Merhaba… Günaydın… Selam herkese…
Günün alaca karanlığında, güneş huzmelerini yayarken gökyüzüne; yaşama, nefes alışıma teşekkür ederek güne başlıyorum.
Nasılsınız? Ben, gece boyunca “ne olacak bu ülkenin hali” diye kendimce düşündüm durdum, uykum da kaçtı. Bilincindeyim yaşıma göre sağlığım için uyumamın gerekli olduğunu, ama düşünmeden olmuyor…
Sabahın kör karanlığında kalktım. Çiçeği burnunda yeni başkan Özgür Özel’in dünkü grup toplantısından aklımda kalanları yazayım dedim. Bütün gözlerin üzerinde olduğu yeni Başkanı -denize düşenlerin can simidine sarılması gibi- açlığımıza, emeklilerimize, çocuklarımıza, her gün cezasız kalan kadın cinayetlerine bir ses, bir çare diye can kulağı ile bekliyor, dinliyorum.
Esredi kükredi umut verdi.
1Mayıs’ta alanı terk etti.
Erdoğan ile konuştu.
Konuşmalarının üzerinde de gizlilik kararı varmış ki, iki lider de sessiz. Millet başını salladı, bu işin içinde bir iş var diye. Besbelli iki lider birbirlerine yumuşamışlar.
Gene ev baskınları, gene tutuklanan gazeteciler, gene çıplak aramalar, gene hücre, gene zamlar, gene deprem bölgesi sorunları ve gene dağılıp giden yandaşları koruyup kollayacak, çalışmadan kazandıracak memurluk için mülakat.
Özgür Özel, grup konuşmasına başlarken, ikizler, üçüzler, dördüzler, madalyalar, çoğalma sevinçleri… Konuşuyor, halkın sorunlarını sıralıyor, dinliyoruz. Güpegündüz başkent Ankara’nın göbeğinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in aylardır ele alınmayan sorununa yönelik takip edeceğini bildirdi. Çok önemli, çok beğendim. Tabii ki, ülkemizde böyle sokak ortasında hem de güpegündüz ölümler olmamalı ve de cezasız kalmamalı.
Ama güpegündüz dükkânına baskın yapılarak kocası ve iki oğlu öldürülen ve aylardır Urfa’da adliyenin önünde, şimdi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önünde, elinde ADALET yazılı pankartla sıcak soğuk, yağmur çamur demeden adalet istediğini haykıran Emine Şenyaşar anneyi dile getirmedi.
Belki sıradan bir şey, ama halk uyandı, her şeyi görüyor. Ey yöneticiler, lütfen herkese aynı davranın.