32 TL’ye sabitlenen dolar kuru, piyasaların kimyasını bozdu. Yabancılar ucuz faizle aldıkları doları bozdurup TL cinsinden varlıklara yatırım yapıyorlar! Bundan sonra ne olacak?

Yaklaşık üç aydır, adeta 32 TL’ye sabitlenen dolar kuru, Türkiye’de yatırımcısını üzdü. Soru şu:

Bundan sonra ne olacak?

Öncelikle bu noktaya nasıl geldiğimizin kısa bir özetini yapalım.

Merkez Bankası’nın eksi rezervi, yabancı yatırımcısını kaybetmiş bir ekonomi ve ithalatını karşılamayan bir ihracat yapısı ile ekonomi SOS veriyordu. Yine 31 Mart’ta yapılan yerel seçim öncesi, piyasalarda “Sen seçimden sonra gör dövizin ateşini!” söylemleri yükseliyor, hemen herkes ittifakla dövizin fırlamasını bekliyordu.

Öyle ya, Mehmet Şimşek’e kadar faiz indirimleriyle coşan döviz kuru, piyasaların kimyasını değiştirmişti. Oysa, Şimşek uyardı da… “Döviz yatırımcısı zarar edecek!”

Ne piyasalar, ne de kamuoyu, dövizin gerileyeceğine inanmıyordu.

Niye mi?

Ekonomide değişen bir şey yoktu!

Türkiye İMF’den de uzak durunca, artan döviz ihtiyacı, kamuoyunun ezberlediği o döviz rallisinin startını vermek için bahanesini arıyordu.

Buna karşın, ekonomi yönetimi kararlıydı. Şimşek, seçim sonrasında da 5 puanlık ve beklentilerin üzerinde sert bir faiz artışı ile politika faizini 50 puana yükseltmişti.

35 lira bandında gezinen Avro 34.97 seviyelerine, 33’e merdiven dayamış dolar kuru ise 32,30 seviyelerine gerilemişti.

Yüzde 50’ler seviyesindeki mevduat faizinin cazibesine işaret edilmişse de, aslında yüzde 100’ler seviyesindeki enflasyon düşünülünce, mevduat faizlerinin halen cazip olmadığı açıkça görünüyordu.

Peki ne oluyordu?

CARRY TRADE BALONU!

Kısaca, düşük faizli paranın, yüksek faizli bir ülkede değerlendirilmesi anlamına gelen Carry Trade balonu giderek şişiyordu.

Klasik olarak anlatılan Japon ev kadını da enflasyon seviyesi yine 3 puanın altındaki Amerikalı ev kadını da, kendi ülkesinden düşük faizle aldığı doları Türkiye’de Türk Lirası cinsinden varlıklarda (devlet tahvili, bono ve mevduat faizi) değerlendiriyordu.

BİZ BU FİLMİ SEYRETMİŞTİK!

Türkiye İMF gibi kurumlardan almadığı dövizi, carry trade ile alıyordu. Türkiye’ye giren bol döviz kurun ateşini de dizginliyordu.

Peki sorun çözülmüş müydü?

1994 ekonomik krizini anımsayanlar, yaşanan trajik devalüasyonu da, bir gece de yüzde 1300’ler seviyesine yükselen repoyu da anımsarlar.

Yabancılara vade sonunda ödenecek faiz yükü, yine genel fiyatlar seviyesine yansıtılacağından, Türkiye’yi son bahardan itibaren ciddi bir enflasyon riskinin beklediğini söylemek için uzman olmaya gerek yok.

DOLAR BENZİNDEN UCUZ OLAMAZ!

Dolar kurunun benzin fiyatından aşağıda olması, Türkiye ekonomisi şartlarında eşyanın tabiatına aykırı. 40-50 TL bandında gezinen akaryakıt fiyatı aslında dolar kurunun da adresine işaret ediyor.

Sonuç olarak, ne Musa'ya, Ne İsa'ya denilen faiz seviyesi yabancılar için belirlenmişti. Şimşek, sırtımızı dayamadık, deyip, Türkiye’ye giren sıcak para geçici ve kısa vadeli bir  rahatlama hissettirdiyse de, sakın rehavete kapılmayın!..