“O hanımefendi bu şehrin sınırlarını terk etsin”; “Ya sev ya terk et” bu söz ne sana, ne Çeşme'ye, ne İzmir'e, ne de Ege'ye hiç yakışmadı!..
Sevgili Lal,
“O hanımefendi bu şehrin sınırlarını terk etsin” sözü sana hiç yakışmadı…
Çeşme’ye de yakışmadı.
İzmir’e de, Ege’ye de, Türkiye’ye de yakışmadı…
Ayrıca şunu hatırlatmak da isterim.
Belediye başkanı olsan da bu lafı etmeye ne hukuken, ne moralman hakkın var…
Bu bir kibir ifadesidir ve 1970’li yılların “Ya sev ya terk et” lafından daha saygıdeğer bir ifade değildir.
Çeşme’ye belediye başkan adayı olduğunda, bir İzmirli olarak ne kadar sevindiğimi, seni ne kadar desteklediğimi, en iyi sen biliyorsun.
Bazıları “Çok genç” dedi, ama ben senin çok genç yaşta CHP’de yaptığın çalışmaları bilen bir insan olarak o koltuğu ne kadar hak ettiğini ve yakıştığını yazan biriyim.
Ben ve çevremdeki birçok insan seni “Geleceğin İzmir belediye başkanı” olarak görüyor.
Ama önceki gece o sahnedeki konuşmanı okurken, kendi kendime “Acaba çok mu erken böyle düşünmüşüm” diye sordum kendi kendime…
Bir kere, konser alanında bile değilken, olayı duyar duymaz gelip, ne olup bittiğini tam araştırmadan, öğrenmeden sahneye çıkıp o konuşmayı yapman büyük hataydı.
Haklısın, konserin seninle alakası yok.
Türk Eğitim Vakfı’nın düzenlediği bir konser.
Ben de davetliydim, ancak programım uymadığı için katılamadım.
Türk Eğitim Vakfı davet ederken Despina Vandi’nin kişiliğini düşünerek hareket etmeliydi.
O konserde böyle bir anlaşmazlık çıkmışsa, sen, olayın ne olduğunu tam anlamadan niye hemen sahneye firladın?
Bak, henüz olayın ne olduğunu bilmiyoruz.
Bir iddiaya göre Despina Vandi, Türk bayrağının yanına Yunan bayrağı da asılsın demiş.
Gerçekten böyle ise, Yunanlı bir sanatçı için son derece doğal bir talep değil mi?
Gayet de güzel olurdu.
Daha 15 gün önce Selçuk Belediyesi’nde İsmail Cem- Papandreu anmasında Türk ve Yunan bayrakları yan yana asıldı.
Bu ülkeye Haris Aleksiu, Georgos Dallaras, Teodorakis, Maria Farandouri gibi dev Yunan sanatçıları geldi, konserler verdi.
Antonis Ramos her yıl gelip Bodrum’da İstanbul’da kendi evinde söyler gibi söylüyor.
Bunların hiç birinde sahnede ne Türk bayrağı ne Yunan bayrağı oluyor.
Çeşme gibi asırlarca Yunanlılarla aynı coğrafyayı paylaşım bir ilçemizde niye böyle bir sorun çıkıyor?
Ben söyleyeyim.
Tek kelime ile beceriksizlik, tecrübesizlik…
Madem Yunanlı bir sanatçı davet ediyorsunuz, onun duygularını da dikkate almanız bir nezaket gereği değil mi…
İkincisi…
Yunanlı sanatçıdan “O hanımefendi” diye söz ediyorsun…
Bir dakika Lal hanımefendi…
Hepimiz biliyoruz ki, bu saygılı gibi görünen hitabın altında küçümseyici bir racon var.
Tekrar bir dakika…
“O Hanımefendi” diye biraz üstten kapıya koymaya çalıştığınız insan, Despina Vandi…
Yunanistan’ın en sevilen sanatçılarından biri.
Her hafta onlarca, yüzlerce Türk Atina’da sahne aldığı gazinoda eğlenmeye gidiyor ve hiç sorunsuz çok da eğleniyor.
Sakın beni Mustafa Varank’la karıştırma…
Ben, seni çok seven bir insan olarak yazıyorum bu satırları.
Urlalı bir hemşehrin ve büyüğün olarak sesleniyorum sana.
Bu çıkışınla CHP’li üç beş ulusalcıdan, MHP’li dört beş milliyetçiden bolca destek alabilirsin.
Gittiğin yerlerde seni alkışlayabilirler.
Ama, üç adım ötesindeki Sakız, beş adım ötesindeki Samos adasıyla komşu Çeşme’nin belediye başkanı olarak bu yaklaşım sana da Çeşme yarımadasına da uymadı.
Önceki akşam sahnedeki çok acele duygusallığına bakınca, bana da kızabileceğini tahmin ediyorum.
O sahnedeki duyguların hala devam ediyorsa, tabi ki bana Mustafa Varank’a kızdığından da fazla kızabilirsin.
Olsun…
Nasılsa bir gün ne dediğimi daha iyi anlayacak bir duygu yaşına geleceksin.
Ondan eminim.
Yoksa, seni geleceğin İzmir Belediye başkanı olarak hayal etmekten daha önceki akşam vazgeçerdim.