“Başak İBB’ye aday ol, kocan hapisten çıksın!”

Kahramanı dürüst Yaşar Usta'dan, katil ve mafyaya "Aile"; "Gaddar"; "Hudutsuz Sevda" ya geçtik. Adaletsizlikle değerlerimizi kaybediyoruz!

CHP’nin çiçeği burnunda genel başkanı Özgür Özel, DEM Parti ile açık açık görüşüyor, diye iktidar tarafından eleştiriliyor. Özel’de konu ile ilgili, “Evet, açık ve şeffaf biçimde görüşmeye devam edeceğiz” sözleri ile “Siz asıl kapalı kapılar ardındaki görüşmelerden korkun!” iması yapıyor.

Bu toplum, iş oy almaya gelince, en “Olmaz” denilenlerin olduğunu görmemiş miydi?

23 Haziran 2019'daki tekrar seçim öncesinde, PKK’nin kurucuları arasında yer alan Osman Öcalan’ın Türkiye Devleti’nin resmi televizyonu TRT Kurdi'ye çıktığını görmüştü mesela!

Yine seçimlere üç gün kala İmralı Adası’na giden Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, PKK lideri Abdullah Öcalan’dan getirdiği mektubu basın toplantısında okurken, basına servisi de yine devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı yapmamış mıydı?

Muhalefet, o günlerde bu gelişmeleri, “terör propagandası" şeklinde okurken, Öcalan'ın yerel seçimlerde Kürt halkının taraf olmaması ve İmamoğlu'na oy atmaması çağrılarına dair sert eleştiriler gelmişti.

Dolar kuru ile ilgili öngörüler soruşturma nedeni sayılır, Selçuk Geçer gibi isimlerle ilgili cezai yaptırımlar söz konusu olurken, PKK Kurucusu Osman Öcalan’ın TRT’de konuşması ifade özgürlüğü sayılmamış mıydı?

GÜNDEM YİNE SEÇİM…

Gazeteci Can Ataklı, İBB seçimleri ile ilgili tüm anketlerde Ekrem İmamoğlu’nun 5-6 puan üstte olduğunu kaydederek, “Ama bu anketler İBB seçimlerine Ekrem İmamoğlu ve Murat Kurum’la sınırlı olması durumunda elde ediliyor. DEM Parti geçmişte Diyarbakır’da gösterdiği 6 bağımsız adayın 6’sını da seçtirmiş, Türkiye’nin en örgütlü yapısı. İstanbul’da da 10 puan civarında oyu var” diyor.

“BAŞAK İBB’YE ADAY OL, KOCAN HAPİSTEN ÇIKSIN!”

Ataklı, Selahattin Demirtaş’ın hapisten çıkması karşılığında, eşi Başak Demirtaş’a, iktidar kanadının, “İBB’ye adaylığını koyarsan kocan hapisten çıkacak” teklifinin gittiğini anlatıyor.

SİYASET DEĞERLERİ ÇÜRÜTÜYOR MU?

Siyaset değerlerimizin kaybolmasına neden oluyor!

Neyi mi kaybediyoruz?

Sosyologlar, geçmişte Münir Özkul’un yoksul bir fabrika işçisi Yaşar Usta olarak uğradığı haksızlıklara karşı, fabrikatörün karşısına çıkıp yaptığı şu konuşmayı unutmaz: “Beyim beyim sana bir çift lafım var… Sen mi büyüksün ben mi…”

Bu sözlerin detayında tüm Türk halkının o dönemde ittifakla kabul ettiği insani değerler, halkın öz değerleri yatardı.

İşte, bu değerlerimizi yitirdik!..

FİLMLERDEKİ KAHRAMAN ANLAYIŞIMIZ BİLE DEĞİŞTİ

Siyasetin menfaatleri kovalarken, adaleti yok sayan anlayışı, hukukun gücünü değil de, güçlülerin hukukunu savunması, günümüzde özellikle beyaz cama kahramanı kiralık katil, mafya olan, adaleti elindeki silahla arayan ve racon kesen bir yapıyı getirdi.

Yoksullukla birlikte cadde sineması biterken, beyaz camın gücü arttı. Kahramanı namuslu, dürüst, fedakâr işçi Münir Özkul’dan, kiralık katil Gaddar’a, sinek öldürür gibi adam öldüren, Aile’nin Aslan’ına, sevdayı bile mafya üzerinden anlatan Hudutsuz Sevda’ya geçiş yaptık. Neredeyse içinde şiddet barındırmayan tek bir yapımımız kalmadı!

Bu durumun devamı, Türkiye’de kendi adaletini ellerindeki silahla, entrikayla, yalan ve dolanla arayanların sayısını arttırırken, toplumdan kopuk gecekondu bölgelerini, hatta kurtarılmış bölgeleri getirmesi kaçınılmaz olacaktır!