New York Times, dün Türkiye’deki son açılımı anlatmak için yayınladığı  geniş yazıda Bahçeli’nin bu fotoğrafını  kullanmış.

Devlet Bahçeli iyi fotoğraf veren bir siyasetçi değil.

Zaten dünyada iyi fotoğraf veren çok az siyasetçi vardır.

Ama bana göre bu fotoğraf Bahçeli’nin bugüne kadar gördüğüm en güzel fotoğrafı.

Üç yıl önce, 2021’de Reuters’in fotoğrafçısı Çağla Gündoğan tarafından çekilmiş.

Ama bu fotoğrafı bugün çok daha önemli kılan bir özelliği var.

NEW YORK TIMES’IN YENİ AÇILIM

HABERİ İÇİN SEÇTİĞİ İKİ KARE

Dünyanın şu an en itibarlı ve en yaygın dijital gazetesi olan New York Times, dün Türkiye’deki son açılımı anlatmak için yayınladığı  geniş yazıda Bahçeli’nin bu fotoğrafını  kullanmış.

Yazıda aynı fotoğrafçının  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’de çektiği bir fotoğraf daha kullanılmış.

O da özenle seçilmiş, Erdoğan’ı hafif tebessümle güzel yansıtan bir kare.

Seçilen bu iki fotoğraf gazetenin bu açılıma bakışını da yansıtıyor.

Yani ABD’nin en etkili ve büyük gazetesi atılan açılım adımlarını güzel  bulmuş.

25 YIL ÖNCE OFF THE

RECORD KALMIŞ BİR GÜN

Bu fotoğraflara bakarken, geriye, tam 25 yıl öncekine döndüm ve o yıl yaşadığımız bazı şeyleri hatırladım.

Bugün Devlet Bahçeli’nin attığı adımlar çoğumuzu şaşırtıyor ama o gün yaşadıklarımızı, yazılmamak kaydıyla perde arkasında kalan bazı gerçekleri düşündüğüm  zaman bana hiç şaşırtıcı gelmiyor.

Size onları hatırlatayım.

YIL 1999;  İKİ 28 ŞUBAT ‘MAĞDURU’

LİDER SANDIKTA ÇAKILMIŞ

Yıl 1999…

28 Şubat döneminin zirve günleri.

Seçimler yapılmış.

28 Şubat’ın mağduru sayılan iki lider, Erbakan ve Çiller’in partileri sandıkta  çakılmış.

Yani halk 28 Şubat’ın mağduru diye kendini savunan partilere pek yüz vermemiş.

İşte o günlerde Bülent Ecevit hükümeti kurmakla görevlendirilir.

Bütün 70’li yıllarını kavga ile geçirmiş  iki liderden Demirel Cumhurbaşkanı koltuğunda.

Hükümeti kurma görevini eski rakibi, darbe döneminde bir anlamda eski koğuş arkadaşı,  Ecevit’e vermiş.

ECEVİT’İN BAHÇELİ’YE TEKLİF YAPTIĞI

GÜN PATLAYAN 43 KATİL BOMBASI

Ecevit herkesi şaşırtan bir adım atıyor ve yine g  70’li yıllarda kanlı bıçaklı olduğu  MHP’nin yeni genel başkanı Devlet Bahçeli’ye birlikte koalisyon kurmayı teklif ediyor.

Bu teklifin iletildiği gün, Türk siyasi tarihinin en şaşırtıcı gelişmelerinden biri yaşanıyor.

Başbakanlık koltuğunda oturan ve Bahçeli’ye koalisyon ortaklığı  teklif eden Ecevit’in eşi  Rahşan Ecevit herkesi şok eden şu açıklamayı yapıyor:

“MHP ile  koalisyonu içime sindiremiyorum…”

Hatta etrafına “43 kişinin katilleriyle bir arada  olamam…”dediği anlatılıyordu.

43 kişinin katili dediği MHP’nin ülkücü kökenli milletvekilleri.

Koalisyonu daha doğmadan çökertecek bir adımdır bu.

Peki bu 43 rakamı nereden çıkmıştır?

MHP MECLİS GRUBUNDA CİNAYETLE

YARGILANMIŞ 50 MİLLETVEKİLİ

Çok basit.

O sırada MHP’nin Meclis grubunda 12 Eylül sırasında adam öldürme, silahlı terör örgütü üyesi iddiasıyla yargılanmış 50 milletvekili bulunmaktadır.

Rahşan Ecevit işte onlardan 43’ünü özellikle işaret  ederek, hükümet çatısı altında onlarla birlikte olamam” demiştir.

Ecevit zor durumda kalır.

Bunu daha sonra başbakan yardımcısı da olacak DSP’li Hüsamettin  Özkan araya girerek çözer.

Koalisyon tehlikeye girmiştir ama Bahçeli de Ecevit te

Bahçeli bundan etkilenmez ve koalisyonu kurarlar.

BAHÇELİ RAHŞAN HANIMA

RAĞMEN KOALİSYONU KURDU

Bu olay  benim gözümde, Bahçeli’nin sorun çözme konusundaki anlayışının ilk örneği olmuştur.

Bunu daha sonra defalarca gördük.

Onun seçim kaybetmek  uğruna Kemal Derviş’in acı reçete programına evet demesi de ikinci büyük adımı olmuştur.

O gün için Türkiye’nin düze çıkması bakımından fedakârca yapılmış bir davranıştı.

BAHÇELİ’NİN ÖCALAN ÇIKIŞI

BENİ NEDEN ŞAŞIRTMADI

Bahçeli’nin Öcalan çıkışı beni işte hafızamdaki  bu off the record kayıtlar  nedeniyle fazla şaşırtmadı.

TUSAŞ saldırısından sonraki açıklaması ve tutumu da beni şaşırtmadı.

Çünkü Bahçeli böyle krizlerde “İkinci adım sihirini” bilen bir siyasetçi.

Rahşan Ecevit bombasına karşı ikinci adımını çok ince bir zeka ile atmıştı.

TUSAŞ’taki PKK bombasına karşı da aynı maharetle attı ikinci adımı.

İşte bi ikinci adım çok daha önemliydi ve bu açılımı da kurtaracaksa o kutracak. 

BENİ ASIL ŞAŞIRTAN

ŞEY İSE ÇOK BAŞKA

Geriye kalan bir  nokta var ki, işte o beni şaşırtmaya devam ediyor.

Öcalan’a karşı bu gerçekçi ve pragmatik çıkışı yapan Bahçeli, Demirtaş, Kavala ve  Gezi mahkumları için niye aynı adımları atmıyor.

Neticede o insanların hiç biri terör eylemlere  katılmadı.

Eminim kendisi de o insanların ağırlaştırılmış  müebbetlere mahkum edilmesini vicdanen kabul edemiyordur. 

O zaman bu daha kolay adımı niye atmıyor?

O ADIM ATILMAYINCA BEN DE BİR TÜRK

OLARAK ŞUNU  İÇİMDEN ATAMIYORUM

Kendi payıma o adımı atmadığı sürece ben de içimdeki  şu duyguyu atamayacağım.

Bir Türk  olarak, Bugüne kadar “Kürt Bölücübaşı” olarak tanınmış, “bebek katili” olarak suçlanmış  bir siyasetçiye  uzatılan elin Türk siyasi  mahkumlarına uzatılamamasının hüznünü ve vicdani yükünü  atamayacağım.

Çünkü 77 yıllık hayatım bana şunu söylüyor.

İç cephe sadece Kürtlerden  ve Cumhur İttifakı’na oy verenlerde ibaret değil.

Kürtlerle barışıp sırf muhalif olduğu için Türklerle  barışamayan bir iktidar anlayışını da bir vatandaş olarak  içime sindiremiyorum.

Öcalan  açılımını da Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmek için taktik olarak görenlerin saflarına  katılmamak için kendimi zor tutuyorum.

Hele hele bunu kendini “Türk  milliyetçisi” olarak kabul eden bir parti yapınca, kendimi kendi ülkemde “Parya” hissetmeye başlıyorum.

İkinci yazı

DEVLET AKLI VAHİYİ NEDEN ERDOĞAN’A

DEĞİL DE HEP BAHÇELİ’YE  İNİYOR

Türk siyaset literatüründe ikisi de birbirinden absürd ve manasız iki kavram var.

Üst akıl…

Be bundan  da absürd bir “Devlet aklı…” kavramı…

Herkes ciddi ciddi konuşuyor..

KİMDİR ALLAHAŞKINA BU ÜST DEVLET AKLI DEDİĞİMİZ İNSAN

Benim üç basit sorum var:

BİR: Kimdir bu Devlet aklına sahip, hepimizden üst şahıs?

Bir insan veya insanlar mıdır?

Yoksa ilahi bir güç mü?

Bir Allahın kulu isimlendirsin bize.

BU DEVLET AKLINI VAHİY

GİBİ İNDİREN KİMDİR?

İKİ: Bu “Devlet aklını, bir vahiy gibi biz ölümlülere kim iletmekte, kim fısıldamaktadır?

ÜÇ: Bu Üst Devlet Aklı her defasında bu mesajı niye  Erdoğan değil de Devlet Bahçeli’ye bildirmektedir?

Adı Devlet olduğu için mi?

Öyle değil mi?

güçlendirilmiş başkanlık sisteminin hakim-i mutlakı, bazılarının “Halife” bile dediği  Recep Tayyip Erdoğan varken niye üçüncü veya dördüncü partinin başkanına indiriliyor bu ilahi devlet mesajı?

Erdoğan’a hakaret değil mi?

Benim bildiğin Erdoğan bu rol bölümünü asla kabul etmez ve ilk fırsatta bozar.

Kimse o “Devlet aklı” postacısı, yanlış adrese teslim etmiş ilahi devlet mesajını.