylaşıldı, millet dalgasını geçiyor. Suikastçi tek kişi ve anında öldürüldü.

ABD’nin istihbarat sistemi, FBI’ı bu kadar mı paspal, hiçbir şeyden haberi yok? Suikastçiyi niye öldürüyorsun, canlı yakala, konuştur? İşlerine gelmez. John Kennedy’nin ölümü gerçek bir suikastti, ama o bile aydınlatılmadı. Suikastçi mahkemeye getirilirken öldürüldü, susturuldu.

Amerikan tarihi kanlıdır. Ama Trump zekidir, şeytana pabucunu ters giydirir. Öyle bir tek kriminal kişinin, üstelik silahlı olarak, burnunun ucuna kadar sokulduğu, silahını ateşlediği bir ortama girebilmesinin ihtimali yoktur. Ben buna inanıyorum, biraz aklı olan da buna inanıyor, 

Trump zaten önde gidiyordu, bu kez seçilmeyi, mağdur ve suikaste uğramış bir aday olarak, yüzde yüz garantiledi. Güzel prodüksiyon, ama inandırıcı değildi. Aslında ABD için üzülüyorum, dünya ülkeleri için üzülüyorum; iki adayları var, biri ayakta duramıyor, bunamış, diğeri komplocu, yargılanıyor, korkunç biri. Koskoca ABD, siyaset sahnesine doğru düzgün aday çıkaramıyor! Sadece kendi işleri değil maalesef, dünya devi, hepimizi yönetiyor.

YA BİZİM DARBE?..

Kendi işimize bakarsak; 15 Temmuz darbe girişiminin 8. Yılı. Bunca yılda ne olup bittiğini çözebildik mi? Darbe girişimini Fethullah yaptı. Ama bir kişi önceden gidip MİT’e haber verdi! Genelkurmay Başkanlığı, askeri kışlayı kapatabilir, uçuşları yasaklayabilir, darbeyi önleyebilirdi.

MİT bunu yukarılara haber vermekte niye saatlerce bekledi? Belki de verdi? Bırakın yapsınlar, tepeleriz mi denildi?

TBMM’de açılan Darbeyi Araştırma Komisyonu’nda görev yapan dönemin Manisa milletvekili Ümit Özdağ, Marmaris’teki Cumhurbaşkanının kaldığı oteli basan ekiple Yazıcıoğlu’nun helikopterini sözde arayan ekibin aynı olduğunu rapora yazdıklarını ama sonra nedense çıkarıldığını anlattı?

Zaten o rapor Meclis'te tartışılmadı, hasır altı edildi. Hatta yok edildi! O Komisyona çağrıldıkları halde MİT Müsteşarı Fidan gelmedi.  Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar gelmedi! Hatta Milli Savunma Bakanı yapıldı. Derdest edilmiş, hırpalanmış, saatlerce makamında tutulmuş o genelkurmay başkanı sonra kendisini tutanlardan biri Mehmet Dişli ile helikoptere binip meclise gitti mi? Sonra Mehmet Dişli’nin darbeci olmasına rağmen tutuklanmasını engelledi mi?  Bu tuhaflıklar hiç soruşturulmadı. Darbenin en önemli kişisi elini kolunu sallayarak yurt dışına gitti, kayboldu!

Kimler yakalandı, deliller araştırılmadan güya yargılandı ve yüzlercesi müebbet hapis cezasına çarptırılıp hücrelere konuldu, kimler? 

Askeri öğrenciler! Uzman Çavuşlar! Stajyer teğmenler! Kışlalarından bile çıkmamışlar! Erler...

Meğer darbeyi bunlar yapmış. 

Baş suçlu onlarmış. Anadolunun orta halli ve altı ailelerinden oluşan yüzlerce kişi evlatlarının hücrede çürümesini izliyor, görüşe giderken yollarda ölenler, hastalanıp ölenler, çırpınıyor ama seslerini duyuramıyorlar! Onların sesi olduğum için başıma gelmeyen kalmadı, çalıştığım gazeteden tazminatsız atıldım, 8 yılda dava yeni sonuçlandı, aldığım para enflasyonla eridi gitti. Saçma sapan davalar bulup açıyorlar, para cezası veriyorlar, olsun, kimsesizlerin sesi olmaya devam edeceğim!!!

DARBENİN SONUÇLARI

Ne oldu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra? KHK’larla binlerce kişi, çoğu Atatürkçü, laik, demokrat insanlar, bürokrasiden, üniversitelerden, hastanelerden atıldı. Hem de öyle bir atılma ki SİVİL ÖLÜM! 

Hiçbir yerde çalışma hakları kalmadı, kendilerini savunamadılar. Aileleri dağıldı, aç kaldılar, perişan oldular. Yıllar sonra kimileri haklarına kavuştu ama hayatları darmaduman olmuştu.

Yetmedi: Rejim değişti. Cumhurbaşkanı tek adam oldu. Bakanlar sekreteri, Merkez Bankası başkanı memuru oldu. Ne derse o. Sonuç: ekonomi çöktü. Tarım bitti. Hayvancılık öldü. Zeytin ağaçları, ormanlar kesildi, maden şirketlerine peşkeş çekildi. Beşli çete, bütün ihaleleri alarak artık kimi görmesi gerekiyorsa görüyor. Emekliler, işçiler, dar gelirliler perişan olurken bir grup insan aşırı zenginleşti ve görgüsüzce hayatlarını sergiliyor! Eğitim dinselleşti, laiklik kalmadı. Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversiteleri değersizleştirmeye çalışıyorlar. En son yaptıkları ise cinayet girişimi, sokak hayvanı adı altında sahipsiz bütün hayvanları katletme yasası çıkarmaya çalışıyorlar! Ormanları katlettiler, hayvanları da katlettikten sonra sıra bize mi gelecek?

FELAKETİMİZ!

22 Yıllık Cumhur İttifakı, Türkiye’nin başına gelmiş en büyük felakettir, ne adalet işliyor, ne hak aranabiliyor hukuk içinde! Suçsuz insanlar içerde, suçlular dışarda, nanik yaparak dolaşıyor. Slogan atan, protesto eden dayak yerken cinayet gibi kazalarla adam öldüren tutuksuz yargılanıp ödüllendiriliyor. Meclis göstermelik. Mahkemeler göstermelik, özgür medya zaten kalmadı. Yazılı basın tamamen iktidarın elinde. Satmıyor ama görünüyorlar. Televizyonlar ise birkaçı dışında iktidarın borazanı olmuş. Sosyal medyada ise ağzını açan ifadeye çağrılıyor. Enflasyonda dünya birincisi olmamıza az kaldı. Resmi rakamlara boş verin, gerçek enflasyon yüzde yüze yaklaştı. Limon 90 lira yahu, daha ne diyeyim! Kimse mutlu değil ama ses çıkaranı dövüyorlar, korkudan kimsenin sesi çıkmıyor. Sonra? 15 Temmuz Demokrasi Bayramı… Hadi canım sen de! Erdoğan’ın dediği gibi “Allahın Lütfu!”  Kendisine!