Ajans 369-

23 Ekim’de saat 15.26’da Ankara'nın Kahraman Kazan ilçesindeki TUSAŞ tesislerine bir saldırı düzenlendi.

ÖZEL GÜVENLİK KORKUP, KAÇTI!

Teröristlerin 5 gün önce Ankara’ya gelmişler. TUSAŞ çalışanlarının sıklıkla kullandığı taksi durağından, şoförü öldürüp gasp ettikleri otomobille TUSAŞ’taki ilk bariyeri rahatça geçmişler. Sıklıkla kullanılan taksi durağına ait otomobil görmezden gelinmiş. İkinci bariyerde özel güvenlikten birini şehit edince, diğer özel güvenlik görevlileri korkarak, görev yerlerini terk etmişler.

Teröristlere bir dış istihbaratın destek verdiği değerlendiriliyor.

Erdoğan, “Bahçeli’nin sözlerini, önyargısız dinleyin!” Erdoğan, “Bahçeli’nin sözlerini, önyargısız dinleyin!”

Geçmişte, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, teröristleri ayakkabı numarasına kadar biliyoruz, dese de, bu olayda, güvenlik açığı dışında, istihbari zayıflık da ortaya çıktı.  

İki teröristten biri ateş açarken, diğeri kendini patlattı. Jandarma özel timi 6 dakikalık mesafedeki Sincan’dan helikopterle olay yerine müdahale etti. Kadın teröristin attığı 4-5 el bombası ile yedi jandarma yaralandı.

Hükümete yakın isimler, azmettiricinin ABD olduğunu ima ederken, “Dış istihbarat olmadan, saldırı yapılamazdı,” görüşünü savunuyorlar.

Saldırının zamanlamasına dikkat çekilerek iki senaryo üretiliyor.

Türkiye’nin NATO üyesi olduğu halde Rusya’nın başını çektiği BRICS grubuna adaylığını koyduğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tataristan’ın başkenti Kazan’da olduğu bir anda gerçekleştirilmesi manidardı.

TÜRKİYE’NİN  BRICS ADAYLIĞI VETO EDİLDİ!

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) yalanlasa da, Alman Bild’e göre Hindistan’ın vetosu ile Türkiye’nin BRICS adaylığı veto edilmişti.

 

TATARİSTAN’DAKİ KAZAN’DAN, TÜRKİYE’DEKİ KAZANA GELMEDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tataristan’daki Kazan’dan, Ankara’daki Kazan’a geleceği belirtilse de, nedensizce gelmemiş, muhtemelen, Putin’e teessüflerini bildiriyordu.

Bu noktada, Türkiye’nin arka kapı diplomasisi ile vetonun, “Adaylık görüşmeleri olmadı” şeklinde duyurulduğu da iddia ediliyor.

Uluslararası medya, prestijli, Kazan’daki TUSAŞ’ı koruyamayan Türkiye’yi de, istihbarat alamayan MİT’i de tiye alan makaleler kaleme aldı.

İki teröristin, sınırdan elini kolunu sallayarak girdiği değerlendiriliyor ki, burada güvenlik zaafiyeti var.

Bir AVM’ye girerken bile bagajınız aranırken, TUSAŞ’a girişte bagajda şoförün cesediyle ve hiç aranmadan teröristlerin girmesi de başka bir skandaldı.

Diğer bir skandal ise TUSAŞ’ın içindeki güvenlik kamerası görüntüleri, tüm dünyaya bir el tarafından servis edilmişti.

Tüm bunlar yaşanırken, MİT Müsteşarı AK Parti’ye brifing vermeye gitmiş…

Güvenlik zaafiyeti ile dünya basınına malzeme olan Türkiye, Tataristan’daki Kazan’da veto yiyen Erdoğan ile de küçük düşüyordu.

Tüm bunları, CIA’nın önceden bilmemesi ise imkansız!

Böylece, geriye ikinci senaryo kalıyor.

MHP Lideri Bahçeli’nin, çözüm süreci için düğmeye basması, emperyal güçlerin de, terör düğmesine basmasına neden olmuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE HANGİ PKK ETKİN?

Bahçeli’nin, Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, sözlerine olumlu yanıt almışken, Demirtaş diyaloğu desteklerken ve bizler taraflar uzlaştı zannederken, hangi PKK saldırmıştı?

Anlaşıldı ki, örgütün içinde birden fazla PKK vardı. Ve saldırıyı düzenleyen PKK, biz Öcalan’ı tanımıyoruz, mesajı vermişti.

Peki, Erdoğan’ın damatı Selçuk Bayraktar’ın şirketi Baykar’ı çok sıkı biçimde koruyan polisler, bir devlet kurumu olan TUSAŞ’ı neden korumuyordu?

Belki de, öncelikle, Baykar adlı özel şirketi, bir devlet kurumu gibi, ulusal savunma sanayinin baş tacı gibi tanıtan havuz medyası ve muhalif görünümlü gazetecilere dikkatlerinizi çekerim…

TUSAŞ ile ilgili bir liyakat sorunu var ise bunun faturasını, siyasi iktidar öder mi bilinmez ama, bedeli tüm Türkiye’nin ödediği aşikar!

Editör: Murat Bayar