Garsonun “Ne yiyeceksiniz” sorusuna Erdal İnönü, “Sağ ol biz birbirimizi yeriz, demiş… ”Muhafazakar Soprano’ların milli ve yerli adı: “Helal mafya!”

Kırk yıllık yazarlık hayatımda en sevdiğim gün hep pazarları oldu.

Çünkü kendi dünyamı yazdığım, “Arta kalan zamanımın”, müziğin, sinemanın, güzelliğin portrelerini çizdiğim bir gündü pazarları.

Hiç bir zaman sevmediğim siyaseti, köşemden kovabildiğim gündü.

Bugün joker hakkımı kullanıyorum.

Maalesef siyasete gireceğim, çünkü geçen hafta öyle bir olay yaşadık ki, kendi payıma bunun hesabını, kendini CHP’li sanan bir takım insanlardan sormam gerektiğine inandım.

ERDAL BEY BİR GÜN RESTORANDA  "NE

YEMEK İSTERSİNİZ" DİYE SORULDUĞUNDA...

Dün, hayatı CHP içinde ve CHP’li olarak geçmiş 55 yıllık bir arkadaşım Şule Bucak hatırlattı.

Eski genel başkan Erdal İnönü bir gün restorana gitmiş.

Servis görevlisi “Ne yiyeceksiniz” diye sorduğunda şu cevabı vermiş:

“Sağ ol biz birbirimizi yeriz…”

Büyük insandı Erdal Bey…

En ağır eleştirisini böyle zekâ fışkıran bir muziplikle verirdi.

ERDAL BEY ZEKÂSI PARTİDEN

KOVULDUĞUNDA GERİ KALAN

Şimdi onun bıraktığı bu sosyal demokrat çevrede bazı insanlar, Erdal Beyin bu sözünü haklı çıkarmak için büyük bir mücadeleye girişti.

Yine de girmeyecektim bu meseleye…

Ama Genel Başkan Özgür Özel’e, partinin içinden yapılanları görünce, içimdeki isyan büyüdü.

 

EŞİM CHP’Lİ, BENSE SADECE

CHP’YE OY VEREN BİRİYİM

Yanlış anlamayın.

Bu yazıyı öyle CHP’li olarak yazmıyorum.

Eşim CHP’li ama ben sadece son seçimde CHP’ye oy vermiş bir vatandaşım.

O yüzden kendini CHP’li gören bazı insanlara seslenmek istiyorum…

“Ne yapmak istiyorsunuz siz?”

ÖZGÜR ÖZEL’i DEVİRECEĞİZ DİYE

KANSERLİ BİR KADINA ATILAN İFTİRA

Özgür Özel’i devireceğiz diye, genç yaşta kanser tedavisi gören bir kadın siyasetçiye kürtaj  yaptırdın diyen -o CHP’lilere- bu sözüm…

SEN KİMSEN SANA DİYORUM: YAZDIĞIN

YAZININ HER SATIRI OPERASYON KOKUYOR

Yazdığın yazının her satırı, her kelimesi iğrenç bir operasyon çamurunu anlatıyor.

Güya böyle bir söylenti var, açıklanmalı gibi bir ambalaja sokunca, üzerindeki “İğrenç Operasyon” elbisesi güzelleşecek zannedeceğiz diye aklımızla alay eren bir şahsiyet yani…

Bakıyor musunuz Erdal Bey’in ince ve muzip zekâsının terfi ettiği yerden hangi çukura düşmüş bu partinin güya mensubu bazı sansarlar…

Yuhh olsun size…

İktidarın kaşarlı operasyoncuları bile yapmadı sizin bu yaptığınızı…

SÖZÜM SADECE ONLA DEĞİL NİYE AYAĞA

KALKTIN DİYENLERE DE BİR ÇİFT SÖZÜM VAR

Ama sözüm sadece onlara değil.

Gece gündüz Özgür Özel’i genel başkanlıktan atmak için CHP’nin oyunu yeniden yüzde 25’lere indirmeyi bile göze alacak kadar pespayeleşen kişilere ve çevrelere de bir çift sözüm var…

Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Meclis’e geldiğinde ayağa kalktığı için yerden yere vuruyorlar onu…

Ne yapacaktı?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi eliyle, kendi diliyle ve kendi tercihi ile tepside sunduğu Cumhurbaşkanlığını kazandığı için Erdoğan’ın meşruiyetini mi sorgulayacaktı?

Yanın bir gün CHP’nin adayı seçildiğinde aynı Meclis’te AKP’lilerin de onun meşruiyetini kabul etmemelerini mi istiyorsunuz, daha şimdiden…

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GİBİ

ELDE KILIÇ KAVGAYA MI GİRSİN

Neymiş yumuşama politikası izliyormuş.

Ne yapmalıydı…

Diyanet İşleri Başkanı gibi eline kılıç alıp siyaset minberine çıkıp Kızılelma mı ilan etmeliydi…

Neymiş New York’ta Türkevi’ne gitmiş…

Yahu girin Google Türkevi yazın bakalım ne geliyor önünüze…

Siz girmezsiniz,  ben girdim baktım söyleyeyim: “ Türkiye Cumhuriyeti’nin malı” yazıyor…

Güzel bir bina…

Ama biliyorum bazılarınız onu TÜRGEV’in derme çatma binası ile karıştıracak  kadar kendinizden geçmiş durumdasınız…

DAHA 5 AY GEÇMEDEN 31 MAYIS GÜNÜ

BU ÜLKEDE NE OLDU UNUTTUNUZ

Beyler kendinize gelin.

Bugün devirmek için elinizden gelen pespayeliği ardınıza koymadığınız o insan, CHP’ye tarihinin en büyük yerel seçim zaferini kazandırdı.

Erdoğan gibi bir siyaset devini, ülkenin bütün büyükşehirlerinde iktidarından indirdi.

Ülke ekonomisinin yüzde 70’inin, sosyal hayatının yüzde 80’inin, modernitenin neredeyse tamamının yaşandığı şehirler bugün CHP’nin yönetiminde…

Yönetiminizdeki İzmir gibi şehirlerde 30 yıldır hasret kaldığımız başarı hikâyelerini, ikinci bir Yılmaz Büyükerşen destanı yazdırmak için yapacağınıza, o şehirleri kazandıran insanı yerden yere vuruyorsunuz.

BRAVO İLK SONUCU ALDINIZ BU BERBAT HAYAT

PAHALILIĞINDA CHP OYLARINI YÜZDE 31’E İNDİRTTİNİZ

Ne istiyorsunuz siz?

Erdoğan gibi “Ülkemize saldıracaklar” hikayesi ile CHP’lileri de savaş nizamına mı sokturmak…

Hayatını ve rızkını sadece gerginlikten, kavgadan, çatışmadan çıkaran iktidar ve muhalefetin konuşan kafalarının  menfaat düzeninin devam etmesini mi? Hepinizi kutlarım.

 İlk sonucunuzu aldınız.

Ekonomi yerin dibinde, enflasyon kazık çakmış gibi, hayat pahalılığı tepemizde, ülkemizin dış politikası milli menfaatlerimize değil, şahsi ihtiraslara endekslenmiş ve yeni bir göç felaketinin eşiğindeyiz…

Böyle bir ortamda CHP’nin 31 Mart’ta aldığı oyu yüzde 31’e indirmeyi başardınız.

Kutlarım sizi…

ÖZGÜR ÖZEL’İ DEVİRİP

YERİNE KEMAL BEY  Mİ?

Şimdi hedefiniz, Özgür Özel’i indirip yerine kimi geçirmek?

Kemal Kılıçdaroğlu pusuda bekliyor…

Bu delege yapısı ile onu da yeniden genel başkanlığa getirin, o da kavga ederek oyları başarı ile yüzde 25’e indirsin…

O konuşan kavgacı konuşan gevezeleriniz yeniden mutlu olsun…

AKP şimdiden 2028 için ellerini ovuşturmaya başlasın…

YETER Kİ KEMAL BEY O GÜZEL

ODASINA YENİDEN KAVUŞSUN

Hiç önemi yok…

Sizin bu müesses nizamınız devam etsin yeter…

Kemal Kılıçdaroğlu da yeniden o güzel odasına kavuşsun…

Evet, artık biliyoruz…

Siz parti içindeki iktidarınız için bu iftira pespayeliğini yayacak kadar kendinden geçmiş CHP’lilerin bildiği tek şey var.

Siz bu ülkede iktidarı değiştirecek güce sahip değilsiniz…

Ama CHP’de iktidarı değiştirecek makul ve zeki insanları parti içindeki iktidarından devirecek güce sahipsiniz…

Unutmayacağız sizi…

ERDAL BEY HAKLIYMIŞ

MENÜYE İHTİYACINIZ YOK

Erdal Bey haklıymış…

CHP’de iktidar menüsünden bir yemek seçmeye gerek yok.

Sizin ezeli muhalefet menünüz hazır.

Birbirinizi yersiniz…

SAYIN ÖZGÜR ÖZEL YILMAYIN; ERDOĞAN’I

SANDIKTA YENECEK GÜÇLÜ 2 ADAYINIZ VAR

Umarım Özgür Özel bu pespaye takımdan korkmaz, onların menüsünü red eder.

Çünkü bu partinin daha şimdiden Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu gibi bu ülkeyi makuliyet çizgisine çekecek, dış politikasını şahsi hesapların esaretinden kurtarıp, milli menfaatlerimiz çizgisine çekecek, İnsan Haklarını, Adaleti, yeniden kuracak, gençlere liyakatın yolunu açacak, ülkemizdeki kutuplaşmayı önleyecek, bu vasat konuşan kafa istibdadına son verecek, ekonomimiz şahsi kararlardan kurtarıp, aklın ve gerçeklerin yoluna sokacak iki adayı var.

Hangisi girecek olsa bu seçimi rahatça kazanacak bir halk desteğine sahip.

Onları artık iktidar değil, ancak CHP içindeki bu pespayeleşmiş, gözü dönmüş muhteris, organize kötülük yolundan alıkoyabilir.

AMACINIZ SOSYAL DEMOKRAT BİR

ERDOĞAN REJİMİ KURMAK OLMAMALI

Siyasetimizin şu gerçeğini de unutmayın.

Sadece Erdoğan karşıtlığı yerel seçimleri kazandırır, ama iktidarı kazandırmaya yetmez.

Türkiye’nin ihtiyacı olan şey de, CHP içindeki kavgacıların istediği gibi, “Sosyal demokrat bir Erdoğan rejimi” kurmak olmamalı…

Pazar gününüzü böyle bir konuyla berbat ettiğim için hepinizden özür dilerim.

Ama artık huzurlu bir ülkede yaşamak isteyen bir vatandaş olarak bu hissiyatımı 24 saat geciktirmeyi bile başaramadım.

MUHAFAZAKÂR SOPRANO’LARIN

MİLLİ VE YERLİ ADI: “HELAL MAFİA”

Muhafazakâr kesimde dikkatimi çeken bir gelişme var.

Geçmişte AKP mahallesinde dolaşan birçok ayrın şimdi muhalif saflara geçmiş durumda.

Yanlış anlamayın, mahalle değiştirmiş durumda değiller.

Aynı muhafazakâr mahallenin sakinleri ama giderek bu rejime karşı eleştiri seslerini yükseltiyorlar.

Özellikle bu çevreyi yakından izliyorum.

KARADENİZ PLAJLARI HELAL

MAFİA’NIN ELİNE GEÇMİŞ

Çok da beğenerek okuduğum yazarlardan biri Tarık Çelenk.

Onun 5 Ekim günü “Medyascope’da çıkan yazısında çok dikkatimi çeken yeni bir kavram gördüm.

“Helal MAFİA”

Bu yaz özellikle Karadeniz sahillerinde gezmiş.

Oradaki gözlemlerini anlatıyor.

Onun yazısından aktarıyorum:

PLAJ KAPILARINDAKİ YAZI

“TESİSİMİZ İÇKİSİZDİR”

“Deniz özleminizi gidermek, arabayla bir sahile gidip ailece yüzmek istiyorsanız,

Karadeniz sahillerinde de artık bunu özgürce yapmanız pek mümkün olmayabilir.”

Mafya tarafından işletildiği iddia edilen restoranlar, otoparklar ve sahil tesislerinin işgali nedeniyle bu aktiviteler kısıtlanmış. Üstelik televizyonlarımızda sıkça karşımıza çıkan, “yerli ve millî mafya dizilerimizin” ayrılmaz parçası olan uzun boylu, siyah kıyafetli, mesleksiz genç fedailer bu sahil restoranlarında gerçek hayatın unsuru olarak karşınıza çıkabiliyor.

Son dönemde bu mafya bağlantılı tesislerin girişlerinde asılı tabelalar dikkat çekiyor. Normalde alışık olduğumuzdan farklı bir şekilde, bu tabelalarda “Tesisimiz içkisizdir” ibaresi yer alıyor.”

“Mafyanın içkisiz tesis işletmesi yaşadığımız dönemin gerçekliğinden çok da bağımsız değil. Nedendir bilinmez, bununla ilgili sosyal medya paylaşımım pek ilgi çekemedi. Ama akademisyen bir arkadaşımın bu paylaşımıma “helal mafya” demesi ilgimi çekti.”

 

EGE VE AKDENİZ CALABRIA

KARADENİZ İSE SİCİLYA MI?

Yazıyı okurken bir şeyin farkına vardım.

Hayat sekülerleştikçe, muhafazakâr mahalle insanları da hayatın günlük yaşam alanlarına girdikçe, sorunlarımızın da aslında ortak olduğunu fark ediyoruz.

Demek ki Karadeniz sahillerinde de “Yerel ve milli Soprano”lar oluşmuş.

Bu yaz Ege ve Akdeniz sahillerinde, Marmara sahillerinde dolaşan daha seküler insanlar da denize girilecek yerlerdeki bu mahalli mafyalaşmayı yaşadılar.

Biri içkisiz Helal Soprano, öteki biralı Seküler Soprano…

Hani İtalya’da Sicilya’nın “Mafia’sı”, Cabria’nın ise “Ndrangheta’sı”. neyse ya, işte onun gibi bir şey olmuş ülkemizde de…

Netice aynı…

 

DEVLETLE MAHALLİ SOPRANOLAR

ARASINDA GİZLİ MUKAVELE Mİ VAR

Ve devlet bu yaz gıkını bile çıkaramadı.

Acaba bu mahalli Sopranolarla Yeni Türkiye’nin adı konmamış gizli bir mukavelesi mi var?

Bence iki mahallenin de yurtseverleri bunu birlikte düşünmeli…

Belli ki bu “Yeni Türkiye Soprano düzeni ” Muhafazakâr mahalleyi de rahatsız etmeye başlamış.

Umarım İçişleri Bakanı bu şikâyetleri duyar…