Tıbbın geleceği!

İlk yazımda tıbbın ya da tıpta uzmanlığın geleceğini masaya yatırmak istedim!
Öncelikle yeni branşların tıbba entegre olması gerekiyor!
Ve bunlara ait eğitim tüzüklerinin yazılması, ders müfredatlarının belirlenmesi
ve bunların yeni tıp konuları olarak eğitim standartları olarak benimsenmesi gerekiyor.

MÜHENLİSLİK İLE TIP BİRLEŞİYOR MU?

Mühendislik ve tıp kısmen birleşiyor.

Özellikle asistanlığım dönemimde şimdi belirteceğim şey çok belirgindi.
Neredeyse, komando eğitimi alıyorduk, biz! Bilhassa cerrahi branşlarda.

Ben pazartesi sabah hastaneye girer ve cuma akşam çıkardım. Günde 2-3
saat uyku, her gün 7-8 ameliyat, oruç ağızla 30-40 tane hasta bakarak,
insanüstü bir çaba sarf ediyorsunuz. En üzücü tarafı üst kıdemliler
arasında itibarınız yoktu! Cerrahi branşlarda bu yapı çok ciddi bir
tükenmişliğe sebebiyet veriyordu. Ve cerrahi branşlar, başlandıktan
sonra en fazla istifaların yaşandığı bölümdür. Ve bunların çoğu
insani iletişim eksikliğinden kaynaklanır. Ki sonucunda mesleki
tükenmişliği getirir.

Yeni kuşaklar bu duruma “eyvallah” demediler. Yeni kuşakların kendi
kuralları var çünkü. Hiç bir şekilde biat etmiyorlar ve hiçbir şekilde
eyvallahları yok. 

Çekip gidebiliyorlar. 

Ama şöyle de bir şey denk geldi! Ve nihayetinde günümüzde cerrahi
branşlara talep çok azaldı ve bir değişikliğe gidildi.  O’da şu:
Altı tane yeni branş eklenecek. 

GECE DOKTORLARI GELİYOR!..

Bunlardan bir tanesi gece doktorları. Bizim zamanımızda şöyle bir uygulama vardı.
Sabah girer ve 36 saatlik bir mesaiyle ertesi günü akşam çıkardınız. Bunun
sürdürülebilir olmadığına karar verildi artık. 

Ve şimdi “Nocturnist/Gececi” denilen bir sistem getirilecek. 

Tek uzmanlıkları, geceleri çıkabilecek aksaklıklarla başa çıkabilmek olacak.
Genelde acil bölümde ve çoğu pratisyen hekim olacak. Bununla birlikte, ilgili
branşla ilgili eğitim almış pratisyenler olacak. Örneğin kadın doğum ile alakalı.
Belki de asistanların bir kısmı “nocturyen asistan” olmaya devam edecek.
Bu işin sosyal kısmı. Bir de, tıbbi gelişme kısmı var. O’da kök hücre!

KÖK HÜCRE!

Kök hücrenin tıpta, giderek büyük rol almaya başladı. Ve geçmiş yıllarda yapılan
ortopedi ve beyin cerrahi ameliyatlarının birçoğu ileride yapılmayacak!

Protez ameliyatlarında sayı çok düşecek. Protez ameliyatları çok daha ileri
yaşlarda yapılmaya başlanacak. 

Diz protezi, kalça, penil protezi de dâhil olmak üzere, kök hücre tedavisi bu
hastalıkların çoğunu uzun yıllar erteletecek. Hastalığın şiddetini düşürecek,
klinik ve semptomatik düzelme sağlayacak. 

Bir protezin ömrü 15-20 yıl. İnsanlar protezi belki 60 yaşlarından sonra yaptırmaya
başlayacaklar. Çünkü insan ömrü uzuyor. Artı, MS gibi SMA gibi Alzheimer, Parkinson
gibi tip 1 diyabet gibi çözüme yönelik tedavisi olmadığı kabul edilen hastalıkların
çoğu artık tedavi edilebilecek.

Romatoid Artrit tedavi edilebilecek, ülseratif kolit bunların hepsi kök hücre bazlı
yöntemlerle tedavi edilebilecek. Bu da ikinci branşımızdı. 

HÜCRESEL İLETİŞİM MEKANİZMALARIYLA UYARILMIŞ KATİL HÜCRELER

Üçüncü branşımız, kanser immünolojisi. Yakın bir tarihe kadar, kanser hastalarına,
alın evinize götürün, yapacak bir şey yok, denilirdi. Çünkü hastalık ilerlemiş oluyordu.
Şimdi artık, şöyle bir tedavi var. Sizin bağışıklık hücreleriniz laboratuvar ortamında
ayrılıyor ve kanserinizden biyopsiler yapılıyor; kanserli hücreler zayıflatılıyor ve
bağışıklık sistemi hücreleriniz bir komando eğitimine tabii tutuluyor. Ve bu komando
eğitimi sırasında, zayıflatılmış kanserli hücrelerle çarpışmaları ve onları yenmeleri
sağlanıyor. İşte bu kanser immünolojisi. Ve buna “induced natural killer” deniliyor.
Yani hücresel iletişim mekanizmalarıyla uyarılmış katil hücreler.

Bunlar direkt gidip kanserli hücreleri buluyorlar. 

Kemoterapide yaptığımız en büyük hata şuydu: Bütün hücreleri etkiliyor, bünyeyi
ciddi manada sarsıyordu. Ama şimdi, kanser immünolojisi sayesinde biz, hedefe
yönelik tedaviler yapacağız. Ve hücreleri kendi bağışıklık sistemi üzerinden ayırıp,
onları eğitip, düşman bu, diyerek tekrar vereceğiz. Ki bu yöntem hali hazırda Türkiye’de
uygulanmaya başladı. 


KLİNİK İNFORMATİK!

Bir diğer konu, klinik informatik!

Yani diyelim ki, bir komplike hastanız var ve karar vermekte zorlanıyorsunuz.
Diğer branşları ilgilendiren rahatsızlıkları da var. Eskiden bizim konseylerimiz
olurdu. 20-25 tane doktor bir araya gelir, herkes fikrini söyler ve çoğunlukla da
bir karara da varılamazdı. Şimdi klinik informatik doktorları şunu yapıyorlar.
Tanı ne, şu! Tanının geldiği aşama ne, bu! Klinik informatik doktoru diyecek ki,
bu hastalıkla ilgili literatürün yüzde 35’i şu tedavinin, şu kadar sürede ve şu
kadar etkili olduğunu saptıyor. Bu tedavinin de bu kadar etkili olduğunu belirtiyor.
Ve her şeyi dökümante ediyor. Yani kararı tek başınıza vermenize bir ölçüde izin
vermeyecek. Diğer taraftan da tedavinin etkinliklerini de mukayese etmenize yardımcı
olacak.

Sonuçta daha iyi veri analizi ile hastalarda daha iyi sonuçların alınması amaçlanacak.

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ DOKTORLARI!

Diğer bir branşımız, yaşam tarzı değişikliği doktorları! 

Yaşam tarzı değişikliği doktorları, koruyucu hekimliğe hizmet ederken,
bir dedektif gibi sizi sürekli takip edecekler.
Kısmen bu noktada giyilebilir
teknolojilerden de destek alınacak. Yaşam tarzı doktorları, size verilmiş
saatte yeterli egzersiz yapıp, yapmadığınızı ölçecek, şekerinizi, uykunuzu,
her şeyinizi bilecekler. 

Dijital yaşam doktorları, (Life style medicine technology) Tıptaki bu gelişme,
sağlık sigortası sistemini de, her şeyi de komple değiştirecek. Uykudan, sekse,
yürüyüşe kadar her şeyi takip edecekler. Tabii burada bir insanın özel hayatına
ne kadar müdahele edilebilir, gibi bir etik soru geliyor! 

Ama böyle bir branş geliyor ve yaşam tarzınıza müdahale edecek! 

Çünkü sen hasta olduğun zaman, mevcut sigorta sistemi üzerine bir yük müsün?

Evet, yüksün. O zaman kafana göre takılamazsın!

 

SANAL DESTEKLİ TIP/ VIRTUAL ASSISTED MEDICINE

Son branşımızda, hem gerçek bir hekim var, hem de sanal. Sanal doktor karşınızda.
Hasta öyküsünü anlatıyor, söz gelimi sanal hekim, ağrının kaç gündür devam ettiğini,
tam olarak yerini, aile geçmişi gibi bilgileri sorguluyor. Ve sanal doktor kendi
yazılımına yüklenen bir algoritma sayesinde, sizin hastalığınızın akut mu, kronik mi
olduğunu, dejeneratif mi, progresif mi, alt tanıda nelerin düşünülmesi gerektiğini,
hangi testlerin yapılması gerektiğini bir dosya halinde gerçek doktora sunacak. 

Tıpta belki de değişmeyecek şey anamnezdir! (*)

(*) Anamnez: Doktorun hastaya tanı koyma amaçlı, hastaya sorduğu sorulardan
çıkarsadığı hastanın öyküsü.

Hastanın medikal hikâyesini doktor almalıdır. Maalesef ki, günümüzde anamnezi
ya doktor asistanları ya da sekreterler alıyor. Bu branş, bu süreci hızlandıracak.
Kişinin çok detaylı
bir hikayesini çıkartıp, olası tanıları madde madde sıralayacaklar. İlaçları,
hangi testlerin yapılması gerektiği gibi tanı yollarını ortaya koyup, doktorun işini
ciddi şekilde kolaylaştıracaklar. Ve hatta gelecekte tedavi yapıp, ilaç dozlarını
ayarlayacak, hatta ameliyat yapacaklar. Üzerinde AI/YZ yüklü bir robota 22 bin tane
ameliyatı izlettirdiğinizde, ne yapacağını öğreniyor. İnisiyatif alabiliyor ve hatta
karar değişikliğine gidebiliyor.

YAPAY ZEKÂ ARTIK YALAN SÖYLÜYOR!

Bahis istatistikleri tutan yazılımlar var. Bu istatistikleri tutan yazılımlar,
insanoğlunun nasıl, nerede bir hainlik yapacağını bilemedikleri için, yanılabiliyorlar.
Onlar sadece veri tutuyor. Ama bu yeni bir gelişme, “Neden bilemedin?” diye sorulduğunda
yapay zekâ da yalan söylemeye başladı. 

Ve bu çok tehlikeli bir durum. Yakında hile yapmayı da öğrenecek. Yapay zekâ kendi
otonomisini deklare ettiğinde, kendi robot ve askerini de üretebilir.

Neler olabileceğini düşünmek dahi istemiyorum!..