Geçen Pazar günü THY uçağında New York’a güzel bir Ekinox ziyareti yapmaya gidiyordum.
Ama Fenerbahçe yolculuğumu berbat etti.
Uçuşun son iki saati Galatasaraylı tanıdıklarımdan gelen, bir kısmı hoyratlık sınırı aşan alaylı mesajların taarruzu ile geçti.
Kızamadım tabi… Geçen sezon Galatasaray’ı kendi sahasında yendiğimizde ben de aynı şeyi onlara yapmıştım…
GALATASARAY MAÇINDA MOURİNHO’NUN
BİLEĞİNDE ACABA HANGİ SAATİ VARDI
O iki saat boyunca bir şeyi çok merak ettim, gelen Mourinho görüntülerinde hep onu görmeye çalıştım.
Fenerbahçe teknik direktörünün kolunda acaba hangi saati vardı…
O saatlerde men gerilere, 2013 yılının 8 Mayıs’ına dönmüştüm.
Çünkü birçok Fenerbahçelinin kafasında şu soru vardı:
Jose Mourinho’nun gitme saati geldi mi?
Kendi cevabımı vereceğim ama önce 2013’teki o güne götüreyim sizi… Belki birlikte karar veririz.
3 Mayıs 2013 günü dünya futbol tarihinin en önemli olaylarından olmuş ve Manchester United’ın efsane teknik direktörü Alex Ferguson istifa etmişti.
Bu olay Mourinho açısından tam anlamıyla bir şoktu...
Konu, Ferguson’un ayrılması değil, onun ayrılış kararını Mourinho’nun önceden öğrenememesiydi.
Ama bu öyle basit bir “istihbarat olayı” değildi...
Manchester United, dünya futbolunun zirvesiydi.
Onun teknik direktörlüğü için mesleki kariyerin tepesiydi...
MOURİNHO’NUN FUTBOL BİLGİSİ
İYİDİR AMA ŞARAPTAN ANLAMAZ
Ferguson belki de Mourinho’nun bu dünyada takdir ettiği tek teknik direktördü...
Bugüne kadar onun zehirli dilinden kurtulan tek teknik direktör oydu.
Onun hakkında yaptığı tek eleştiri şaka yollu olarak söylediği şu sözlerdi:
“Futbol bilgisi harika ama şaraptan anlamıyor...”
İlişkileri çok iyiydi ve o ayrıldığı takdirde o görevin kendisine teklif edileceğinden emindi.
O GÜN REAL MADRİT’İN BAŞINDA
36’INCI MAÇINA ÇIKACAKTI
Ama iki korkunç şeyin ikisi de olmuştu.
Ferguson kendi yerine Everton Teknik Direktörü David Moyes’ı getirmişti.
Daha da kötüsü arayıp ayrılacağını bile söylememişti.
Bu durum, egosu Himalayalar’dan yüksek bir teknik direktör için küme düşmek gibi bir şeydi.
Mourinho 7 Mayıs’ı 8’e bağlayan gece Sheraton Madrid Mirasierra Oteli’nde kalmıştı.
Ertesi gün Bernabeau Stadı’nda Malaga ile ligin 36’ncı maçına çıkacaktı.
Madrid’de futbolcularla arası iyi değildi.
O nedenle maçlara gidip gelirken futbolcularla birlikte seyahat etmiyordu.
STADA 12 YAŞINDAKİ OĞLUYLA
GELDİĞİNDE BİLEĞİNDEKİ SAAT NEYDİ?
O gün stada 12 yaşındaki oğlu ile birlikte geldi.
Her zamanki gibi sol bileğinde 20 bin Euro değerinde “deLaCour Mourinho City Ego” saat vardı.
Bu marka ona sponsorluk yapıyordu. Lüks saatleri seven bir insandı.
Onun için iyi bir saat biricik bir şeydi ve onun tenine temasını seviyordu.
Büyük görevler bazen büyük ego isterdi ve o ego Mourinho’da fazlasıyla vardı.
Ve o saatlerin hepsinin üzerinde görünmez harflerle şu cümle yazıyordu:
“Ben her hangi biri değilim.. Ben özel biriyim…”
Bu cümleyi Abramoviç onu Chelsea takının başına getirdiğinde yaptığı ilk basın toplantısında İngiliz gazetecilere söylemişti.
ALİ KOÇ DEVRE ARASI SOYUNMA ODASINA İNDİ DEDİKODUSU
Pazar akşamı işte o günü hatırlarken Fenerbahçe tribünlerinde ve X’de “Mourinho’ya karşı ” sesler yükseliyordu.
Hatta Ali Koç’un devre arasında soyunma odasına gidip Mourinho’yu azarladığı dedikodusu bile yayılmıştı.
Bir Fenerbahçe Kongre üyesi ve 8 yaşından beri Fenerbahçe taraftarı olarak bugünkü taraftara naçizane şunu tavsiye edeceğim.
“Sokrates” dergisinin internet sitesine girin. 3 Ekim 2017 tarihinde Manchester United takımının Teknik Direktörü Alex Ferguson’un bu takımdaki 25 yıllık hikâyesini okuyun.
Üşenenlere ben burada kısaca özetleyeyim.
SIR ALEX FERGUSON’UN EN EZELİ
RAKİBİNE 5-1 YENİLDİĞİ GÜN
“1987-88, Ferguson’ın ilk tam sezonu olacaktı. United, 1987-88 sezonunu ikinci sırada bitirdi.
1989-90 sezonu yine berbat başladı. İlk 13 maçta altı galibiyet, beş mağlubiyetlik bir performans vardı.
Bu beş mağlubiyetten en acısı ise 23 Eylül’deki Manchester City maçında yaşanmıştı. Skor 5-1’di ve daha da fazlası olabilirdi. Ferguson, maçtan sonra evine gitti ve saatlerce yastığın altından kafasını çıkarmadı. “
İLK İKİ YIL FERGİE FİYASKO… GÜLE
GÜLE FERGİE SLOGANLARI
Daily Express Yazarı Steve Curry, ‘Fergie: Fiyasko’ başlıklı yazısında Manchester United’ın modern futboldaki en kötü sonuçları alan menajerinden bahsediyordu. Kasım ayında United taraftarının açtığı pankart da sona yaklaşıldığını gösterir nitelikteydi: “Bahanelerle dolu üç sene, hâlâ her şey bombok... Güle güle Fergie!”
İLK UEFA KUPASI 1990, İLK İNGİLTERE
ŞAMPİYONLUĞU 92-93’TE GELDİ
Fergie, ilk UEFA kupasını 1990’da aldı.
İlk İngiltere şampiyonluğuna 1992-93 sezonunda ulaştı.
Takip eden 20 yılda takımıyla Premier Lig’e ve Avrupa futboluna damga vuracak, kötü başlayan hikâyesini 2013 yılında kulüp tarihinin en büyük efsanelerinden biri olarak noktalayacaktı.
"Onüç Premier Lig şampiyonluğu ve iki Şampiyonlar Ligi zaferi.”
GİT ÇIĞLIKLARI ATILIRKEN
KULÜP BAŞKANI ONA NE DEDİ
Peki Fergie bu başarıyı nasıl sağladı.
Tabi ki bir numarası kendi futbol yönetme sanatıydı.
Ama bir ikincisi dana vardı.
O ikinci ve en önemlisini Alex Ferguson yıllar sonra, Türkçeye Hayat Hikâyem olarak çevrilen otobiyografisinde anlattı.
İki insandan aldığı çok önemli destek.
ilk yıllarında yönetimden aldığı desteği şu sözlerle yâd etti:
“Bobby Robson ve başkan Martin Edwards... Bu iki adamın o karanlık günlerde bana sahip çıkma cesaretini göstermeleri büyük bir şanstı. Herhâlde Martin, benim kovulmamı isteyen bir sürü öfke dolu mektup almıştır.”
Alex Ferguson’un hayatının en önemli anlarından biridir.
İlk iki yıldaki başarısızlıktan sonra tribünler ve basın “Fergie, bu senin son maçın kazanamazsan defol” diye haykırırken maçtan nemen önce kulüp başkanı Alex Ferguson’un yanına gider ve yunu söyler:
“Koç, bu maçı kaybetsen de takımın başında kalacaksın. Rahat ol…”
BİR FENERBAHÇE TUTKUNU
OLARAK BEN DE DİYORUM Kİ
Bir Fenerbahçeli olarak benim görüşüm de budur.
Başkanımız Ali Koç önümüzdeki maçtan önce Mourinho’ya gidip aynı şeyi söylemeli.
Biz Fenerbahçele gönülden bağlı insanlar, eğer takımımızı gerçekten seviyorsak, Mourinho’nun en az iki sezon takımın başında kalmasını desteklemeliyiz.
Daha önce takıma gelen büyük teknik direktörlere yaptığımız yanlışı tekrarlamamalıyız.
Çünkü Mourinho gerçekten “Özel biri...”