Lübnan’daki Hizbullah üyelerine İsrail’in düzenlediği iyi planlanmış uzaktan saldırıda 12 kişi hayatını kaybederken, 3 bine yakın kişi de yaralandı.
Tarihin en kanlı ve ilklere imza atan saldırı, yaygın medyada, siber saldırı olarak anıldı. Peki bu ifade doğru mu?
Türkiye gibi ülkelerde kullanılmayan, çağrı cihazlarını Hizbullah, takip edilemediği için, sadece yazışmak için kullanıyor.
New York Times, Tayvan kökenli şirkete ait çağrı cihazlarının yenilenme sürecinin Budapeşte’te yapıldığına işaret ediyor. Mossad’ın tedarik sürecinde sızdığı cihazlara hafif düzeyde patlayıcı yerleştirildiği belirtiliyor.
İkinci senaryoya göreyse, cihazlara nitrogliserin yerleştirildi ve gönderilen bir sinyalle cihazın ısınıp patlaması sağlandı.
PLANI İKİ HİZBULLAH ÜYESİ ÖĞRENDİ
Yine istihbari kaynaklara göre, iki Hizbullah üyesi bu plandan haberdar oldu. Biri Mossad tarafından etkisiz hale getirilirken, ikincisi kaçmayı başardı. Planın açığa çıkmasına karşı, Mossad saldırıyı daha erken bir zamanlama ile patlattı.
İKİNCİ SALDIRI UYARILARA KARŞIN TELSİZLER PATLATILARAK YAPILDI!
Saldırıdan bir gün sonra, ölenler için yapılan cenaze töreninde, ikinci bir saldırıyla bu kez de telsizler patlatılarak, en az 14 kişinin hayatını kaybettiği, 450 kişinin ise yaralandığı bildirildi. Bu olaydan da anlaşılacağı üzere, savaşın şekli bilimle doğru orantılı değişiyordu. Bilimden uzak kalan taraf, uyarılara rağmen ölüyordu...
BUBİ TUZAKLAMASIYDI, SİBER SALDIRI DEĞİL!
Dr. Tolga Sakman, saldırının siber saldırı olabilmesi için sistemin ağa bağlı olması gerektiğine işaret ederek, saldırının daha ilkel olan çağrı cihazları üzerinden bir tür bubi tuzağı olduğunu belirtiyor. Siber bilişim uzmanı Sakman, ağa bağlı cihazların ise siber saldırılara açık olduğuna işaret ederek, Hizbullah’ın siber saldırıdan kaçarken, güvenlik açığı olan çağrı cihazları üzerinden bubi tuzağına düştüğüne dikkat çekiyor.
AMBARGOYU MEŞRUBATA MI, TEKNOLOJİYE Mİ UYGULAYALIM?
Yaşananlardan nasıl bir ders çıkarmak lazım derseniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptırdığı bir klipte, İsrail’i hedefleyerek kola içilmemesi isteniyordu. Sanırım, gerçek bir ambargo uygulayacak isek, işe teknoloji ve iletişim araçlarından başlamak lazım. Tabii bunun yolu da, demonte yerli ve milli değil, organik yerli ve milli iletişim araçlarını üretmemizden geçiyor.