Bugünlerde kime sorsam, TV izlemediğini belirtiyor. Sokak röportajlarında ise “sadece belgesel” yanıtı veriliyor.

Buna karşılık, yapılan araştırmalarda 6 saat ile en çok TV izleyen milletler arasında başı çekiyoruz.

Ha, televizyon sadece televizyon da değildir… İsviçre’de nüfus artışı politikalarında kullanılan, Hitlerin propaganda aracı olarak kullandığı ama tarihi boyunca iktidarın toplumu şekillendirmesi için sımsıkı sarıldığı araçtır, TV.

ESKİ YEŞİLÇAM FİLMLERİ UNUTULDU

40 yaşın üzerindekiler, eski Yeşilçam filmlerinde “Ailenin Şerefi, Neşeli Günler” gibi Münir Özkullu, Adile Naşitli filmleri anımsar.

İşte o eski Yeşilçam filmlerinden bir sahne, Münir Özkul fabrikada usta olarak çalışırken, kızı fabrikanın sahibinin oğlu ile bir sevgi ilişkisi yaşamaktadır. Fabrikatör, onu önce işten atar sonra tüm aileyi evlerinden!..

Özkul, Fabrikatörün karşısına çıkar ve hepimizin zihninde yer eden şu repliği telaffuz eder:

“Beyim beyim, sen mi büyük sün, ben mi? Ben. Ben Ali Rıza Usta!”

ONUR, ERDEMDEN-PARAYA TAPANLARA VE FENOMENLERE…

Çünkü, 70’ler, 80’ler büyüklüğü parada, güçte değil, onurda, erdemde görüyordu!

Peki, ne oldu da toplum değişti?

Ve fenomen adı altında kara para aklayanlara, saadet zincirleri ile paraya tapıp, insanlık adına ne varsa ayaklar altına alanlar sadece türemedi, baş tacı edildi?

Toplum mühendisliği için TV devreye girdi. Kumalık müessesesi için, “Ben bu cihana sığmazam” adlı dizi ile aslında ölü gösterildiği için ikinci kez evlenen ve sonra iki kadının birden aşkına talip olan karakter, türetildi.

Ha, bu arada dizinin ilk bölümü, reenkarnasyona inananların (Aleviler) aptal olduğunu hem de iki kez vurgulayarak başlatılmıştı!

Diziden hemen önce yerli bir film yapılır. Reenkarnasyonu yerden yere vurmak için. Felah. Oysa filmin geçtiği ne Çukurova’da ne de Hatay’da neredeyse bu isim hiç kullanılmaz. Buna karşılık, bölgede yaşayan Alevilerle alay etmek için kullanılan “felah ya da fellah” bu filmde tersten kullanılarak mesaj verilmeye çalışılmıştır.

EKRAN YASAĞI İLE DEĞİŞEN SENARYOLAR

Küçük bir araştırma ile en çok izlenen dizilere baktım. Bunlardan, ekran yasağı alarak haber konusu da olan, Kızılcık Şerbeti, muhafazakâr damat tarafından gerdek gecesi pencereden atılan gelin sahnesi ile “fazla şiddetli” bulunmuştu.

Hemen ardından dizinin mutfağında çalışanların sızdırdığı bilgilere göre, dizinin ekran yasağından sonra, muhafazakar- ilerici ayrımında kantarın topuzu ilkine doğru kaymış!

10 yılın üzerinde en çok izlenen Kurtlar Vadisi ile mafyaya sempati kazandırılırken, bu yapı günümüzde neredeyse tüm dizilerde etkisini gösterdi.

“HALK BUNU İSTİYOR!”

Aile, BBCS, Benim adım Farah vs.

Namusu, erdemi, dürüstlüğü şiar edinmiş beyaz camda tek bir karakteri mumla arar hale geldik.

TV yöneticileri bunun nedenini şöyle açıklıyor, halk bunu istiyor!

BATI'NIN KAHRAMANI BİLİM İNSANI

Biz de durum bu iken, Batılı toplumlar, ikinci dünya savaşından bu yana bilim insanını kahramanlaştıran çizgi romanlar ve filmler (Profesör Martin Myster, Profesör X/ X Men, Muhteşem Dörtlü, Örümcek Adam, Hulk v.s) yapıyor.

Hal böyle olunca, Aziz Sancarlarımız Batman’dan kalkıp, ABD’ye gidiyor. Bu yapıyı öğrenen AB’de sığınmacı çöplüğü olarak gördüğü Türkiye’ye vasıfsız sığınmacıyı uygun görürken, nitelikli olanları ülkesinde topluyor.

Ve televizyon dizilerindeki bu çürüme, normalimize, anlayışımıza hâkim oluyor!