Dünyaya, sadece yenildiği için, misafir takımı döven bir Türkiye izlettirdik. Misafirperver Türkiye'den, sportmenliği unuttuğumuz bugünlere nasıl geldik?..

Trabzonspor’un 1976 ile 84 arasında altı kez şampiyon olduğu yıllar…

Adile Naşit radyo programında, “Hangi futbol takımını destekliyorsun” sorusuna, yine soruyla, “Hangi takım şampiyonsa onu?” yanıtını verince, ben de Trabzonspor’u yıllarca desteklemiştim.

Sanırım, kazananın her şeyi aldığı yıllardı…

SPORTMENLİK NEYDİ?..

Ardından Galatasaray’a sempati duymaya başladım. Bu kez Fenerbahçe 2002 yılında sahasında, GS’yi 6-0 yenince, Fenerli dostları kutlamıştım.

Sen misin kutlayan, bu kez de GS’lileri kızdırdım.

GOLÜ YİYEN SİZSİNİZ…

Japonya, dünya kupası maçlarında yediği her golde, yine taraftarlarınca rakibi alkışlayınca, muhabir sormuştu.

“Golü yiyen sizsiniz, farkındasınız değil mi?”

Japonların yanıtı ise ders gibiydi.

“Biz gol izlemeye geliyoruz. Güzel bir golü kimin attığının önemi yok!”

Japon taraftarı yediği golde rakibi alkışlıyor, sadece oturduğu yeri değil, tüm statı temizledikten sonra gidiyordu…

Ancak, burası Türkiye, diyen fanatikler, “Burada olmaz” diyorlardı.

Süreç asıl, sportmenliği sadece kazanmak olarak görenlerle olmadığını gösterecekti…

SEN MİSİN KAZANAN…

17 Mart 2024.

Trabzonspor deplasmanda 3-2 yendiği, FB’yi bu kez evinde misafir ediyor.

Bu kez de, maçı FB, deplasmanda aynı skorla 3-2 kazanıyordu.

İşte ne oluyorsa, bundan sonra oluyor ve bir kısmı yüzü maskeli, yüzlerce taraftar sahaya iniyor. Uzun süre FB’li sporcular gece 01.20’ye kadar güvenlik nedeniyle sahada mahsur kalıyordu.

ÇOCUĞA VURMUŞLAR…

Misafir takım FB Teknik Direktörü İsmail Kartal’ın açıklaması şiddet sarmalının faturasıyla ilgili ilk ipuçlarını veriyordu.

 “Benim kafamda şiş var. İçeride birkaç antrenörün dudağı patlamış. Oğlumun kafası şişmiş. Çocuğa vurmuşlar.”

Sosyal medyada, elinde bıçaklı taraftarın olduğu, dışarıda silahlı Trabzonspor taraftarının, “Buradan nasıl çıkacaklar” dedikleri konuşuldu. Bu bilgileri teyit ettiremedik.

Polisiye tedbirlerin yetersiz olduğu konuşuldu…

Yok, TOMA’larla, tanklarla tedbir alalım.

Kolluk kuvvetlerinin aldığı tedbirler, MİT’in aldığı, almadığı tedbirler konuşuldu.

Fenerli sporcuların, devlet başkanlarının üç ayrı siyah minibüsten sonra çıkarılarak, hangi araçta olduklarının anlaşılmadığı gibi tedbirler havalarda uçuştu.

Burada savaş değil, bir spor müsabakası yapıldığı unutuldu.

KORKUDAN MAÇI TATİL EDEMEDİLER…

Maç boyunca meşaleler ve çeşitli maddeler defalarca sahaya atılıyor. Eşit ve güvenlikli bir ortam defalarca sağlanamadığı halde, maçın tatil edilmediğini, edilemediğini izliyorduk.

Hakem, kendini rehin gibi hissettiğinden, maçı tatil etme gibi bir kararı alacak cesareti gösterememişti.

Bu noktada, türlü yorumcuların, Trabzonspor’un Fener’i deplasmanda yenerken, maç bitiminden sonra da sevinç gösterisi yaptığı halde, kendilerine müdahale edilmediği belirtildi. Yine 17 Mart’taki maçta Trabzonspor’a hakemin haksızlık etmediği, şampiyonluk beklentisi olmadığına işaret ediliyordu.

Tüm bunların, bizleri asıl konudan uzaklaştıran önemsiz detaylar olduğunu düşünüyorum.

Hiçbir senaryoda, kentinize gelen bir spor kulübüne, misafirinize saldıramazsınız.

Şiddet uygulayamazsınız.

Çocuk dövemezsiniz...

Olaylardan sonra yapılan resmi açıklamalarda, olaylara karışanların cezalandırılacağı ifade edildi. Bunun üzerine, faturanın sadece sahaya inen birkaç taraftara kesilebileceği konuşuluyor…

İSVİÇRE’Yİ ANIMSAYIN

Anımsayınız, Avrupa Kupası biletini Türkiye’nin 3-2’lik galibiyetine rağmen İsviçre Milli Takımı alınca, Türkiye Futbol Milli Takımı futbolcuları, misafirlerine saldırmıştı. Şenez Erzik’in yoğun uğraşları ile Türkiye’nin futbol sahalarından men edilme cezası yerine, 200 bin Avro ve 6 maç kapatma cezası verilmişti.

Şiddete tolerans göstere göstere, Trabzon’da sportmenliği unuttuk, unutturduk…

Bu yapı, sadece başarısız Türk futbolunu da getirmiyor. Tüm dünya sportmenlikten uzak Trabzon’u değil, Türkiye’yi haber yapıyor. Halen kangrenli bu yapıya neşter vuramadığımız sürece, düşük katma değerli ihraç mallarına ve kutuplaşmış bir topluma çanak tutuyoruz!..