Ajans 369 Analiz-
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) bugün yapılan 20 Ağustos toplantısında politika faizini beklentiler doğrultusunda, yüzde 50'de sabit bıraktı.
Peki, Merkez Bankası'nın faiz kararı ne anlama geliyor ve enflasyon beklentileri bize ne söylüyor?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 31 Mart'ta gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde politika faizini yüzde 50'ye çıkararak cesur bir adım atmıştı. Bugünkü toplantısında da faiz oranını değiştirmeyerek sabit tuttu. TCMB Başkanı Fatih Karahan ve yardımcısı Cevdet Akçay, farklı platformlarda para politikasının uzun süre sıkı kalacağı mesajını yinelediler. Bugünkü karar da bu söylemlerle uyumlu oldu.
Enflasyon ise hala yavaş bir şekilde düşmeye devam ediyor. Uzmanlara göre bu yavaşlık, 2023 seçimleri öncesinde yapılan hatalı politikaların kalıcı etkilerini gösteriyor. Yine enflasyonda kalıcı düşüşün, sadece faiz politikaları ile sağlanamayacağı da göründü.
ENFLASYONUN 4 ANA NEDENİ
Merkez Bankası, politika faizini yüzde 50'de sabit bıraktı. Bugünkü enflasyonun arkasında yatan dört ana neden var:
TALEP
Eylül 2021 sonrasında uygulanan negatif reel faiz politikalarıyla artan kredi talebi, talebin güçlü kalmasına neden oluyor. Gelir dağılımındaki bozulma ise para politikasının etkisini azaltıyor. Yerel seçimler öncesinde görece gevşek bırakılan politikalar da bu durumu pekiştiriyor.
MALİYETLER
Genel seçimler öncesinde ertelenen zamlar ve vergilerin peş peşe gelmesi, girdi maliyetlerini artırırken, yüksek kredi faizleri de maliyetlerin yükselmesine katkı sağlıyor.
BEKLENTİLER
Seçim öncesi dönemde uygulanan hatalı politikalar nedeniyle rayından çıkan enflasyonun, aynı hükümet altında kontrol altına alınabileceğine dair inanç zayıf kalıyor. Üstelik, enflasyonun yapısal sorunlarını çözecek adımlar da atılmıyor. Fiyatların daha da yükseleceği ve ücret artışlarının bu artışı karşılayamayacağı beklentisiyle talep öne çekilmeye devam ederken, tasarruf yapma motivasyonu düşük kalıyor.
BOZULAN FİYATLAMA DAVRANIŞLARI
Kontrolden çıkan enflasyon ve yükselen enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışlarında bozulmaya neden oldu. Güçlü talep ortamında, enflasyon beklentilerinin ötesinde fiyatları artırıp satışlarını sürdürebilen firmalar, kontrol ettikleri fiyatları yükselterek enflasyonist baskıları artırıyor.
HALK ENFLASYONUN DÜŞECEĞİNE NİYE İNANMIYOR?
Merkez Bankası, önceki yönetimlerin düşük faiz politikalarıyla kontrolden çıkan talebi, bu kez faizi yüksek tutarak ters yönde dizginlemeye çalışıyor. Birbirinden tamamen zıt ve peş peşe gelen bu uygulamalar, kötü bir algı bıraktı. Aynı zamanda, sermaye girişlerini rezerv biriktirmek ve kur risklerine karşı önlem almak için kullanıyor. Ancak zorlandığı alan beklentiler.
Geçmiş yönetimlerin enflasyonu kontrolsüz bıraktığını gören hane halkı, Merkez Bankası yönetimi değişmiş olsa da, enflasyonun düşürüleceğine dair güçlü bir iradenin varlığına inanmıyor.
Her ne kadar yeni Merkez Bankası ekibine güven duyulsa da, son beş yılda, beş Merkez Bankası başkanının değiştirilmiş olması, mevcut politikaların sürdürülebilirliği konusunda soru işaretlerini ortadan kaldırmaya yetmiyor.