Avrupa'daki dip dalganın fitili, 31 Mart'ta Türkiye'de ateşlendi....

Geçen hafta İngiltere’de…

Dün Fransa’da yapılan seçimlerin sonucunu bir cümle ile özetlersek:

İngiltere’de Muhfazakar sağ iktidarın çöküşü…

Fransa’da aşırı sağa karşı Cumhuriyetçi ve demokratik refleksin uyanışı…

Buna İran’da geçen Cuma günü yapılan seçimin sonucunu da ekleyin.

Ve şunu düşünün…

Bu dip dalgası nerede başladı…

Nerede başladığını anlatmak için geçen Salı günü Yunanistan’ın Samos adasına götürüyorum sizi…

GEÇEN SALI SAMOS ADASINDA

SÖYLENEN BİR SÖZÜN ANLAMI

Bu sayfada göreceğiniz fotoğraf geçen Salı günü işte o adada, belediyenin toplantı salonunda çekildi..

O gün orada, 26 yıldan bu yana düzenen ‘Simi Sempozyumu’ yapılıyor.

90’lı yıllarda Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığını yapan İsmail Cem’in de bulunduğu bir grup sosyal demokratın öncülüğünde sürdürülen bir sempozyum.

Bu sempozyumun başlamasında etkili olan bir numaralı ismi ise Yunanistan’ın eski Başbakanı Papandreu…

Sahnede konuşan kişi CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke…

Kendisini dinleyenler arasında Papandreu dışında Zülfü Livaneli de var.

Evet o gün Salı…

Akşam Türk Milli Takımı Avusturya karşısında maça çıkacak…

Tabi adadaki sosyal demokratlar olarak konuştukları iki konu daha var.

Fransa’da bu Pazar günü yapılacak seçimlerin ikinci turu.

Ve bir de 48 saat sonra yapılacak olan İngiltere’deki seçimler.

31 MART’TA TÜRKİYE’DE YÜKSELEN

DALGA DÜNYA SOLU İÇİN DE EMSAL

İşte öyle bir günde Selin Sayek Böke çok ilginç bir konuyu anlatıyor:

“Biz CHP olarak 31 Mart seçimlerini nasıl kazandık…”

Ama asıl söyelemek istediği ve o sahnede üzerine basa basa söylediği asıl akılda kalacak cümle şu:

“Türkiye'deki başarımız, sadece bizim için değil dünya solu için de emsal…”

BU SONUÇLAR TÜRKİYE

İLE SINIRLI KALMAYACAK

Devam ediyor:
“Yerel Seçimlerdeki başarıyı getiren reçete, imtiyazlılar düzenine karşı kazanmamız gereken genel seçimler için bir örnek, bir yandan da büyük bir sorumluluk bizler için. Yerel Seçimlerde elde ettiğimiz sonuçların Türkiye ile sınırlı kalmayarak her yerde tartışılacak bir deneyim olduğu açık. Türkiye örneği çok özgün ama aynı zamanda temsil kabiliyeti tüm dünya açısından yüksek.”

Bu sözlerin anlamı açık…

Avrupa’da yükselen aşırı sağa karşı oluşan yeni bir dip dalganın ilk işareti, kimsenin beklemediği bir anda Türkiye’den gelmişti.

Avrupa seçmeni enflasyon, göçmen sorunlarına kaşyı tepkisini aşırı sağa, yani demokrasinin dışına doğru taşırken, Türk seçmeni tam tersini yaptı.

Ve yerel yönetemlerde CHP’yi iktidara getirdi.

AVRUPA 31 MART’IN ANLAMINI

GEÇEN HAFTA VE DÜN ANLADI

O günlerde durmadan yazdım.

Avrupa, 31 Mart seçimlerinde Türk halkının çözümü demokraside arama çabasını anlamadı veya görmezden geldi…

Oysa Avrupa’nın kaderini tekrar demokrasiye doğru çevirecek muazzam bir adımda Türk seçmeninin yaptığı…

Ama emindim…

Bu dalga Avrupa’ya yayılacak diye…

 

FRANSA’DA İLK TURDAN

SONRA DOĞAN BÜYÜK UMUTSUZLUK

Fransa’da Avrupa Parlamentosu ve parlamento seçimlerini ilk turunda ne yazık tam tersi oldu.

Fransız halkı ilk turda aşırı sağ partileri bir numaraya oturdu.

Fransa’nın bütün medyası için bu bir şoktu.

Aynı Türkiye’de 14 Mayıs seçiminden sonra yayılan o derin düşkırıklığının aynısı yaşadı Fransa.

İnanılmaz bir umutsuzlutk dalgası kapladı Fransa’yı ve bütün Avrupa’yı…

 

MERAK ETMEYİN FRANSA HALKININ

CUMHURİYETÇİ REFLEKSİ VARDIR

Oysa ben konuştuğum herkese şunu söyledim:

“Hiç merak etmeyin. Bu ülke Sartre’ın, Camus’nun, Victor Hugo’nun ülkesidir. Ben bu ülkede 6 yıl yaşadım.

İnanılmaz bir Cumhuriyetci refleksi vaardır Fransız halkının. Göreceksiniz ikinci turda bu refleks birleşecek ve ‘Yeni Halk Cehpesi’ni birinci parti yapacaktır.”

Selin Sayek Böke haklı çıktı.

Ben de haklı çıktım.

O REFLEKS AŞIRI SAĞ BİRLİĞİ

ÜÇÜNCU SIRAYA DÜŞÜRDÜ 

Türkiye’de 31 Mart’ta başlayan dalga önce İngiltere’ye, sonra Fransa’ya yayıldı.

Dün akşam itibariyle, Aşırı Sağcı Le Pen ve Bardella’nın partisi bırakın birinciliği ikinci bile olamamıştı.

Üçüncü parti durumundaydı.

Evet seçimden hiç bir parti tek başına hükümeti kuracak güçte çıkmadı.

Hiç önemli değil.

İngiltere’de halk Brexit’çilere, Fransa’da halk Aşırı Sağ ve ırkçı partilere dersini verdi.

GENÇLİK YILLARIMIN SLOGANI

 ‘NO PASARAN” BAŞARDI

Gençlik yıllarımda Paris’te okurken en sevdiğim sloganlardan biri, İspanya iç savaşında Cumhuriyetçilerin faşistlere karşı kullandığı slogandı.

“No Pasaran…”

İspanya Komünist Hareketinin “Pasionaria’sı Dolores Ibarruru’nun sloganıydı.

Faşizme geçit yok anlamında kullanılırdı.

Fransa halkı 2002 seçimlerinde aynı tepkiyi sağcı başkan adayı Cirac’ı, Le Pen’e karşı destekleyerek göstermişti.

Solcular o seçimin ilk turunda yüzde 19 oy alan  Cumhuriyetçi sağ aday Jacques Chirac’a oy vererek, Le Pen’in önünü kesmişti.

Chirac o seçimde yüzde 82 oyla Cumhurbaşkanı seçilmişti.

Dün bu defa Cumhuriyetçi sağ eğilimliler sol birliğin zadaylarına oy vererek, aşırı sağ ve ırkçı partiyi üçüncü sıraya düşürdü.

 kardşı sol partiler de desteklemiş ve yüzde 82 gibi muazzam bir oyla

Fransa’nıın büyük futbolcusu Mbappe, “Bu adamlara oy vermeyin” diyerek halkı aşırı sağa karşı oy vermeye çağırdı…

Gözümde biraz daha büyüdü.

BU AYNI ZAMANDA MAHSA

AMİNİ’NİN DE ZAFERİDİR

Sonuç…

Biraz abartma pahasına byük bir rahatlıkla söylüyorum.

32 Mart günü Türkiye’de başlayan yeni dalga…

Geçen hafta önce İngiltere’de, Cuma günü İran’da ve dün Fransa’da demokrasinin umut verden dalgası haline dönüştü.

Ve hepimiz ta şuramızda hissedelim ki…

Bu aynı zamanda, başını açtığı için öldürülen Mahsa Amini’nin ve onu savunmak için ölmü göze alarak sokağa çıkan yüzbinlirce İranlı kadının da zaferidir.de zaferidir…