Kendini Bilmek ve Hayatın Anlamı Arasındaki İlişki |Seçtiğimiz Senaryo Bize Ne Anlatır?

Uykudan yeni uyandığımızda, “Ben kimim, neden buradayım ve neyi yapmam gerek veya ne yapmam bekleniyor? Neden yaşıyorum ve neden yok olacağım? Neden evrenin bir parçasıyım? Hiç doğmamış olsaydım evrende neler değişirdi? Bir tek beni aradan çıkarmak evrende hangi değişimlere neden olurdu?” gibi sorular bazen aklımıza gelebilir.

ZAMAN HIRSIZI

Her şey seçtiğimiz senaryonun bir parçasıdır. Tek bir kişinin özgür iradesi ile vermiş olduğu basit bir kararın etkisi neleri tetikler, olanlara bir bakalım:

Aniden yolculuğa çıkma kararım neticesinde ve herhangi bir sabahın erken bir vaktinde kalkacak otobüse binebilmek için bir bilet alırım. Akşam yatmadan önce saatimin alarmını kurarım. Sabah saatin zili çalar ama biraz daha uyumaya karar veririm. Kalktığımda otobüse geç kalacağımı anlarım. Firmayı arayıp on dakika geç kalabilirim beni bekler misiniz diye ricada bulunurum. Görevli otobüsü bekleteceğini söyler. Otobüs, benim sabah aldığım basit kararlar neticesinde on dakika geç kalkar. Tabii bu durum, otobüs içerisindeki doksan dokuz yolcunun ve şoförün varması gereken yerlere on dakika geç gideceği anlamına gelir. 100(kişi sayısı)x10dk=1000 dakika eder böylece yaklaşık toplamda on altı saati otobüste bulunan insanların hayatlarından çalmış olurum. Bu senaryoya göre ben bir zaman hırsızıyım. Yolculardan bazıları randevularına geç kalacaktır ve bu durum onlarla görüşmek için bekleyenlerin hayatlarını çok farklı bir yöne kaydırabilir. Konunun devamında olaylar daha iyi anlaşılacaktır.

Gecikmeli yolculuğumuza devam ederken ve yüksek bir uçurum kenarından olması gerektiği hızda otobüste ilerlerken karşı yönden gelen başka bir kamyon biraz önce sollama yapar ve bir dönemeçte karşımıza çıkar. Çarpışmadan kaçınmak için şoför direksiyonu kırar ve biz yüz bir kişi uçurumdan aşağı düşeriz.

Veya benim neden olduğum on dakikalık gecikme kamyondaki şoförün sollama kararını bizimle karşılaşmadan önce alması anlamına gelir ve kaza önlenmiş olur. Peki, benim aldığım basit kararın bundan sonraki etkileri neler olabilir? Yolculardan bir anne ve baba aynı otobüstedir, ikisi ölür. Çocukları yetim kalır. Çocuk sağlıksız koşullarda ve şiddete maruz kalarak yetişir. Büyüdüğünde dünyadan intikam almak ister. Ve yine o bir kişi bir karar almıştır. Bir diktatör olur, ülkesinin halkına zulmeder. Sonra bir karar daha alır, başka bir ırkı yok etme kararıdır bu! Ve tüm ülkeyi savaşa sürükleyip insanları canice öldürür. Tüm dünyadaki olayları ve yaşamları etkiler bu karar.

Veya ikinci seçenekteki gibi gelişir olaylar. Aslında gecikme tüm otobüsteki insanların hayatlarını kurtarmış olsun. Ve orada hamile bir kadın vardır ve o kadın, o diktatörü dünyaya getirecek olan veya o ülkeyi kurtaracak olan kişiyi dünyaya getirecek annedir.

Veya bir başka kişi bir karar almaz ve depremde binlerce insan canlı canlı yıkıntıların altına gömülür. Hatırlanması gereken bir gerçek…

Şimdi düşünün hayatınız çok mu anlamsız? Birbiri içine geçmiş düşünceler, görünmez bağlarla birbirine bağlanmış kaderler… Seçmek ve seçmemek arasındaki tek bir hareket… Birbirine bağlı hayatlar…

Her birimiz oldurmamız gerekenleri oldurmak, öğrenmemiz gerekenleri öğrenmek için buradayız.

BİLİNÇ NİÇİN VAR?

Peki, bu yazıda olaya başka bir yönden yaklaşmaya çalışalım. Sadece dünyanın kaynaklarını tüketmek için çok fazla karmaşık bir beyin yapısına gerek yoktur. Düşünebilen bir varlık olarak yaratıldığımıza göre asıl amaç sadece tüketim değildir. Daha önce bilinç ile ilgili bilgi vermiştim, bu anlamı bilinçle bağdaştırabiliriz. Bilinç niçin var ve bizim bu bilinçle ne yapmamız bekleniyor? Bilinç maddeden nasıl oluşmuştur, bilinç nasıl çalışır, bilimsel çalışmalar bu sorulara cevap verebiliyor. Ama anlam arayışında, bilincimizin neden var olduğu sorusunun cevabı hâlâ bilinmemektedir. Bilincin nasıl ortaya çıktığını bile bilmiyoruz. İşte bu sorunun cevabına da ilahi bilgi tarafından bakmak gerek.

KELEBEK ETKİSİ

Verdiğim örnekten de anlaşılacağı gibi tek bir kişi ve o kişinin yaşam içerisindeki etkisi sanıldığından daha büyük. Kelebek etkisini anımsatıyor değil mi? Her şey, bir kelebeğin kanat çırpmasıyla başladı, her şey bir hayalle başladı. Hayal gücü hem sınırsız ihtiyaçları doğurur hem de yaratıcılığın ana kaynağıdır. Hayal kurarak buradaki varlığımızın amacını gerçekleştiriyoruz.

Yazarken hayal kuruyorum, olayların içine karakterler yerleştiriyorum, onları karşılaştırıyorum ve onların hayatları ile ilgili kararlar veriyorum. Hayallerimle gelecek tahminlerinde bulunuyorum. Ve bana şans eseri verilmiş yetenekler ve zekâ kapasitesi dahilinde benden bekleneni yapıyorum. Hayallerim ve kararlarımla geleceği etkiliyorum.

Bütün bunlar niçin? Birbirimizle olan ilişkilerimiz çevremiz ve dünya ile sınırlı. Peki, Tanrı sadece biz ve dünyayı yaratmış olmakla amacına ulaşmış olmaz mıydı? Neden diğer gezegenler de var? Neden tüm evren sadece dünyadan ibaret değil? Ben dünya ile ilişkiliyim, dünya da evrenle ilişkili, yine yukardaki basit etki örneğine dönüyorum. Dolayısıyla evrenin ücra köşelerinden dünyaya bakıldığında görünmeyen biz, aslında tüm evrenle ilişkiliyiz.

Düşüncelerimiz, ölümden sonra emin olamadığı ruhun varlığı adına cennet, cehennem, reenkarnasyon vs. gibi varsayımlarda bulunabilir. Yaşamımız sonlandığında sonrasında neler olup bittiğini şimdilik bilmiyoruz.

Yazı dizisi olarak başladığım bir metin kitap dosyasına dönüşmeye başladı. Bu düşünce deneyine orada devam edeceğim. Haftaya bambaşka bir konuyla burada olacağım.