Beş çocuk istediniz ama bakamıyorsunuz

Yanarak ölen beş çocuğa, biraz ağlar unuturuz, ama ülkemizin geleceği, eğitimsiz, yaşam güvencesi olmayan çocuklarla başka yangınlara bırakılıyor.

Beş çocuğa, bu enflasyon ortamında, bırakın tek başına bir genç kadını, iyi gelirli bir aile bile bakımında zorlanır. Sonuç Derin Yoksulluk. Buna devlet bakmazsa kim bakacak? Yasada hakkı var, ama kasada para yok! Bunun için bırakıp gidiyorlar, yoksa devlet istese zorla da alır.

Beş çocuk istediniz, ama bakamıyorsunuz?

Hepimizi derinden sarsan, üzen beş çocuğun yanarak ölmesi trajedisi, Derin Yoksulluk gerçeğini yeniden tartışılmasını gerektiriyor, ülkemizde dert çok, eksik olmasın Bahçeli de yenilerini yaratmakta gecikmiyor, mezardan fikir çıkartıyor, gençlerin adını bile bilmediği Öcalan konuşup duruyoruz, beyhude!

Aile, Orhan Kemal romanlarında bire bir anlatılan Derin Yoksulluk trajedisinin gerçek kahramanları. Genç kadının babası emekli felsefe öğretmeni imiş, ailenin istemediği bir evlilik yapmış. Henüz çok genç ama evlenir evlenmez, hiç sektirmeden her yıl bir çocuk doğurmuş. Tam beş çocuk. Babanın belli bir işi yok, hurdacılık yaparak ailesini geçindirmeye çalışıyor ve bu 7 kişilik aileye yetmek için her türlü yasa dışı işi de yapıyor anlaşılan, ufak tefek hırsızlıklar da dahil, ki yakalanıp hapse girmiş. Böylece aile hepten çökmüş!

Beş çocuğa, bu enflasyon ortamında, bırakın tek başına bir genç kadını, iyi bir geliri olan aile bile rahat bakamaz. Sonuç Derin Yoksulluk.

Aile ve Sosyal Yardım görevlileri durumdan haberdar. 18 kez aileyi ziyaret etmiş, çocukları devlet koruması altına almak istemiş. Anne vermemiş. Bütün kararlarına bakıldığında zaten hiçbirinde mantık yok. Bu durumda çocukları zorla mı alacaksınız derseniz, ben rasyonel düşünen biri olarak EVET derim! Çünkü o çocukların yaşam hakkı, bazen onlara bakamayan anne babanın duygusal kararlarından daha önemlidir. Çocukların büyük babalarından biri de anne için, “Ver bana çocuklardan birini hiç olmazsa okula gidecek dedim vermedi,” diyor.

Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı adı üzerinde, bu duruma müdahale etmeliydi, edecek yasal yetkiye ve olanaklara sahip olmalı. Verilen para yardımı ne ki? 18 kez ziyaret ettiklerinde o anne ve beş çocuğunun hayvan yaşamasına bile yeterli olmayan o barakada kalmalarına nasıl razı olunur? Nitekim ailenin baktığı beş çocuğu olan köpek de yandaki bölümde çıkan yangında beş yavrusunu kaybetmiş! İlginç bir aynısı yaşanan trajedi! O barakada 10 yavru öldü…

Yapılacak şeyler mümkün: bu konuları en iyi bilen Hacer Foggo da soruyor:

1.   Aileye kira desteği sundunuz mu?

2. Ücretsiz kreş hizmeti sundunuz mu?

3. Anne ve çocuklara düzenli olarak psikolojik destek sundunuz mu? Bugüne kadar sunulmadığı belli de bundan sonra anneye mutlaka sunulmalı, genç kadın intihar edebilir.

4. Sosyal Ekonomik Destek Yönetmeliği gereği SED yardımı, en fazla iki çocuk için verilebiliyormuş ama en azından çocuk başına 4312 TL bile onlara nefes olurdu, verildi mi?

 BUNDAN SONRA NE YAPILMALI?

AKP Grup Başkan Vekili Av. Özlem Zengin, ki bu yoksulluk konusunda duyarlı olduğunu bizzat gözlemlediğim ve her ne kadar devlet yardımlarını AKP yardımı adı altında yaptığına tanık olduğum halde en azından çalıştığı bildiğim bir siyasetçi, “Bakanlıklarımızın bu konularda müdahale alanını güçlendirecek düzenleme ve yöntem üzerinde hep birlikte çalışmamız gerekiyor” diyor.

Evet, çalışın. Birlikte çalışın. Çünkü bu olay tek bir durum değil. Sokaklar, taşıyamayacağı kadar ağır, şeker çuvalından yapılmış, tekerlekli küfeleri, çöp konteynerlerini karıştırarak satabilecekleri mal toplayan çocuklarla dolu. Her yaşta. Bunlar bazan Bağdat Caddesi gibi şık kafelerin olduğu yerlerde yol kesip, AÇIM diye bağırarak para istiyor. Bu aynı zamanda bir asayiş sorunu: Bu çocuklar bu kadar yokluk ve acı çekerek büyüdükleri zaman, içlerinden taşan umutsuzluk, kin ve nefret ile her türlü saldırganlığı yapacak suç potansiyeli taşıyan bireylere dönüşecek.

 

SİYASİ İKTİDARIN BAKIŞI

Özlem Zengin, “Her şeyi parayla ölçmeyin, kadının yaşam biçimi…” diye başladığı konuşmasında bir şeyler de söyledi ama artık ona değinmek istemiyorum. Bir toplumu oluşturan bireylerin hepsi akıllı, mantıklı, rasyonel, duygularına hâkim olabilenlerden oluşmaz. Kimileri duygusaldır. Kimilerinin fantezileri vardır. Kimileri kurallara uymaktan hoşlanmaz, asi ruhludur. Çocuklar sadece ailenin değildir, bu toplumun, ülkenin çocuklarıdır ve gerektiğinde yaşam ve geleceklerini korumak için devlet aileye müdahale edebilir, etmelidir. Aile çocuklarına bakamıyorsa, ki yapılan ziyaretlerde o baraka koşullarının beş çocuk ve bir kadının yaşaması için uygun olmadığını, uzman olmasa da bakan görür, bir çözüm bulunmalı, uygulanmalıydı. Ve bunun için hukuki, yasal dayanak da vardır ama bence gerekli yer ve para yokYoksulluk o kadar büyük ki hangi birine yardım edeceksin?

 

ERDOĞAN’IN ÇOCUK POLİTİKASI

Üç de yetmez beş çocuk yap dedi Reis, yaptı işte, bakamıyor, demek ki sen bakacaksın! 

AKP, iktidara gelir gelmez, yaptığı ilk işlerden biri Aile Planlaması ile ilgili bütün çalışmaları, önlemleri kaldırdı. Kürtajı, fazla gebelikten korunmayı önledi. Önce üç çocuk diye her mitingde ısrar ediyordu, sonra beş çocuğa çıktı. Bugün bakamayacağı çocuğu yapmamak için önlem alan aileler iki çocuğu geçmiyor. Kimi bir çocuk yapıyor, nasıl okutacaksın artık eğitim de paralı. Kimi hiç çocuk yapmıyor, kimi evlenemiyor bile!

Arttırırkenlumun sosyal yapısı da bozuldu, eğitimsiz, iktidar yanlısı aileler üç beş çocuk ile çoğalır, özellikle Suriyeli göçmen aileler bu sayıyı daha da arttırırken kentlerde yaşayan eğitimli ailelerin oranı değişiyor. Tam da iktidarın istediği, eğitimsiz, kolay yönetilebilen bir kalabalık. Yanarak ölen beş çocuk için namazlarını kılar, biraz ağlar unuturuz, ama ülkemizin geleceği eğitimsiz, yaşam güvencesi olmayan çocuklarla başka yangınlara bırakılıyor.