Aşk Acıtır, bazen morluklar da bırakır!
Colleen Hoover'ın çok satan romanının bu parlayan uyarlamasında Blake Lively, dikenli bir kişisel bahçesi olan çiçek aşığı Lily Bloom'u (Zambak Açar) canlandırıyor.
"'Bizimle Başladı, Bizimle Sona Eriyor" filminin parıltılı romantizmi, kadınlar, kötü seçimler, daha kötü erkekler ve hayata sığmayan kararlar hakkında zorlu bir film.
Babasının, annesine şiddeti ile büyümüş, travmatik bir geçmişe sahip güzel Lily Bloom, duygulu eski sevgili. Filmde Lily, Calvin Klein reklamından fırlamış gibi görünen bir beyin cerrahına aşık olur. Aynı zamanda, sevgilisinin kardeşi olduğunu bilmeden, işe alır ve arkadaş olur. Tuhaf bir çiçekçi dükkanı açar, gönül yarasına katlanır ve yeni bir hayat kurar.
Geçmiş travmalarından başını kaldırması zor da olsa, Lily’nin neo-bohem etkileyici havasıyla, hayat ona ne getirirse getirsin göğüslüyor.
Lily'nin varoluşsal seçeneklerini düşünmek için fazla vakti yok, çünkü çatıdaki hayalleri çok geçmeden beyin cerrahı Ryle Kincaid (filmi yöneten Justin Baldoni) tarafından kesintiye uğruyor. Yumuşak gözleri, sert kasları ve mucizevi biçimde değişmeyen üç günlük kirli sakalıyla kara kara düşünen, iri yarı Ryle'ın biraz da tehditkâr yanıyla çok geçmeden çapkın bir şekilde, Lily’nin etrafında dönüyor. Lily, Ryle'ın yanına yerleşir.
Colleen Hoover'ın çok satan kitabından Christy Hall tarafından uyarlanan "It Ends With Us", zaman zaman düşündürücü, zaman zaman dokunaklı, bazen gülünç ve 130 dakika uzunluğu ile neredeyse saldırgan bir uzunlukta. Görsel ve anlatısal olarak aşırı yoğun, Lily'nin ergenlik dönemi (Isabela Ferrer) ile yetişkinliği, iki paralel aksiyon çizgisi prolog ile anlatılıyor.
Lise döneminde, Atlas adlı, evsiz bir öğrenciye aşık olur. (Alex Neustaedter onu ergenlik çağında canlandırırken, Brandon Sklenar yetişkin rolüne adım atıyor.)
Prologlarda, ergen Lily’nin Atlas’a olan aşkı, yetişkin Lily'nin önüne geçiyor; bu da Lively'nin performansını gölgeliyor ve zaten yavaş gelişen sahnelerin önünde engel teşkil ediyor.
-kapitalizmin ana vatanı Amerika’da, evsiz bir gence odaklanan aşk, emsaline yerli filmlerde rastlanamayacak kadar romantik-
Filmin en ilginç yanı, hem romantik geleneklere yer vermesi hem de bu geleneklerin daha gerici yönlerinin etrafından dolaşmaya çalışması. Bu unsurlar arasında bir denge bulmak zor ve kısmen ikna edici aşkların artık başarılmasının bu kadar zor olmasının bir nedeni de bu.
Bariz sorunlardan biri, gerçek seçimleri olan kadınların (heteroseksüel veya Sapphic veya eşcinsel kadınlar), Hollywood tarzı yorgun formüllere kolayca veya refleksif olarak uymamasıdır. Travması ve tedavi edici tezahürleri, ışıltılı botları ve Carhartt tulumlarıyla Lily tamamen modern görünüyor, yine de eski bir hikâyeye sıkışıp kalmış.