Ekranda devasa bir salondayız.
Salonun ortasında bugüne kadar çok az gördüğüm uzunlukta bir masa…
Belki de bir defa gördüm.
Putin, Fransa Devlet Başkanı Macron’u Kremlin’de ağırladığı sırada,
günlerce konuşulmuştu o masa.
Şimdi size böyle bir masanın hikayesini anlatacağım.
İbretle dolu bir diplomatik masa bu.
DİZİNİN ADI ‘REJİM’…YANİ “THE REGIME…”
ORTA AVRUPA’DA BİR “TEK KADIN” REJİMİ
Blue TV önceki hafta yeni bir HBO dizisini gösterime soktu.
HBO biliyorsunuz “Games of Thrones” dizisinin yapımcısı.
Amerika’nın en yaratıcı yapımcıları diyebiliriz.
Yeni gösterime giren dizinin adı “Rejim…”
Başrolde sanat olarak da, kadın olarak çok sevdiğim bir oyuncu var.
Kate Winslet.
Film, Orta Avrupa’da çok küçük bir devletin hikâyesi.
Başında çok güçlü bir “Tek Kadın” rejimi bu.
BAŞKANIN SARAYI NEREDEYSE
ÜLKEDEN DAHA BÜYÜK
Biraz abartarak söyleyeyim, belki de ülkeden büyük devasa bir saraydan yönetiyor ülkeyi.
Her “otoriter tekinsan” gibi en büyük tutkusu “Dünyaya kafa tutmak.”
İşte o dizinin başında çok ilginç ve siyaset bilimciler açısından “Case study/vaka analizi” olarak incelenebilecek bir bölüm var.
Küçük ülkenin güçlü kadın başkanı Amerika Birleşik Devletleri’nin özel temsilcisini kabul edecektir.
Gelen kadın da, en az onun kadar dik ve kibirli durmaya meraklı biridir.
Saraya girdiğinde duyulan tek ses, leydinin topuk sesleridir.
SALONUN EN UCUNDA DİMDİK
DURAN BİR KADIN BAŞKAN
Kapıda bir görevli onu alır ve devasa sarayın içinde uzun bir mesafe yürütür.
Sonra yine devasa bir salona girerler.
Küçük ülkenin büyük kadın başkanı salonun en ucunda bir masada oturmaktadır.
ABD özel temsilcisi geldiği kadar uzun bir mesafeyi daha yürür.
Asker diliyle “Muazzi etmenin” bütün unsurları daha ilk andan salondadır.
Her Amerikalı özel temsilci gibi kibirlidir ama aynı zamanda çok samimi ve sempatik hava vermeye çalışır.
Kadın başkan “Öyleyse görüşmeye geçelim” der ve bir başka salonun kapısı açılır.
10 METRELİK MAS ANIN
İKİ UCUNDA İKİ KADIN
O da devasa bir salondur ve tam ortasında 10 metre uzunluğunda bir masa durmaktadır.
İlişkiler kötüleşmiştir ve ABD’li temsilci bunları düzeltmek misyonu ile gelmiştir.
Masayı görünce havası biraz düşer ama çaktırmamaya çalışır.
Böylece diplomasi öğrencileri için bir case study başlar.
ARAMIZDA BİR SORUN
VARSA ÇÖZMEYE HAZIRIZ
İlk konuşmayı özel temsilci yapar:
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: Bu ziyaret benim için çok öncelikli. Bundan önceki görüşmemiz biraz ani oldu gibi geliyor bana. Başta söyleyeyim, Aramızda herhangi bir sorun varsa üzerimize düşeni yapmaya hazırız.
KADIN BAŞKAN “Sorun mu? Benim bildiğim bir sorun yok. Sadece şu var…”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: Nedir?
KADIN BAŞKAN: “Pazarlık…”
Kadın başkandan ilk salvo gelmiştir. İkinci salvo hemen arkasından gelir:
BOKUNUZU YILLARCA KÜREKLE
KAPIMIZIN ÖNÜNE KOYDUNUZ
KADIN BAŞKAN “Bence ülkem yıllarca üzerine düşeni yaptı. Öyle değil mi? Ne de olsa toprağımızı neredeyse bedava kazmanıza izin verdik. Orta Doğu’daki savaşlarınız için yakıt ve hava sahası desteği sağladık. Ülkemizde faaliyet gösteren sözde Rus siber teröristlerle ilgili yüzlerce dosyayı size teslim ettik. Çin’le ‘Bir kuşak bir yol’ projesinden vazgeçtik. CIA’nin, egemen topraklarımızda gizli merkezler kurmasına izin verdik. Tabirimi mazur görün, Yani, bokunuzu yıllarca kürekle kapımıza koyup bizim yememizi istediniz.”
BİZ DE SİZİN BASINI MEDYAYI
SUSTURMANIZA, SES ÇIKARMADIK
(*) ABD’Lİ ÖZEL TEMSİLCİ: İzin verin ben de şunu söyleyeyim. Biz de size epeyce yatırım da yaptık. Sizin basınla ilgili yarattığınız sorunlara (Basını susturmanıza) epey sabır gösterdik.
KADIN BAŞKAN: “Hayır hayır burada sorunları tartışmıyoruz. Bu bir yüzleşme değil. Sadece doğruları söylüyorum.”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: Bence birbirimizin ne dediğini çok iyi anlıyoruz. Bu yüzden sıfırlama diyebileceğimiz bir şeyi yapmayı istiyoruz. İleriye dönük bizlere daha büyük bir eşitlik duygusu verecek bir sıfırlama. “Başkan da bunu istiyor.”
KADIN BAŞKAN: “Bundan emin misiniz? Hemen şimdi ona bir mesaj atalım mı?”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: Evet başkan bunu istiyor.
SİZE NATO ÜYELİĞİ VE
SHENGEN VİZESİ VERELİM
KADIN BAŞKAN: “Peki sıfırlama dediğiniz nasıl bir şey olacak?”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: ‘İlk ve en önemli şey erişim meselesi. Siz ve büyükelçileriniz için başkana erişim imkânı. Tabi bir de daha kolayca mali yardım alabilmeniz. İhracat üzerindeki kısıtlamaların hafifletilmesi. Başkentinizdeki Amerikan okulunu yeniden açmak konusunda yardım etmek. Size tam NATO üyeliği vermek. Yani artık öyle aday ülke belirsizliği falan yok. AB’yle ilgili, Schengen dâhil her konuda da yardımcı olabiliriz. Sizin için bütün oyun değişebilir. Bunu görmek istiyoruz. Böyle bir ortaklık istediğimiz şey. Bu yüzden kendinize şunu sormanızı istiyorum. Bizimle bir sonraki adımı atmaya hazır mısınız?
Bölgenizdeki otoritenizi zayıflatmak istemiyoruz. Asine pekiştirmek istiyoruz. Çünkü sizi gerçek bir vizyoner olarak görüyoruz Bu yüzden kobalt projesine geri dönmenizi çok isteriz.
ÜZGÜNÜM AMA BU ŞARTLAR
KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL
KADIN BAŞKAN: “Üzgünüm ama bu şartlar kabul edilebilir değil.”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: Kesinlikle bunu anlıyoruz. Ama tekrar değerlendirmenizi öneriyoruz.
KADIN BAŞKAN: “Her şeyin başında halkıma saygı gösterilmesi gerekiyor.”
(*) Gösterilecek. Bir de şu var. Çin’in Avrupa’ya ilerlemesini özgürlüğe tehdit olarak görüyoruz. Bu konuda desteğinizin devamını istiyoruz.
KADIN BAŞKAN “Peki ya Faban koridoru…”
(*) ÖZEL TEMSİLCİ: “Koridorun tarihsel olarak sizin için büyük önem taşıdığını ve yeniden birleşmek istediğinizi biliyoruz. Ama önce size güvenebileceğimizi göstermeniz gerekiyor Tek istediğimiz dürüstlük ve tutarlılık. Bu konuda biz Amerikalıları örnek almalısınız. Ve bir de geçmişteki gibi biraz daha esnek olmalısınız.”
BURASI ÇOK HAVASIZ HADİ
SİZE SARAYIMI GEZDİREYİM
ABD’li özel temsilci konuşmanın bu bölümünde durur ve “Ama bunlar bu büyük oda için bile çok fazla şeyler” der.
Kadın başkan bu söz üzerine ayağa kalkar ve “Haklısınız fazla oksijen emildiği için bu odalar çok havasız oluyor. Hadi öyleyse size biraz sarayı gezdireyim.”
Sonra sarayda gece gündüz hiç yanından ayrılmayan ve put gibi duran koruması ile birlikte özel temsilciye yol gösterir.
BAŞKANIN KORUMASI KAPALI
ODADA KADIN TEMSİLCİYE NE DİYOR
Büyükçe bir odaya geldiklerinde Amerikalı özel temsilcinin önce girmesine izin verdikten sonra kapıyı üzerine kapatır.
Özel temsilci kadın, başkanın koruması ile baş başa kalır.
Paniğe kapılır ve dev salonun kapılarına koşar.
Fakat bütün kapılar kilitlidir.
KONTROLUN SENDE OLMAMASI
NE DEMEK ŞİMDİ ANLADIN MI?
Son kapının önünde korkuyla bakarken kadın başkanın koruması ilk defa konuşur:
“Kontrolün sende olmaması nasıl bir duygu?”
Özel temsilci dehşetle ona bakarken sözlerini tamamlar:
“Buranın kontrolü bir daha asla sende olmayacak… Duydun mu?”
ABD’li özel temsilci Saray’dan çıkar, kendisini bekleyen şoföre “Otele bile uğramadan beni doğru havaalanına götür” der.
Güçlü kadın başkan uzun masa diplomasisinin son sözünü güzel bir mizansenle o kapalı odada korumasına söyletmiştir.
BİZDE BATI VE ABD KARŞITLARININ
ÇOK HOŞUNA GİDECEK BİR SAHNE
Bu sahneyi izlerken aklıma Putin’in Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u oturttuğu uzun masa geldi.
Diplomaside uzun masa etkili bir aşağılama enstrümanıdır.
Hiç kuşkusuz bizde de dünyada da Batı ve ABD karşıtlarının çok seveceği bir sahne bu…
Çok gururu verici bir duruş gibi geliyor insana.
Ama benim kafam karıştı.
ŞİMDİ KİM KİMİ
AŞAĞILAMIŞ OLUYOR
Kafamdaki soru şu:
Bu sahnede gerçek anlamda, dizinin Amerikalı yapımcısı HBO kimi aşağılıyor?
Koskoca ABD başkanının özel temsilcisinin, küçücük bir Orta Avrupa ülkesi diktatörü tarafından küçük düşürülmesini göstererek kendi ülkesini mi aşağılıyor?
Yoksa “Biz senin basına yaptığı baskıları, tek kişi yönetimini görmezden geliyoruz” diyerek, Sarayı yönetirken yaptığı akıl almaz şeyleri anlatarak, o ülkenin popülist başkanını mı?..
OKSİJEN ÇADIRINA ÇEVRİLMİŞ
TAHTIREVANANLA SARAY TURU
Mesela Kadın başkanı, bir Rasputin haline gelen korumasının hakimiyetine girmesini, hastalıktan ve öldürülmekten aşırı korkmasını, havanın nemininin dahi ölçülmesi saplantısını, mikroplardan korktuğu için, sarayda bir oksijen çadırı haline getirdiği tahtırevanla dolaşmasını, yabancı konukları sterilize edilmiş çadırımsı odalarda kabul edişini ironik bir dille anlatıyor.
SEN BİR HİÇSİN VE BEN ANCAK
HİÇLERE GÜVENEBİLİRİM
Otoriter kadın başkanın kişiliğini anlatan en güzel diyaloglardan biri şu.
Kadın başkan korumasına soruyor:
“Sen neden buradasın biliyor musun? Çünkü bir hiçsin ve ben ancak hiçlere güvenebilirim. O yüzden şimdi bana söyle. Sokaktaki hiçler benim hakkımda ne düşünüyor?”
KISSADAN HİSSE: BABALANMAK VE
ANALANMAK DİK DURUŞ MUDUR?
O zaman kim kimi aşağılıyor?
Benim bildiğim demokrasisi güçlü ülkelerin liderleri dış politikada babalanmaya pek ihtiyaç duymuyor.
Ama hiç istisnasız popülist ülkelerin liderlerinin en sevdiği şeylerden biri dış politikada babalanmak.
Tabi kadın bir diktatörse, babalanmak yerine “Analanmak” deyimini kullanmak daha doğru olacak.
Ama siz benim gibi yapın, bu siyasi bakışları bir kenara bırakarak diziyi bir komedi gibi izleyin.
Göreceksiniz ki acayip bir dizi…
Tabi Kate Winslet’in şahane oyunu da bonusu…