Tasarımlardan Vakko mu sorumlu? Mavi çizgiyi isteyen ve onaylayan kim? Tasarımlarla Nazi kamplarındaki mahkumların üniforması arasındaki benzerlik ne?

2024 Paris Olimpiyatları'nda sporcularımızın gururla taşıması beklenen Vakko tasarımları, beklenen coşkuyu yaratmakta başarılı oldu mu?

Tasarımlar, ülkemizin etnik kimliğini, karakterini yansıtıyor mu?

Net rakamlar tam bilinmemekle birlikte, milyon dolarlık bütçeye ulaştığı söylenen ve 101 sporcu için tasarlanıp, dikilen giysilere gereken özen gösterilerek bütçe doğru bir şekilde kullanıldı mı?

Güzel güzel senaryoma odaklanmış yazıyorken, 2024 Paris Olimpiyatları'na katılan sporcularımızın fotoğraflarını gördüm. Ve bu konuda bir yazı yazmam gerektiği hissine kapıldığım anlarda, "Bu tasarımlarda bizi rahatsız eden bir şeyler var ama alanımız olmadığı için yazamıyoruz. Sen bu konuda bir yazı yazar mısın?" diye soruldu.

Yazarlık üzerine eğitimler alıp, üzerine farklı çalışmalar yaparken benim için moda çok uzaklarda kalmıştı.

Sadece konuyu yazarak, oturduğum yerden ahkâm kesmemek için, örnek bir koleksiyon yapmam gerektiğini düşündüm. Çalışmama ara verip tasarım yapmaya başladım.

Tasarım örneklerine geçmeden önce, neyin nasıl olması gerektiğini yani tasarım süreçleri ve ilkeleri üzerinden Vakko'nun sporcularımız için tasarladığı giysileri değerlendireceğim.

YERİNE GÖRE GİYİNMEK NEDEN ÖNEMLİ

Vakko'nun 2024 Paris Olimpiyatları için tasarladığı kıyafetler büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Ülkemizin zengin kültürel mirasını, karakterini yansıtmayan ve konu ile alakasız görünen bu tasarımlar, çalışmaları takip eden ekip tarafından nasıl onaylandı?

Cenaze törenine neon renklerinde bir kıyafetle gitmek ne kadar yersiz bir seçim olurdu, değil mi? Olimpiyatlara da belirli özellikleri karşılayan giysilerle katılmak, hedeflenen amaç için doğru şekil, renk ve malzeme kullanmakla ilgilidir.

Seçtiğimiz giysiler sadece vücudumuzu örtmek için kullandığımız bir araç değil, aynı zamanda kişiliğimizi, statümüzü, duygularımızı ve hatta niyetlerimizi yansıtan bir iletişim aracıdır. Bu nedenle, doğru zamanda doğru kıyafeti seçmek, kişisel yaşamımızda kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. İş hayatımızda ise içinde bulunduğumuz rolü tamamlar.

TASARIM SÜRECİ

Moda tasarımcıları, tasarlayacakları ürün ile ilgili bazı süreçleri takip eder: Anlatılmak istenen konu ile ilgili soru veya problem belirlenerek işe başlanır. Toplanılan bilgiler ışığında tasarım önerileri oluşturulur. Hedef kitle ve tema belirlendikten sonra kullanılacak kumaş, renk, desen ve aksesuarlar araştırılır. Farklı fikirlerin ortaya çıktığı yaratıcılık ve buluş süreci sonrasında eskiz çalışmaları yapılarak tasarım görselleştirilir ve son hâli oluşturulur. Üretim aşamasına uygun hâle getirilen tasarımın kalıpları hazırlanır ve prototip dikimi gerçekleştirilerek gerekli düzeltmeler yapılır. Farklı açılardan değerlendirilen ve test edilen tasarıma, ihtiyaç duyulursa, değişiklikler yapılır ve ölçü formları hazırlanır. Son olarak üretime hazır duruma getirilen tasarım pazarlanabilir. Koleksiyon satışa sunularak hedef kitleyle buluşturulur. Bu süreçler, tasarımcının dikkatle takip etmesi ve üzerinde düşünmesi gereken önemli adımlardır.

Yani bir koleksiyon birçok aşamadan geçerken, tasarımcı her aşamayı yakından takip etmelidir. Kalıpçının modeli doğru anlaması, uygun kumaşın tespit edilmesi, terzinin modele ve kumaşa uygun bir dikiş tekniği kullanması gibi durumlar oldukça önemlidir. Çünkü bu aşamalarda yaşanacak herhangi bir yanlış anlaşılma, hatalı bir ürünün ortaya çıkmasına neden olabilir.

Anlaşılan 2024 Paris Olimpiyatları'nda sporcularımız için tasarlanan koleksiyonlarda bu maddelerin çoğu atlanmış veya hatalı ele alınmış.

TASARIM İLKELERİ

Hazırlanan koleksiyonun tasarım ilkelerine (bütünlük, denge, vurgu, orantı, ritim, uyum, zıtlık, hareket, işlevsellik, özgünlük, sürdürülebilirlik) uyumlu olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bu ilkeler birbiriyle ilişki içindedir ve bu ilişkinin bütünlüğü tasarımı oluşturur. Tasarım, bir düşüncenin aracı olarak yaratılmış olur.

2024 Olimpiyatları için Vakko tarafından tasarlanan koleksiyonun tasarım ilkelerini estetik, psikolojik, sosyolojik ve felsefi açılardan incelemek istiyorum.

Estetik: Klasik ceketin resmiyeti ile pijamanın rahatlığı arasındaki tezat, huzursuzluk verici bir karmaşa yaratmış. Renk ve desen seçimi, Türk bayrağını çağrıştıran renklerden uzak olup desendeki çizgi gücü temsil edemiyor ve kültürümüzü yansıtmaktan uzak. Sembolik bir anlatım aracı olan renk doğru bir şekilde kullanılmamış. Çizgilerin kalınlığı, yukarıdan aşağı dik inişi hantallığı vurgular nitelikte. Oysa kıvrak, hareketli ve kalınlığı değişken çizgiler, hareketi simgeler.

Hareketli çizgiler, sporcunun vücut hatlarını takip ederek daha estetik bir görünüm sunar.

Aynı kalınlıktaki çizgilerin sıra sıra dik oluşu, monoton bir yapıda sıralanmışçasına hareketi temsil etmekten uzak. Bu durum, sporcuların görünümünün dinamik ve güçlü bir şekilde vurgulanmasını önler. Aşağıdaki örnek tasarımlarımda çizgiyi mümkün olduğunca hareketli ve gücü temsil edecek şekilde kullandım.

Psikolojik: Tasarımları gören çoğu kişinin zihninde pijama çağrışımı yapması önemli bir sorundur. Pijama, ev ve uyku ile ilişkilendirilen bir kıyafettir ve bu çağrışım, sporcularımızın profesyonelliklerini gölgelemiştir. Günlük hayatta giydiklerimize göre motivasyonumuzun yükselmesi veya düşmesi gibi, kişiliğimize uymayan bir giysi giydiğimizde kendimizi rahatsız hissederiz. Hem kişiliğe hem de konuya uygun olmayan bir giysi, güvensiz davranışlara yol açarak kişiliği ve yapılacak işi olumsuz etkiler. Yanlış bir kimlik giydirilmişçesine, kültürümüzün ruhunu yansıtmayan bu tasarımlar, sporcuların içsel duygularını da etkileyerek rahat ve özgüvenli hissetmelerine engel olabilir. Motivasyonlarını düşürebilir.

Tasarımda ayrıştırıcı ve incitici semboller veya çizimler kullanılması ise kesinlikle hoş görülemez hatalardır.

Bazen müşteri elinde bir modelle gelir ve ısrarla o modelin yapılmasını ister. Kalıbın ne kadar vücut hatlarına uymadığını söyleseniz de, rengin gideceği görüşme, ortam vs. için uygunsuz olduğunu iletseniz de model ve renkte ısrar eder. Kararından vazgeçiremezsiniz.

Tüm tasarımlardan Vakko mu sorumlu? Mavi çizgili olmasını isteyen kim? Siparişi veren ve onay veren kurum kim? Yoksa her konuda ortak bir karar mı alındı?

DEREYİ GEÇERKEN AT MI DEĞİŞİR?

Son gelişmelere göre: Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK), sporcularımızın oyunlarda giyecekleri kıyafetlerin yeniden tasarlanması için harekete geçmiş.

Salaş bir görünüm yerine, sporcu kimliğini öne çıkaran, savaşçı ve mücadeleci bir duruş sergileyen tasarımlar tercih edilmeliydi. Özellikle kırışmayan kumaşlar tercih edilebilirdi.

UYKU MU, KAMPLARDAKİ GİBİ UYUTULMAK MI?

KUTU: AUSCHWITZ KAMPLARINDA ÖLÜME GİDENLERİN KIYAFETLERİ

İkinci Dünya Savaşı’nda çingeneleri, engellileri ve Yahudileri Polonya Krakow’daki, Auschwitz kamplarında toplamışlardı. Gaz odalarına ya da yakılmaya gönderilen insanlara Nazilerin uygun gördüğü üniforma ile Vakko’nun Paris Olimpiyatları’nda, Türk sporculara uygun gördüğü kıyafetin benzerliği sosyal medyadaki en dikkat çekici eleştirilerdendi.

Çizgi var, çizgi var…

Logo tasarımcıları çizginin gücünü çok iyi kullanırlar. Çizginin temsil ettiği değeri bilirler. Kendi logomu tasarlarken anlamıştım bunu.

Bir yere, bir işi başarmak için gidiyorsanız, tüm çalışmalarınızın sonunda kazanmayı hedefliyorsanız. Bu güçlü olmanızı gerektirir. Üstünüzdeki giysinin çizgileri uykuyu, rehaveti değil, gücü çağrıştırmalıdır.

Sosyolojik: Olimpiyatlar ulusal gururun ve temsilin önemli olduğu bir platformdur. Toplumun sporculardan beklentisi yüksektir ve onların çalışmalarını en iyi şekilde temsil edecek şık kıyafetler giymeleri, toplumu da motive eder. Ancak sosyal medyada sporcuların performansları yerine kıyafetleri konuşuluyor olması, onların imajını zedeleyebilir.

Felsefi: Felsefi açıdan, bu tasarımların barındırdığı anlam neydi? Neyi ifade etti ve gönderdiği sinyal neydi?

Dili neyi anlatıyordu?

Atıfta bulunduğu bilgiler neydi?

Olimpiyatların ruhuna ve sporcuların temsil ettikleri değerlere uygun muydu?

İfade ettiği değer ve mesaj ile estetik arasındaki dengeyi kurabilmiş miydi?

Renkler, çizgiler hangi mesajı veriyordu bize?

Hazırlanan tasarımları, felsefi anlamda değerlendirmekte zorlanıyorum çünkü bu sorulara, bu tasarımlar üzerinden cevap bulabilmek güç. Tasarım sahibi veya projede çalışan ekip bu sorulara mantıklı cevaplar verebiliyorsa tasarım başarılı sayılabilir.

Vakko'nun tasarımları, sporcularımızın kendilerini özel ve güçlü hissetmelerini sağlıyor mu? Sıradan ve kimliksiz formalar, sporcularımızın performansını olumsuz etkileyebilir mi?

KİMLERE TASARIMCI DENİR?

Vakko'nun tasarımlarını sunmak için tek bir kişinin karar aldığını sanmıyorum. O kararı alan kişilerin hangi çağda olduğumuzu unutmuş olduğunu düşünüyorum.

Tasarımcı sadece hayal gücüyle yetinmez. Aynı zamanda yaratıcılık, estetik anlayışı, problem çözme becerisi ve teknik bilgi gibi farklı yetenekleri bir arada kullanarak hareket eder. Tasarımcı, yaptığı işin arkasında durabilmek için deneyimini zenginleştirmeli, araştırmacı olmalı, teknolojiyi takip etmeli, alanı ve alanı dışındaki bilgilerle neler yapması gerektiğini bilmelidir. Tasarımcı, çağa ayak uydurup, çağın ötesini görebilecek potansiyele sahip olmalı ve yaptığı tasarımın arkasındaki fikrin ve hikâyenin etkisini ön görebilmelidir.

ÇİZGİNİN KULLANIMI

Bu yazıyı destekleyen örnek tasarımlar yaratmak için eski tasarımlarımı karıştırdım. Olimpiyat giysileri tasarımlarında çizgiler kullanılmış. Çizgilerle ilgili bir proje dosyası daha önce hazırlamıştım. Proje konumuzda Op art sanatını kullanarak ilerleyecektik. Op art sanatında (optik sanat) şekiller, çizgiler, renkler ve desenler kullanılarak görsel efektler yaratılır.

Hocamdan tam not alan projemi, yapay zekâ ile ortak bir çalışma yaparak olimpiyatlara katılan sporcular için dönüştürme fikri belirdi zihnimde. Çizimlerimi, yapay zekânın görselden görsel üretme modülüyle, konuya uygun olarak tekrar yapılandırdım ve geliştirdim. Tüm kontrolü yapay zekâya bırakmadım. Onu, örneklerle birlikte, belirlediğim komutlarla yapacağı iş için yönlendirdim.

Tarihi Araştırma Merkezi’ndeki görevlerimden biri de yeni yazılan programın geliştirilmesini sağlamaktı. Tüm bilgisayar programlarını çok kısa sürede çözebiliyorum. Bilgisayar programlarının çalışma mantıklarını artık içselleştirdiğim için yapay zekâya hangi komutları vereceğimi kolaylıkla bulabiliyorum. Her alanda teknolojiyi takip etmek artık bir gereklilik.

Yapay zekâ henüz tüm sektörlerde işimizi elimizden alamayacak, bir müddet daha alan uzmanlığına ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü ona verilecek komutlarla üst düzey işler çıkarabilmek hâlâ uzmanlık gerektiriyor. Daha verimli ve doğru işler üretebilmek için alan bilgisi ve deneyim gerekir.

ÖRNEK TASARIMLARIM

MODA DEYİP GEÇME!

Eğitimin ilk derslerinde hocamız, "Bir tasarımcıyı terziden ayıran özellik nedir?" diye sormuştu. Bir tasarımcıyı terziden ayıran özellik, estetik anlayışına sahip olması, araştırma tekniklerine hâkim olması, sanat akımlarını takip etmesi, dikiş üretim tekniklerini bilmesi, kalıp, baskı ve hatta fotoğraf çekim teknikleri hakkında bilgi sahibi olmasıdır. (*)

Tüm bu bilgiler, tasarımlarının bir amaca hizmet etmesini sağlar.

Vakko firması bu bilgilere sahip ve bu konularda eğitim almış bir ekiple çalışıyor olmalı. Toplu olarak böyle bir hata nasıl yapıldı? Yoksa mavi çizgili tasarımın dikilmesi için özellikle mi ısrar edildi?

Ayrıca hazırlanan koleksiyonun bir hikâyesi olmalıdır. Bu hikâye; koleksiyonun çıkış noktasını, ilham kaynağını ve yapılan araştırmaları anlatan bir hikâye panosu ile desteklenmelidir.

Giysi bir kimlik gibidir. Sporcularımızın üzerlerine giydikleri kimliklerin hikâyesini merak ettim doğrusu.

Tasarımlarımın hikâyesi için örnek bir hipnotik metin yazardım ama bu yazı çok uzun oldu, yerim kalmadı. Bir dahaki sefere. Hipnotik metin yazarlığı üzerine bir yazı hazırlıyorum, orada değinirim.

Duygularımıza rahatsızlık veren bu tasarımların neden böyle bir etki yarattığını bazı yönleriyle ele almış oldum. Liyakat sorunu her sektörde aynı şekilde devam ediyor.

Bu tür uluslararası platformlarda, ortaya çıkardığımız işlerden dolayı alay konusu oluşumuz yetmezmiş gibi şimdi de estetik anlayışımız küresel bir mizah malzemesi hâline gelmek üzere…

(*) Moda Tasarımı Programı Ders İçerikleri: Türk Dili, İngilizce, Tekstil Teknolojisi, Moda Sanat Tarihi, Temel Sanat Eğitimi, Deneysel Giysi Tasarımı, Konfeksiyon Üretim Teknolojisi, Moda Resmi ve İllüstrasyonu, Kalıp Tasarımı, Moda Pazarlama, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Giysi Tasarımı, Giysi Üretim Teknikleri, Mesleki İngilizce, Bitirme Projesi, Topluma Hizmet Uygulamaları, Bilgi ve İletişim Teknolojisi, Moda Eğilimleri, Moda Araştırma Teknikleri, Moda Stilistliği, Toplam Kalite Yönetimi, Moda İşletmeciliği, Giysi Tarihi, Konfeksiyonda Kalite Kontrol, Moda Sunum Teknikleri, Mesleki Teknik Çizim, Üretim Planlama, Süsleme Teknikleri, Üç Boyutlu Kalıp Tasarımı, Ev Tekstili Tasarımı, Çağdaş Moda Akımları, Müşteri Odaklı Giysi Tasarımı, Bilgisayar Destekli Tekstil Tasarımı, Baskı Tasarımı, Moda Aksesuar Tasarımı, Bilgisayar Destekli Kalıp Tasarımı, Bilgisayar Destekli Giysi Tasarımı, Fotoğrafçılık, İlk yardım, Meslek Etiği, İletişim

(**) Fotoğraf 1: https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/gallery/nazi-camps-artifacts

(**) Fotoğraf 2: https://t24.com.tr/yazarlar/irfan-yalin/pijamanin-tarihi,32269