Televizyon ekranlarına bakıyorsunuz, Esad ve ailesi Moskova’ya sığınma izni almış kaçmış, Türkiye’ye gelen Suriyelilerden farkı yok. Baas Partisi kapatılmış. Saray yağmalanmış. En önemlisi de cezaevlerinin kapıları kırılmış bütün mahkumlar özgür bırakılmış. Amerikan TV ekipleri hücrelerde unutulmuş mahkûm buluyor kamera karşısında?
Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nın bittiğinden haberi olmadığı için yıllarca ormanda saklanan Japon askerleri gibi!
Hatta bir de Amerikalı buldular, biraz şaşkındı. Bunların canlı yayında olması ne tesadüf?
Bunların hangisine inanalım?
Hollywood prodüksiyon mu?
Embedded gazeteci marifeti mi?
Esad’la konuşsak mı, Esad’dan randevu istedik en kısa zamanda Şam’da olacağız, konuşmam, o Eset, filan derken bir de baktık ki tarihe tanıklık ediyoruz, Esad bırak misafir ağırlamayı, Moskova’ya kaçtı! Sığınmacı oldu, eski iyi günlerde olsa buz gibi Moskova yerine sıcacık Antalya’yı tercih ederdi tabii ama, olamadı işte!
Televizyonun her konuda konuşan kafalarından olmamak için bir süre susup görmek, bakmak, dinlemek gerek. Bu sonuç iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Koskoca bir ülkeyi 61 yıl yöneten Baas rejimi nasıl da birdenbire çöktü? Suriye için iyi mi, bizim için iyi mi, kim için iyi, kim için kötü? Bu sis bulutunun içinde ne ne kadar anlaşılabilir?
Televizyon görüntülerine ve oradaki muhabirlere bakarsanız bana Irak ve Saddam’ın devrilişini anımsatıyor: Bağdat da böyle pattadanak düşüvermiş, Irak ordusunun askerleri çöle kaçmış, Saddam kuyudan çıkarılmış, heykelleri yerle bir edilmiş, damatlar öldürülmüş ve özgürlük geldi diye kıyamet koparılmıştı ama Irak kendine gelemedi. Saddam hiç kuşkusuz manyak bir diktatördü ve İran Irak savaşı saçmalıktı ama ortada ne nükleer savaş tehdidi vardı, ne de ABD’nin iddia ettiği gibi kimyasal silahlar? Bir senaryo yazılmış ve oynanmıştı. Bugün ise istikrarı bir türlü bulamamış ve bölünmüş bir ülke Irak.
SURİYE’NİN SENARYOSU NE?
Suriye’de de iç savaş yüzünden on binlerce Suriyeli yerinden yurdundan oldu, ayıptır söylemesi başımıza bela, bazılarına da ucuz işçi. Kendi gettolarını kurdular, İstiklal Caddesi bile nargilecilerle doldu! Hatay’da, Gaziantep’te plebisit yapılsa Suriye’ye katılır. Oysa Türkiye, Suriye’den gelen mültecilere bunca yıl boyunca 164 milyon dolar harcadı! Hastanelerde öncelikle ve ücretsiz bakıldılar, ilaçları bedava, üniversiteye sınavsız girdiler, bol bol çocuk doğurdular! İki ve üç eşli olarak yaşadılar. Kültürleri ve yaşam biçimleri bize hiç de uygun değildi, onlar mutsuz, biz mutsuz olduk ve istenmeyen biçimde bu insanlara mülteci statüsü üzerinden bir de vatandaşlık verilmesi siyasi dengeleri bozdu, AKP’ye oy deposu olduklarını kimse inkar edemez. Ver parayı, al karoyu, pardon oyu!
Şimdi televizyon ekranlarına bakıyorsunuz, Esad ve ailesi Moskova’ya sığınma izni almış kaçmış, Türkiye’ye gelen Suriyelilerden farkı yok. Baas Partisi kapatılmış. Saray yağmalanmış. En önemlisi de cezaevlerinin kapıları kırılmış bütün mahkumlar özgür bırakılmış. Amerikan tv ekipleri hücrelerde unutulmuş mahkum buluyor kamera karşısında? Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nın bittiğinden haberi olmadığı için yıllarca ormanda saklanan Japon askerleri gibi! Hatta bir de Amerikalı buldular, biraz şaşkındı. Bunların canlı yayında olması ne tesadüf? Bunların hangisine inanalım? Hollywood prodüksiyon mu? Embedded gazeteci marifeti mi?
Yetmedi, bizim iktidar yanlısı medyada başka bir dizi var: Türkiye’deki Suriyeliler akın akın memleketlerine dönüyor, hem de köprüleri yakarak, Türk kimliklerini verip imha ettirerek! Yollar araç kuyruklarıyla dolu, arabalarıyla gidiyorlar, yandım Allah diyerek gidiyorlar! Hatta bir AKP’li Çin’deki bir otomobil fabrikasının son üretilmiş oto parkını göstererek bizi yemeye kalktı, Bakın Suriyeliler nasıl trafiği tıkadı diye. Koyun olabiliriz de bu kadar değil! İktidarın Suriyeliler Dönüyor propagandası yapmasının altında ne var acaba? Hangi siyasetçi oy deposu göçmenler gidiyor diye sevinir ki?
SURİYELİLERE ZAFER PARTİSİ KARŞI ÇIKTI
Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ, bunu kendi partisinin yaptığı çalışmaya bağlıyor: “Suriyelilerin mülteci ve vatandaş olarak kabulüne karşı çıktığımız için oy aldık, CHP, Suriyeliler için göç ve entegrasyon politikası tasarlar ve gölge bakanlık kurarken biz sert biçimde gitsinler dediğimiz için MHP’den iki haftada 20 bin üye aldık, yüzde 27.5 yaş ortalaması olan 70 bin üyemiz var, diyor! Ümit Özdağ, kendilerine ana akım medyanın kapalı olduğunu, diğer medyanın da CHP tarafından manipüle edildiği için kendilerine sadece sosyal medya kaldığını söylüyor ama zaten Unesco’dan ayağının tozuyla rapor paylaşan Basın Konseyi üyesi Prof. Murat Önok’a göre de artık haber alma kaynağının yüzde 76 oranında sosyal medya olduğunu yapılan araştırmalar ortaya koyuyor!
MEDYA DEĞİŞİYOR
Buradan UNESCO’nun raporuna geçersek böyle giderse yakında yazılı ve görsel medya da kalmayabilir, hatta kalırsa buralarda gerçek haber de olmayabilir. Çünkü gerçek değersiz ve gerçek haber satmıyor! Haberin ancak şiddet, cinsellik ve hikayesi olduğu takdirde satma şansı var ki o da TİK TOK’da bol miktarda var ve artık gençler TİK TOK’tan başını kaldırmıyor! Hatta haber siteleri içinde de darknews gibi siteler önde gidiyor. Reklamverenler de izlenme oranlarına bakıp reklam verdikleri için diğer medya organlarının da ayakta kalma şansı olmuyor. Sosyal medya algoritmaları ise size ne izleyeceğinizi, neyi okuyacağınızı, neyi göreceğinizi belirleyip yolluyor ve deyim için özür dilerim ama siz o algoritmaların elinde maymun oluyorsunuz! İzlediğiniz değil, izlemenizi istedikleri önünüze düşüyor ve günde en az 6 saat kadar başınızı telefon ya da bilgisayardan kaldırmadığınız zaman kullanışlı bir aptala dönüşüyorsunuz!
EKONOMİ VE ORDU KOFSA
Başa dönersek, Suriye’nin düşme nedeni basit: eğer gerçek ve güçlü bir ordunuz ve güçlü bir ekonominiz yoksa batarsınız! Öyle bir yandan Rusya, bir yandan İran desteğiyle ayakta dururken içerde de demokrasi yoksa o diktatörlük çöker. Yerine kim gelir, özgürlükler mi? İsrail!
İsrail ordusu yaptığı bombardımanla ilk önce nüfus idaresini patlattı. Sonra bütün belgelerin olabileceği her yeri. Yani bir ülkenin geçmişini yok etti. Tıpkı Bağdat’taki gibi. Şam’a kadar iki günde geldi, Golan Tepelerinden inivererek. Bir yanda üç harfli örgütler halinde Kürtler ve Cihatçılar var. Yani Suriye parçalandı ve İsrail büyüdü. Sanki BOP değil mi? Sıradaki gelsin diyorlar sanki. İran’ı parçalayabilirler mi? Böyle bir dertleri yok. Maksat İsrail’i rahatlatmak. Rusya Ukrayna’ya bulaşmanın bedelini ödüyor. 600 binden fazla askerini kaybetti. Rus gençleri artık savaşmak istemiyor. Ekonomisi berbat. ABD daha fazla Esat’la uğraşamadı, onun da Ukrayna’ya döktüğü dolarlar midesini bozdu. Dünyada eli en güçlü olan ülke Çin. Çin, bütün Afrika pazarını ele geçirdi. ABD, AB ve Rusya için Pazar açısından büyük tehdit. AB çok zorlanıyor. ABD, euro yerine doların hakim olacağı yeni bir Pazar derdinde. Ve bütün buralarda bizim hiç yerimiz yok.
TÜRKİYE’NİN YERİ VE GELECEĞİ MEÇHUL
Türkiye’nin AB üyeliğinin bir hayal olduğunu artık herkes biliyor. Böyle bir proje yok, zaten hiç olmadı. Türkiye, BOP planı içinde parçalanır mı? O kadarını bilmiyorum. Ama ekonomisi bu kadar batmış, enflasyonu üç haneli olmaya giden, halkı aç, adalet ve yasaların da işlemediği bir ülke, ordusu ne kadar iyi olursa olsun, uzun süre ayakta kalamaz. Suriyeliler gitse bile. Bu gerçekleri görsek iyi olur. Kaçan zaten kaçıp kurtuluyor da biz kalanlar ne oluruz bilmem.