Her hafta Spotify’a giren şarkılardan 200'ünü dinlemeye çalışıyorum. Makul bir pazar sorusu: Spotify’a hergün konan 100 bin yeni şarkıdan kaçını dinlediniz?

Geçen hafta Spotify ve öteki streaming platformlara beni çok şaşırtan bir şarkı yüklendi.

Şarkı Belçika gibi küçük bir ülkenin göçmen bir şarkıcısı Stromae’nin daha önce çıkmış “Ma Meilleure Enemie/ Benim en iyi düşmanım” şarkısının bir remiksiydi.

HİÇ DUYMADIĞIM

ŞARKICILAR BİRARADA

Stromae genç bir şarkıcı.

Bu remiksinde yanına başka genç şarkıcıları da almıştı.

Pomme, Elyanna, Arcane ve League of Nations  grubu.

Müziği çok yakından takip eden bir insanım.

Stromae dışındakileri duymamıştım.

Oraya kadar normaldi.

Son yıllarda genç starlar biraraya gelip remiksler yapıyordu.

COLDPLAY’İN DÜNÜN ÇOCUKLARINA

BACKVOKAL YAPTIĞI  BİR DÜNYADAYIZ ARTIK

Ancak bu defa aralarına öyle bir grubu da almışlardı ki, şaşırdım.

Bu genç insanların arasında Coldplay gibi artık süper üstü  hiper bir grup da vardı.

Şu anda Taylor Swift’le birlikte dünya konser sosyolojisini radikal biçimde değiştiren bir gruptu.

İşte o Coldplay, Belçika gibi küçük bir ülkenin, Stromae gibi aslında lokal sayılabilecek bir sanatçısı ile yanyana gelip onun şarkısına adeta backvokal yapıyordu.

Müzikte “Kibirin yıkılışı” anlamına geliyor bu.

Daha önce Elton John da Dua Lipa gibi Arnavut asıllı gencecik bir kızma biraraya gelmiş ve onun iki hit şarkısından oluşan Cold Heart şarkısını söylemişti.

Bu şarkı dün itibariyle sadece Spotify’da 2.3 milyar kere dinlenmişti.

 

MÜZİKTE KİBİR DUVARLARI YIKILDI

YAŞLI MUHTERİSLERİN KİBİRİ AZMANLAŞTI

Pop müziğin en süper isimleri Z kuşağının en gençleri ile yanyana gelmeyi öğrendiler.

Çünkü onların dünyası 20’inci Yüzyıldan kalmış yaşlı ve bezgin ama muhteris siyasetçilerin dünyasından çok farklı bir dünyada yaşıyorlar.

O paralel dünyada kibir duvarları yok.

Çünkü…

Şimdi sıkı durun.

CHATGBT’YE ŞUNU YAZIN: HERGÜN

KAÇ YENİ ŞARKI YÜKLENİYOR

ChatGBT’ye girin ve şu soruyu yazın.
“Spotify’a günde kaç şarkı yükleniyor?”

Gelecek cevap şu olacak:

100 bin şarkı.

Yanlış okumadınız Spotify’a her gün 100 bin şarkı yükleniyor.

Bunların çok çok büyük kısmı yeni.

Ama bir kısmı da artık kaybolmuş, ama yeniden bulunup yüklenmiş kayıp   şarkılar.

BUNLARIN KAÇI

TÜRKÇE ŞARKI

Bu 100 bin şarkının kaçı türkçe bilmiyorum.

Ama türkçe bugün İngilizce, Çince, İspanyolca’dan sonra en çok konuşulan dillerden biri.

 ChatGBT’ye kaç türkçe şarkının yüklendiğini sordum.

Belli bir sayı yok. Ama her hafta yüzlerce, hatta binlerce türkçe şarkının yüklendiğini söyleyebilirim.

YAŞLI BEYLER YILDA 36 MİLYON YANİ ŞARKININ

YÜKLENDİĞİ BİR DÜNYADA  YAŞIYORSUNUZ

Yani haftada 700 bin şarkı.

Bu da ayda 3 milyon, yılda 36 milyon şarkı demek.

Ve dünyayı bu 36 milyon yeni şarkının  birinden bile haberi olmayan yaşlı 20’nci Yüzyıl kalıntısı adamlar yönetiyor.

O kadar biçareler ki, ellerindeki tek silah despotluk.

Bilgisizliklerini de çaresizliklerini de  ancak genç insanları susturarak, bastırarak, hapsederek tatmin etmeye çalışıyorlar.

EKONOMİYİ BİLDİKLERİNİ İDDİA EDEN YAŞLILAR

36 MİLYON ŞARKININ BİRİNDEN BİLE HABERSİZ

Sedece 36 milyon yeni şarkıdan birini bile bilmiyor değiller.

Ekonomiyi bildiklerini iddia ediyorlar…

Çuvallıyorlar.

Çok fena çuvallıyorlar.

Dış politikayı bildiklerini iddia ediyorlar.

Kan gölüne döndü Orta Doğu.

Ne Gazze’de kanı durdurabiliyorlar, ne Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını…

O CEHALETİN BEDELİNİ

BU ÇOCUKLAR ÖDÜYOR

Daha geçen hafta dünyanın en büyük devletinin başındaki adamın ekonomi konusundaki cehaletine bütün dünya gördü.

Ne yazık ki o cehaletin bedelini 21’inci Yüzyılın çocukları ödüyorlar.

Bizlerin çocukları yani…

78 YAŞINDAYIM VE ANKARA’NIN

YAŞLILARINA SESLENİYORUM

Ben artık 78 yaşına girmiş bir insanım.

Benimle aynı yaşlara gelen Ankara’nın yaşlılarına sesleniyorum.

Yılda 36 milyon şarkının yüklendiği bir dünyada genç insanları anlamaya çalışın diyeceğim ama çok umutsuzum.

Yaşlılığı biliyorum. Her geçen gün çaresizliğinizin ve komplekslerimizin bizi karadeliklere çektiği bir hayata mahkûmuz artık.

Çıkamıyoruz artık bu girdaptan.

Yani yapılacak tek şey var.

Bırakmak.

En azından vicdanlı olmak. Adalete, demokrasiye, İnsan Haklarına saygılı olmak.

İNSANLARI HAPİSE ATARAK BU

DALGAYA DİRENMEK MÜMKÜN DEĞİL

Bu çocukları, seçilmiş genç siyasetçileri, genç aydınları, gazetecileri, sanatçıları hapise tıkarak çıkamazsınız bu çaresizlik labirentinizden.

O labirent sizin kendi kendinize inşa ettiğiniz kaotik bir dolambaç.

Bakın Rusya ve Amerika gibi bir zamanların iki süper gücü iki yaşlı otokratın elinde ne gülünç ve zavallı durumlara düşüyor.

SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İTALYAN’IN

YARATTIĞI MUCİZEYİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

Ama o “Makarnacı” diye küçümsenen eski kıtada İtalya’ya bakın.

Sayın Mehmet Şimşek, hadi ötekiler bakmıyor, özellikle siz bakın.

Siz muhalifleri, gençleri, aydınları, iş insanlarını, gazetecileri, sanatçıları içeri atarken İtalya ne oldu farkında  mısınız?

Dünyanın dördüncü ihracat devi oldu.

Sizler burada aylık üç beş milyarları rekor diye övünçler anlatırken, İtalya ABD, Çin ve Almanya’nın arkasındaki en büyük dördüncü ihracat ülkesi haline geldi.

 

TÜRKİYE’NİN YARISI KADAR BİR ÜLKE

DÜNYANIN 4’NCÜ İHRACATÇISI OLDU

Yüzölçümü Türkiye’nin yarısından küçük bir ülke.

Nüfusu Türkiye’nin üçte ikisi.

Şimdi sizi çok acıkacak bir şey söyleyeceğim.

Bu ihracatı neyle mi yaptı?

Hani sizin şu çok övdüğünüz ama siyasal sloganı haline getirdiğiniz için deforme edilen o iki kelime var ya…

Milli ve yerli…

İşte o kelimeleri yeniden yorumlayarak.

Ürünü değil, “İtalyan”  markasını milli hale getirerek…

Üretimi ise nerede gerekiyorsa orada yaparak.

MİLLİ VE YERLİ KELİMELERİNE

DEMOKRASİ VE ADALETİ EKLEYEREK

Ama hepsinden önemli bir şeyle…

Demokrasiden, İnsan Haklarından, siyasi otoriteden bağımsız ve tarafsız adaletten tek santim taviz vermeden.

Seçilmiş yerel yöneticilerini, kayyımlarla, kumpaslarla, yargı darbeleri ile yok etmeden…

Daha doğrusu “Edemeden”

Yani yok etme gücüne sahip olmadan, cüret bile edemeden…

Ülkede hiç bir gücün bu saydıklarıma parmağını dokunmasına izin vermeden.

 

BU YAZILI YAZARKEN SPOTİFY’A

YÜKLENEN YENİ BİR ŞARKI

Ben bu satırları yazarken Spotify’a  yeni bir şarkı daha yükleniyordu.

Amerikan müziğinin genç seslerinden Miley Cyrus’un yeni şarkısıydı bu.

Adı çok anlamlı.

“End of World..”

Dünyanın Sonu…

BU SABAH UYANDIN, BANA

AĞLAMAK İSTİYORUM DEDİN

Şarkı Türkçe şunları söylüyordu:

“Bu sabah uyandın ve bana ağlamak istediğini söyledin

Gökyüzü 4 Temmuz’da bir kuyrukluyıldız gibi kayıyordu

Haydi, dünyanın sonu değilmiş gibi yapalım…”

DÜNYANIN SONU DEĞİL AMOK

KOŞUSU YAPANLARIN SONU

Evet, dünyanın sonu yaklaşıyor.

Yirminci yüzyılın Trump, Putin, Netanyahu gibi yaşlı muhterisleri kendileriyle birlikte dünyayı da yakmak için and içmişler gibi Amok koşusu yapıyorlar.

Ama bu acımasız ve vicdansız Amok koşusu dünyanın değil…

Onların sonu olacak.

GENÇLER EN İYİ DÜŞMANINIZ

KİMDİR BİLİYOR MUSUNUZ?

Yazıyı Coldplay ve Stromae’nin şahane şarkısı  ile bitiriyorum.

“Ma Meilleure Enemie…”

Gençler bilin ki biz gelmiyoruz, gidiyoruz.

Sizin en iyi düşmanınız ancak kendiniz olabilirsiniz.

20’inci Yüzyılın  muhteris siyasetçileri gidici.

Emin olun Trumplar, Putin’ler, Netanyahu’lar vs vicdansızlıkları  kadar  güçlü değilller.

Önlerinde kalan sizinkinden çok ama çok daha kısa ömürleri kadar miadları var.

Ve o miadlar  doldu dolacak.

Bakın Trump’a… Saçmalıyorlar.. Baskıyla, korkutarak ayakta durmaya çalışıyorlar.

Gittikçe zavallılaşıyorlar…

BENSE SBAD BUNNY DİNLİYORUM

VE FENA HALDE HAVAYA GİRDİM

Bense…

Evet, ben de yaşlıyım.

Ama her hafta Spotify’a konan şarkılardan en az 200 tanesini dinlemeye çalışıyorum.

Mesela, “Arta kalan şu zamanımda,” iki gündür Bad Bunny’nin yeni albümünün "NUEVA Yol” şarkısına fena halde kaptırdım kendimi.

Çaresiz anlarımda içimdeki genç şeytan depreşiyor ve beni bu şahane ritme davet ediyor.

Sağolsun, iflah olmaz iyimserliğim de bütün ikna kabiliyeti ile beni bu şahane dansa tahrik ediyor.

Eh ben de 78 yıldır hazırım baştan çıkarılmaya…

Memleketin bunca meselesi varken…

Bırakıyorum kendimi…