İETT durağına en yakın marketten soğan alıyorum.

Kasiyer kız göz teması kurup gülümsüyor.

“3 titreşim!”

Aynı soğan ısrarla kasiyer kızın tartısından, iade sepetine ikinci kez düşüyor.

Espri ayağıma geldi, değerlendireyim, diyorum:

-Bağımlı olmuş, Sizden ayrılamıyor!

Kasiyer işini yapmaya devam ederken, yanıt ağzından dökülüyor:

-  Evet elimizde yetişti. Ama şimdi gidecek ki, yenileri gelecek ve dünya böyle dönecek!

FREKANS…

Temassız kredi kartımı çıkarıyorum.

-Okutabilirsiniz!

Ama kredi kartım ikinci okuma denemesine de tepki vermiyor.

-            Okumak istemiyor, cehalet mutluluktur, görüşünde!

Kasiyer kız, post cihazını kontrol ederken aynı doğal formunda konuşuyor.

-            En az 8 yıllık eğitim zorunlu. Mecbur okutacağız!

Ee arkadaş sen flörtleşmişsin, diyeceksiniz!

Hatta eski bir Kültür Bakanımız çıkıp, “Flörtleşmek fahişeliktir!” veciz sözünü de bu durum için arz edebilir.

Ben, değerli okurlardan kendilerine öğretilen tüm kalıpları unutup, sapyoseksüel bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmelerini istiyorum.

“6: frekans!"

9 ENERJİ

Sigara molası vermek üzere, kapının kapanmasına engel olurken devam ediyor:

-24’ü, 32’ye yetiştirmeye çalışıyoruz. Rıhtıma kadar gelip, yüzmek olmaz!

(24 saatlik zaman dilimini, 32 dişimize yetiştirmeye çalışıyoruz; ya da günümüz karın doyurma çabası ile geçiyor. Durağa kadar gelmişsiniz, aracınızı kaçırıp yürümek zorunda kalabilirsiniz!)

“9: Enerji”

Gazeteci olmama karşın, sosyal medyadaki arkadaş sayım 2 binin biraz üstünde. Zaten fazlası için çabam da yok!..

(*) Tesla'nın, Evrenin Sırları kitabına göre: 3 titreşim; 6 frekans ve 9 enerjidir. 369 ise evrenin anahtarı!

MANİPÜLASYON…

Buna karşın, büyük çoğunluğu beyaz yakalı kadın arkadaşlarımın ciddi bir kısmı, ne yazık ki dijital makyajla, kendilerini daha genç ve güzel göstermenin, manipülasyon yapmanın derdinde.

Başka bir deyişle, tanıdığı ve hiç tanımadığı insanları bile aldatarak işe başlayarak, toksik ilişkinin temellerini atıyorlar!

Otobüs durağının birkaç adım ötesinde beklerken, “kadın” temalı kitabıma ilham olabilecek bir figür var mı, diye düşünürken, rastlantısal olarak otobüs tam önümde duruyor!

Kendilerini bu denli küçük düşürmelerini hiç beklemediğim üç, dört hanımefendi birbirini çiğneyerek, hem birbirlerinin, hem benim önüme geçerek, araca  “ilk” binme şerefine nail olmaya çalışıyor. Elimle bir reverans verip, “buyrun!” derken, gözlerim, boş duran 46 kişilik koltukta, üzüntüm, kaybolan ilham beklentilerime…

 “Hayat nasıl gelirse gelsin” diyemeyenlerin ego kavgası!

ÜSTÜN KROMOZOM XX’İ YERE DÜŞÜRENLER!  
Venture Craig
, insanın gen haritasını çözümlediğinde, duygusal olanın erkek değil, kadın olduğunu saptayarak, beslenme halkasının en üstünde gösterdiği kadını daha gelişmiş XX kromozom yapısı ile betimleyip, X’in bir parçası eksik Y’yi, erkeği işaret etmemiş miydi?

Kendiyle barışık bir kadın bana durumu şöyle yorumluyor:

FEMİNİZM…
“8 Mart’ta elinde penguenlerin değil erkeğin soyu tükensin!’
dövizi taşıyan ve eşlikçisi sekiz kadını da tanırım. 'Sevgilileri geri dönsün, ayaklarını yıkamaya hazırlar!”

SOSYAL MEDYA SAYACA BAKAR!..
Aynı arkadaşım, sosyal medyadaki genel psikolojiyi ise şöyle yorumluyor:

Bir kısmı sadece maksimum takipçi sayısına erişerek, şöhretlik hissini tatmin edecek bir rakama ulaşmayı hedefliyor. Ama bu hedefe ulaşacak yeterliliği olmadığı için bunu, kes, kopyala, yapıştır ile başaracağına inanıyor.

–başkasının çüküyle gerdeğe girmek!-

Bir kısmı olmak istediği kadın ile aynada gördüğü kadın arasındaki kavgayı kaybedip, dijital makyajlı bir avatarını, hatta artistik bir isim de ekleyerek, halka arz ediyor!..

-gerçek hayatta olmasa da, sanal dünyada kraliçe olma hissiJ-

Başka bir bölümü güzelliğini sosyal medyaya arz ederek, kendi kendine yetmediği paniğiyle, kendine güvenmeyip, şirket evliliği için, en büyük hisseyi almaya talip yatırımcıyı arıyor.

AYAKLARIMA GÜVENMEDİĞİMDEN, "DAĞ GİBİ ERKEK" ARANIYOR!..
Kadınları zeki ama tembel öğrencilere benzetiyorum. Ya bir erkeğin ardına geçip, onun yazılı kâğıdından kopya çekmeye çalışıyorlar, ya da hedef saptırmaya…

-hayatta tek vasfı çekiç olan her şeyi çivi görür!-

Yıllardır yürüdüğüm, Belgrad Ormanı’na geliyorum!

Neşet suyunun önünde artık klasikleşmiş su doldurma kuyruğu. Ve artık ezberlediğim replikler. Öne geçmeye çalışan tesettürlü ve muhafazakâr olduğu izlenimi edindiğim kadın, yanında didiştiği diğer kadına konuşuyor. Konuşmuyor, parmak sallıyor:

-Kur’an hakkı için ben önündeydim.

Diğer kadın, kazanamazsa canını kaybedeceği bir kavganın, hatta, haklı bir davanın bayrağı psikolojisinde ve aynı tonda yanıtlıyor.

-Ee Kur’an hakkı için biz öndeydik!

Arkalarında duran yaşlı adam sakin bir sesle kadınların arasına giriyor:

-Hanım, yok onlar öndeydi!

Gülümsediğimi görünce, kulağıma fısıldıyor.

“Haklı olmak derdinde”

-haklı olup, egomuzu şişirmekten, en önce olmaktan, mutluluğu ıskalıyoruz!-

Oysa İncil, “Önce Söz vardı ve Söz tanrıydı!” yorumu ile ağzınızdan çıkan bir sözü tanrının bile önüne almamış mıydı?

Akşam saatlerinde, bir arkadaşımızın you tube kanalında, “Kadın” temalı sohbette, Batılı kadının feminizm çelişkisini ortaya koymaya çalışıyorum:

GERÇEKLERDEN KAÇIŞ!..

-Kuyrukta, erkekten öncelik bekleyen kadın, satranç turnuvalarında da, “Ben eşitim ve erkeklerle de oynayabilirim” diyemiyor!

Seran arkadaşım yayında, yanıt veriyor!

-            Yok böyle bir şey. Doğru olsa mutlaka duyardık!

Kainatta olanı biteni, her şeyi bilmek duymak… Ve biz ifadesi… Kendini tanrılaştırmak!

Ve başa çıkamayacağı bir gerçekle yüzleşmek yerine, gerçeği gösterene tepki gösterip, kaçmak!

Diyeceksiniz ki, arkadaş sende hep kadını eleştirdin!

Ee, zaten ben de umut vaat eden vakalara müdahale etmeye çalışıyorum!

SON SÖZ!..

Geçmişte güzel olmayan kadınlar öldürülmüş. Doğrudur, ama günümüzde bunun bir karşılığı yok!

İşten çıkarılıyorlarmış. İnanın artık bu konu mobinge giriyor, istisnalar halen varsa dava açın, ciddi tazminatlar alırsınız!

Yani demem o ki, “Meme güzel bir şey ama beyin daha güzel, varsa gösterin bence!”