Yeter artık bölmeyin bizi!

Her seçim öncesi bilerek ve isteyerek, taammüden bölüyor ülkeyi.

Şimdi de Müslümanlar ve olmayanlar diye böldü. Üstelik buna bir de milliyet ekledi, Müslüman olmayanlar Türk değildir dedi.

Sayın Savcılar, sakın bana hemen davalar açmaya kalkmayın, asıl bunları iddia etmek Anayasaya göre suçtur!

Tabii anayasa kaldıysa!

Türkiye Cumhuriyeti’nin tartışılamaz maddelerinden biri laiklik ilkesidir. Burası Afganistan ya da İran değil, Türkiye. Türkiye Cumhuriyeti’nin misakı milli sınırları içinde doğan, yaşayan, vergi veren herkes, (buna ben izninizle bir de aile mezarlığı bu sınırlar içinde olan, ailesi burada doğmuş büyümüş olanları da ekliyorum, gayrimenkul satın alırken yanına promosyon olarak kimlik kartı verilenleri dışlamak için)  Türk’tür. 

Şimdi buna etnisite tartışması yapanlar da karşı çıkacak, Türk değil, Türkiyeli diyecek.

Değil kardeşim.

Bak hala kardeşim diyorum.

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kanla canla başla kurdukları ülkede Türk’ten kasıt budur. 

Türk bir milliyet tanımlaması değil, yurttaş tanımlamasıdır. 

31 Ocak’ta kaybettiğimiz değerli kültür sanat insanı, Seferad Yahudi’si, Mario Levi ne güzel söylemiş:

“Benim en derin anavatanım Türkçe’dir” diye. 

Ana dili gibi bildiği Fransızca yerine hep Türkçe yazmıştır, çünkü Türktür! 

Ya sıradan insanlar? 

Benim demirci ustası arkadaşım Ermeni Gabi de var, elektrikçi Yahudi Vedat da, bakkal Rizeli Hacı Amca da var, manav Kürt kardeşler de, Erzincanlı kasabım da. İçme suyu getiren sucum, DEM Partili, parti haberlerini ondan alıyorum. Her seçim öncesi heyecanlanıyoruz, sonra geliyor, birlikte ağlaşıyoruz! Sizinkiler çalışmadı diyor bana, siz de oy vermediniz galiba diyorum ben de ona!

Bizim mahalleden bahsediyorum, Kuledibi’nden. O şimdilerde çok bayıldığınız Galata Kulesi’nin dibinden!

Hemen altındaki eskiden çöplük olup da benim İBB Başkanlığı döneminde Nurettin Sözen’den rica edip rahmetli Genel Sekreteri Tuğrul Erkin’in uğraşmasıyla muhtarlık ve Ceneviz Kafe yapılan yerde üç ayrı muhtar var, üçü de ayrı siyasi görüşten ve kafadan. Benim muhtarım 30 yıldır Mehmet Bey. Yazmayacağım siyasi görüşünü, muhtemelen çok farklıyız, ama birbirimize karşı saygı ve sevgi doluyuz.

Din düşmanlık değildir!

Yanımdaki apartmanda camii imamlarının lojmanı var, birbirimize şakalar yaptık yıllarca.

Deniz küçüktü. 

“Senin oğlanı, annen bu yaz seni Kuran Kursu’na gönderecek diye korkuttum!” şakasına kadar! Tanıştığım camii hocalarıyla saygıyla selamlaşırız. 

Niye oynuyorsunuz bizim kardeşliğimizle, oy almak için? 

Niye düşman etmek istiyorsunuz bizi? Olmuyoruz işte.

Maksat yoksulluk konuşmamızı önlemekse, önlenemiyor ki?

“Müslüman olmayan Türk değildir” dedi ve papağanları hemen tekrarlamaya başladı.

Yorgo dostum Türk.

Gökçeadalı, Tepeköy’den. Yıllardır okur beni. Ben de her gittiğimde bağlarının şarabını içerim. Benim evimin etrafında sayısını bilmediğim kadar çok camii, kilise ve sinagog var. Kadir geceleri, hep yazdım, camii gezmeyi severim, Müslüman feminizmi diye hoşuma gidiyor. O gece bütün kadınlar dolaşır ortalıkta, camilerde dua eder, şenlik yeridir camiler!

Niye bozmak istiyorsunuz bu barış ve sevgi ortamını? 

Kimse birbirinden farklı şeyler istemiyor dua ederken, sağlık, para, çocuklarının mutluluğu, sevgi, aşk. Müslümanlar da kilisede mum yakıyor. Eyüp Sultan’a Hristiyanlar da gidiyor. Din bir inanç kültürüdür.

Anadolu Müslümanlığının en güzel tarafı yobaz olmamasıdır.

Giderek yobazlaştırdılar.

İşlerine öyle geliyor çünkü böl ve yönet taktiği. Türk Müslümanlığında kadının yeri Arap halefi Müslümanlığı gibi dibin dibi değildir. Bunu da beğenmiyor.

Müslümanlığı bize değil, bizim yasalarımızı Müslümanlığa uyduracağız” derken kast ettiği medeni hukuk yerine şeri hukuk! Suud açılırken bunun niyeti bizi kapatmak.

MEDENİYET NEDİR?

Hele Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasalarında, kurulduğundan beri yapboz tahtasına dönmüş olsa da kadının yeri erkekle eşittir!

Cumhuriyetin en büyük getirisi kadına hak ettiği değerin verilmiş olmasıdır.

Arap Müslümanlığında bu yok. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasalarında yurttaşlar, cinsiyet, din ayırımı gözetilmeden eşittir. Kadın ya da erkek, Müslüman ya da değil, kimseyi ilgilendirmiyor! Kadın oy verir, seçer seçilir, isterse boşanır, isterse çalışır, isterse soyadını taşır, evlense de!

Adalet kalmadı

Anayasayı her an çiğniyorlar!

Yüksek yargı organları eşitmiş. Değildir efendim. 

Anayasa Mahkemesi, Yüksek organları olan Yargıtay ve Danıştay’ın üstündedir ve kararlarına başta yerel mahkemeler herkes uymak zorundadır. TC’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara uymak da zorunludur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bunlardan biridir. Ama bizimki artık onları da takmıyor.

Adalet yoksa ekonomi de yok

SONRA EKONOMİ BATMIŞ!

Emekliler aç, bebeler açlıktan bodur kalmış. Kimin umurunda. Seçilsin diye ortaya çıkardığı aday, daha simit fiyatını bilmiyor!

Liyakat bitti.

Hiç kimse hak ettiği yerde değil.

Paramızın değeri yerlerde sürünüyor, sen asıl seçimden sonra gör!

Yerin altı beşik gibi, her gün sallanıyoruz, depremler sürüyor.

İstanbul depremi kapıda.

İstanbul’a aday diye çıkardığı Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, deprem için şimdiye kadar elini kıpırdatmamış bir bürokrat. Daha düne kadar İstanbul’u yok edecek Kanal İstanbul’u ağzından düşürmüyordu, şimdi biraz susuyor ama ağzından kaçırdıkları tadından yenmiyor. 

Depremdeki can kaybının 150 bin olduğunu, beklenen İstanbul depremi gerçekleşirse Türkiye diye bir şey kalmayacağını ağzından kaçırdı!

Şimdi geveliyor, onu değil, bunu dedim diye. Biz yıllardır söylüyoruz bunu.

BU SON SEÇİM!

Aklımızı başımıza alalım.

Bu seçim, dönemeçten önceki son seçim.

Meral Hanımın hırsı ve rant sancıları yüzünden bir öncekini kıl payı kaçırdık. Şimdi bunu da kaçıralım diye bir yerlerini yırtıyor ama artık hırsı yüzüne vurdu, görmek istemiyoruz, kime ne laf anlatıyor bilemiyorum. Siyaset hiç bu kadar çirkinleşmemişti. Bu gidişi durdurmak için oy vermemiz gerekenlerin kendi içlerinde birbirlerine düştüklerini görmüyor değilim. Ama zaten biz onlara hep kerhen oy vermedik mi? 

Türkiye negatif oy kullananların ülkesi. Asla oy vermem dediğinin karşısında kim varsa ona oy verdiğin ülke.

Yok, çünkü düzgün siyasetçi, öyle bir arena ki, iyi biri çıktığı zaman yaşatmıyorlar aralarında.

İyi biri çıktığı zaman önce hapse atıyorlar, sonra Meclis’ten atıyorlar, bakınız CAN ATALAY! 

Meral Hanımı tanıyamıyorum da Kemal Kılıçdaroğlu ve avenesini tanıyabiliyor muyum?

Ataşehir Belediye Başkanı İlgezdi’nin tanıyabiliyor muyuz? Dört kez belediye başkanı olmuşsun, beşinci kez adayı yapılmadın diye nefret kusup karşı atağa geçiyorsun?

Sizler ne için siyaset yapıyorsunuz, bu ülke için mi, halk için mi, kendi kişisel çıkarlarınız için mi? 

Para ve iktidar için mi?

ÇOCUKLARI DÜŞÜNÜN!..

Enseyi karartmayalım. Çocuklarımız için, ağlaya ağlaya ülkeyi terk eden gençlerimiz için, doktorlarımız için, dünya güzeli şehrimiz için, İstanbul için, başkentimiz Ankara için, yerelde güçlü olup yeniden iktidar olmak için mecburuz, bağrımıza taş basacağız, bizimkilere hesabını sonra soracağız, kadına değer veren, dinimizi sorgulamayan, kendi dinini gözümüze sokup ibadetini kendisi için değil gösteriş için yapanları değil, sarayda otururken villada oturanları gösterip ahkâm kesenleri değil, halk için çalışanları seçeceğiz. 

Yoksa uçağın pervanesine, patlayacak lastik botun kenarına tutunup kaçmaya çalışırsın ülkenden. Medeniyete değil, ölüme gidersin!