Seçimlere sayılı gün kaldı denecek kadar az zaman var.
Olağan koşullarda önümüzdeki 31 Mart gününden, ancak dört yıl sonra bir kez daha oy kullanabileceğiz. Geçmiş seçimlerde tanık olduğumuz; coşku ve renkli atışmaların, tartışmaların yerini dozu giderek artan sert ifadeler ve karşılıklı suçlamalar aldı.
Üst düzeydeki devlet büyüklerimiz, “iktidarın adaylarına oy vermezseniz yatırım yok” diyerek, üstü örtülü sindirme taktiklerine başvuruyorlar. Siyasal tarihimizde İttihatçıların ünlü “sopalı” seçimlerinden bu yana ilk kez bu denli açık tehditler havada uçuşuyor.
TBMM ETKİSİZLEŞTİRİLDİ
Serbest seçimler ile 1950 yılından bu yana iş başına gelen partilerin, görevde kalma sürelerini çok aşan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. AKP; altı yıllık AP ve dokuz yıllık ANAP hükümetlerini bir yana bırakalım, on yıllık DP’nin iktidar süresini ikiye katladı. Elinde bulunan iktidar olanaklarını, yasa, kural ve gelenek-teamül- dinlemeden alabildiğine kullanıyor. İktidar gücünü sınırlayacak bütün denetim fonksiyonlarını ortadan kaldıran düzenlemelerle, TBMM’yi de etkisizleştirdi.
Kazanmak için demokrasilerde pek rastlanmayan bu yöntemleri uygulayan AKP’nin, önümüzdeki seçimlerde işi sanıldığı kadar kolay görünmüyor.
İKTİDAR YORGUNLUĞU
Geçtiğimiz seçimler öncesi törenlerle açıklanan doğal gaz yatakları, İtalyan tasarımı elektrikli sözde yerli otomobil, uzaya gönderilen bir yolcu, yerli savaş uçağı üretimi söylemlerinin, AKP’nin beklediği sonuçları getirecek bir başarı hikâyesini oluşturmayışı, iktidar yorgunluğunu gideremedi.
Ismarlama anket sonuçları, eldeki TV kanalları ve profesyonel algı yönetimine karşın, başta üç büyük kent olmak üzere birçok yerde kaybetmeleri sürpriz olmayacak.
SİYASETTE YENİDEN YAPILANMA KAÇINILMAZ
Muhalefetin her kesin bildiği sırları andıran, yolsuzluk açıklamaları da etkili olamıyor. CHP’nin son kurultayının ardından ertelenmiş iç iktidar çekişmelerine karşın, AKP’deki bu gerilemenin sandığa yansıması, iç siyasette yeniden yapılanmayı kaçınılmaz hale getireceğe benziyor.
Seçim sürecinde başta CHP’li bazı milletvekillerinin, belediye başkanlığı adaylıklarına soyunmaları, siyasette çözümün yerelde aranmaya başlayacağını gösteriyor.
Eğitim, yapılaşma, güvenlik, kentleşme ve yatırım konularında, merkeze tam bağımlı yönetilen bu modelin sonuna gelindiği açık. Gerçeğin iktidar ve muhalefet tarafından kabul edilmesi için önümüzdeki seçimin sonuçları çok önemli.
Yaşadığımız süreçte CHP’nin sürekli yolsuzluklardan yakınmak yerine, çözümler önerecek köklü bir hazırlığının olmadığı seziliyor.
Başta İstanbul büyük yerleşim merkezlerinde bir deprem eylem planı hazırlığı gündemde yer almıyor.
İliç’teki maden faciasının ardından, bu partinin madenlerin geleceğine ilişkin tasarımlarını bilmek, seçmeni etkileyecek önemli başlıklar arasında sayılmıyor.
31 MART’TA AKP UMDUĞUNU BULAMAYACAK, SAHNE MUHALEFETTE OLACAK…
AKP’nin pozitif bilimleri dışlayan, eğitimdeki değişikliklerine karşın CHP’nin hazırlanmış kapsamlı bir milli eğitim politikasının varlığı da kuşkulu.
Yukarıda anlatılanlara karşın önümüzdeki yerel seçimlerde, büyük olasılıkla AKP umduğu sonuçları alamayacak. Bu gelişmede CHP muhalefetinin etkisini, 31 Mart akşamı hep birlikte göreceğiz.