Kendimi sosyal medyada gezinirken kaybettiğim son anı düşündüğümde, gerçeklik duygusunu tamamen kaybettiğimi fark ettim. Belki sadece dakikalarca değil, saatlerce ekrana kilitlenmiş olabilirim. Ancak ne kadar süre geçirdiğim önemli değil, çünkü o an itibarıyla gerçeklikten kopmuş hissettim. İşte bu deneyim, 'internet beyni' olarak adlandırılan ve bilişsel, zihinsel ve hatta duygusal tükenişe işaret eden bir durumdu.

Bu terimi daha önce duymamış olabilirim, ancak o duyguyu çok iyi tanıyorum. Gözlerim parlıyor, düşüncelerim karmaşık bir şekilde dolanıyor ve hafızamda gezdiğim sayfalardan neredeyse hiçbir iz kalmıyor.

O ilaç firması Covid-19 aşısını geri çekecek O ilaç firması Covid-19 aşısını geri çekecek

Bu durumun nedeni, çevrimiçi dünyada çok fazla zaman harcadığımızda, beynimizin "odaklanma ağı"nda sıkışıp kalmasıdır. Odaklanma ağı, dikkatimizden, odaklanmamızdan ve doğrusal düşüncemizden sorumlu olan beyindeki bir dizi alanı ifade eder. Modern yaşamın gerektirdiği yoğun aktiviteler, odaklanma ağımızı sürekli meşgul tutar. Ancak boş zamanlarımızı çevrimiçi gezinerek geçirdiğimizde, beynimizin dinlenme ve yeniden şarj olma şansı olmaz. Bunun yerine, dürtüsel kararlar alırız ve kolayca erişilebilen dopamin vuruşlarını aramaya devam ederiz.

Editör: Berkay Akıncı