CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV'de soruları yanıtladı. Programda üzüntülerini ve hayal kırıklıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, tartışmalı konulara üstü kapalı yanıtlar verdi ve isim vermekten kaçındı. Meral Akşener ve Ümit Özdağ ile Zafer Partisi arasında yapılan protokol hakkında yaptığı açıklamalar ise dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu'na "yeniden genel başkanlığa aday olur musunuz?" sorusu yöneltildiğinde, "Delegeler aday gösterirse olmayacağım demeyiz." yanıtını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Kılıçdaroğlu, kendisine yönelik ofis açma eleştirilerine de yanıt verdi. Çok sayıda insanın kendisiyle görüşmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, hepsini evde kabul etme imkanının olmadığını söyledi. Eski genel başkanların da ofis açtığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ben de bir ofis açtım ve insanlarla oturup konuşuyoruz. Kimisi tez hazırlıyor, sorular soruyor. Gazeteci bir kitap yazacak, gelip sorular soruyor." dedi.

Sabahları kendine vakit ayırdığını belirten Kılıçdaroğlu, kitap okuduğunu, yazı yazdığını ve iletilerle raporlara baktığını söyledi. Öğleden sonra ise ofise giderek vatandaşlar, politikacılar ve STK temsilcileriyle görüştüğünü ifade etti. "Tabii geniş zaman ayıramıyorum. Ama 10 günde bir felsefeci, tarihçi ve sosyologlarla bir araya geliyorum. 4.5-5 saatlik görüşmeler, tartışmalar yapıyoruz. Çok keyifli oluyor ve buna ihtiyacım var." dedi.

CHP Kurultayı

Bir kişinin uzun süre genel başkanlık yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak genel başkan değişecekse, partinin güvenli bir limana taşınarak bu değişimin gerçekleşmesi önemlidir. Parti, çalkantılı bir döneme girmeden, iç tartışmalarla boğuşmadan güvenli bir limana ulaşmalı ve yeni genel başkanını seçmelidir. Kurultayda da bu düşüncelerimi ifade ettim.

Kurultayımızda, benim de kabul etmediğim bazı hususlar vardı. Partimizin bir özelliği, kendi aramızda tartışmak ve hatta kavga etmek, ancak bu atışmalarda bireysel çıkarlar gözetilmez. Tartışmaların merkezinde her zaman parti yer alır.

Tartışmaların, partiyi sıkıntılı bir sürecin içine sokmasını asla doğru bulmadım. Özgür Bey’e genel başkanlığı devrederken, 1.5 saat süren özel bir görüşme yaptık. Düşüncelerimi kendisine aktardım, fakat Özgür Bey benim bu konudaki düşüncelerimi zaten biliyordu.

Hayatta vefa denilen bir kavram vardır. Bu kavramın ne kadar değerli olduğunu düşünen herkes bilir. Kendi aramızda oturup bu kavram üzerine çok daha güzel şeyler yapabilirdik ve kırgınlıkları önleyebilirdik. Benim güvenli limandan kastım da buydu.

Vefasızlığa Uğradığını mı Düşünüyor?

Bu konuda konuşmam ne kadar doğru bilmiyorum, ancak kamuoyunda böyle bir algı var. Vefa, kader birliği yapmaktır. Bir ayrışma varsa, bunun da objektif bir zeminde yapılması gerekir.

'Hançer' Çıkışı

Beraber yola çıktığınız, birlikte mücadele ettiğiniz ve "İlla sen Cumhurbaşkanı adayı ol" diyen arkadaşlarınız tam tersini yaparsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın takdirine sunuyorum.

Cumhurbaşkanı adayı olmayı hiç düşünmüyordum. Ancak MYK'da ve PM'de "Olmazsa olmaz, sizin mutlaka olmanız lazım" diyenler vardı. Her toplantıda bu söylendi. Partinin kararına uyalım dedik. Şimdi ise "Keşke aday olmasaydı" diyorlar.

Siyasete girmem teklif üzerine oldu. Genel başkanlık bir konjonktür işidir. Kamuoyu genel başkan olmanız konusunda belli bir olgunluğa erişirse, zaten mecburen genel başkan olursunuz.

Zafer Partisi ile Protokol

Sinan Oğan ile bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmeyi tek başıma yapmadım; bir belediye başkanı arkadaşımız da vardı. Görüşmeden sonra Oğan'ın bazı talepleri oldu. "Diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam, önce onlarla görüşüp size döneceğim" dedim. Ertesi gün tüm genel başkanları aradım ve "Herhangi bir sorun yok, aday sizsiniz, oturun konuşun" dediler. Bu olayın ardından Zafer Partisi ile ikinci turda bir araya geldik ve görüşmeleri ben yürüttüm. Zafer Partisi'nin de talepleri oldu.

Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeydik. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak yanıltıcı olur.

İşte Özgür Özel'in, Suriye'ye gideceği tarih İşte Özgür Özel'in, Suriye'ye gideceği tarih

O dönemki anketlerde önde olduğumuz görülüyordu. Bu şartlar altında Zafer Partisi ile bir protokol imzaladık. Bu protokolde önemli bir madde vardı: "Belediye başkanlarının mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği" yazıyordu. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı da bu protokole imza attı. Ancak kimse bunu konuşmuyor.

Herkes, Kılıçdaroğlu'nu nasıl eleştireceğini düşünüyor. İlk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum.

Protokoller eleştirilebilir, ama önce okunmalıdır. Bu protokoller, altılı masa adına yapılmamıştır.

Editör: Berkay Akıncı