Siz de Uğurlu gibi, aynadaki kendinizle hala kavga ediyor musunuz? Eleştiri karşısında, kendinize mi yöneliyorsunuz, eleştirene mi saldırıyorsunuz?

Uğurlu, sevimli mi, sevimli bir tekir.

Henüz 3 aylık.

Daha küçükken annesi terk etmiş. Kardeşimin kapısının önünde sakatlanmış ayağıyla hayatta kalma savaşı verirken, kardeşim mi karşısına çıkmış, yoksa kardeşimi mi seçmiş...

Veterinere göre iyileşmesi için iyi bir bakıma ihtiyacı varmış.

Kardeşimin köpeği olduğu için Uğurlu'yu sahiplenemeyeceğinden bana getirdi ve bakmamı, sağlığına kavuşuncaya kadar sahip çıkmamı istedi.

Hayvanları çok sevmeme rağmen ve kapıma devamlı gelen nerdeyse “benim” dediğim kedilerim ve köpeklerim ancak en yakın haliyle kapımın önüne kadar gelebiliyorlar. Gelgelelim Uğurlu o kapının eşiğinden geçmeyi başardı ev arkadaşım, daha da önce, neşe kaynağım oldu.

Bugün aynada şaşkınlıkla kendini gördüğündeki, kendi ile kavgasını keyif ve neşeyle izledim. Aynadaki yansısının kendi olduğunu anlamadan, tıpkı insanın da yaşamında kendisine aynalık edeni anlamayıp, karşısındakine saldırıp kavga ettiği gibi.

Uzunca bir süre aynadaki kendisine pati atmaları ve aynaya kafa çarpmalarının sonunda, ancak yorulduğunda uğraşmayı, kendiyle savaşmayı bıraktı.

İnsanda da böyle değil midir?

Karşımızdakini kendimizce yola getirmeye çalışır, sözel ya da eylemsel saldırılara, hamlelere yeltenir bir süre sonra da yorulur bırakır gideriz. Bir sonraki ayna karşımıza çıkıncaya ya da her birinin bizi gösteren ayna olduğunu anlayana kadar…

Kısacası yüzümüzdeki kiri ya da lekeyi aynada silmeye çalışmak ne kadar nafile çaba ise karşımızdakini de istediğimiz hale getirmek de o kadar…

EN BÜYÜK ERDEM, KENDİ HATANIZI GÖRMENİZDİR!

Araç kullanırken fark etmeden önünü kestiğim başka bir aracın ısrarlı ve uzun korna sesinin öfkeli el kol hareketleri, bendeki öfkeyi açığa çıkarıp kendi aracımın içinden birçoğumuzun yaptığı gibi ona söverek söylediklerimi duyuyormuşçasına haykırışlarımı hatırladıkça gülüyor…

Şükran duyuyorum.

Ona; “saygısız!” diye bağırırken kendi saygısızlığımı fark etmeden,

İletişimden uzak bir hayvanın içgüdüsel hareketlerinde bulunduğu için 

Hayvan, diye haykırmakla kendi hayvansal yanımı açığa çıkardığımı bilmeden!

Babanın tarlası sanki!

Evet, babamın tarlasıymış gibi sağımdaki aracı dikkate almadan yolu kullanma hakkının sadece bana aitmiş gibi davrandığımı bilmeden karşımdakiyle kavgalarım kendimleymiş meğer. Bunu fark ettiğimden bu yana çok kıymetli olan enerjimi ve zamanımı kendim için kullanmaya başladım.

Hakaretlerimin ondaki adresi neydi bilmiyorum fakat kendimle tanışık olmadığım yanlarımı göstermekle görevli olduğu belliydi. Hayatımdaki birçok insan ve olayın görev aldığı gibi.

Kendimle barışık olamadığım kadar yorumlar ve eleştiriler rahatsız eder beni. Rahatsız olduğum kadar da kendimi ve düzenimi değiştirmeye gayretlenirim. Eylem gerektirir değişimler, enerji ve zaman gerektirir eylemler. Enerjimi de zamanımı da kendime kullanır kendine yatırım yaparım. Ben değiştikçe dünyamın, içinde bana yakın olan ilişkilerim ve insanların da değiştiğini gördüm.

KENDİYLE MUTLUYSA İNSAN KİMSEYLE DERDİ OLMAZ!

Dışarıyla olan kavgalarımın kaynağını kendimde bulmayı ve bunları değiştirmeyi bir oyun haline getirdiğim gibi, benimle derdi olanların da içindeki kavgayı fark ederek destek eli uzatmayı ya da bana kendini açtığının keyfine varmayı seçerim.