25 ocak günü ne oldu?

25 ocak günü ne oldu? O 80 bin kişi nereye gitti, isim isim tespit edildi mi?

Dün sosyal medyadan önüme bir fotoğraf düştü.

Önceki gün Şam’da yapılan ve adına “Victory Conference”, “Zafer Konferansı “ denilen toplantıda  çekildiği yazılıyordu.

Doğruluğunu kanıtlayamadım.

Ama sahte olduğuna dair bir bilgi de gelmedi.

Bu fotoğrafa bakıp kendi kendime sordum.

“Bu kadar üniformalı adamdan bir demokrasi  çıkar mı?

Yoksa ikinci bir “Baas rejimi mi çıkar?

Biraz geriye gidelim:

İKİ HAFTA ÖNCE AYNEN

ŞUNLARI YAZMIŞTIM

İki hafta önce yazdığım bir istihbarat aynen gerçekleşti.

Bundan 15 gün önce, tam tarihi ile 16 Ocak günü aynen şunları yazmıştım:
“Ankara El Şara’ya Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda izlediği yolu önerdi.

El Şara ile direk  konuşma kanalı açık bir Türk yetkilisi Suriye’nin yeni liderine şunu söyledi:

’Atatürk 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurdu.

Türkiye’nin her tarafından temsilciler davet edildi.

Kararlar o Meclis tarafından alındı. Cumhuriyet ise 1923’te kuruldu.”

MİT BAŞKANI EL ŞARA’YA O

GÜN AYNEN ŞUNU SÖYLEDİ:

Bu mesajı El Şara’ya ileten kişi büyük bir ihtimalle MİT Başkanı İbrahim Kalın’dı.

O görüşmede kendisine bir de şu söyledi:

‘O kurulu oluştur ve Cumhurbaşkanlığı yetkisini o kuruldan al.”

El Şara bu mesajdan sonra  Suriye’deki bütün toplumların temsilcilerine bir mektup gönderdi.

Toplumun her kesiminden 1600 kişiye gitti  bu davet.

Bunlar bir tür kurucu Meclis oluşturdu.

Ve önceki gün itibariyle El Şara bu kuruldan “CUmhurbaşkanı” yetkisi alarak, bir zamanlar Esad’ın oturduğu saraya tam yetkiyle oturdu.

Yani Türkiye’nin önerdiği  yolu izleyerek, Atatürk’ün yaptığını yaptı ve bir Meclis oluşturdu.

29 OCAK ÇARŞAMBA ŞAM: 

ZAFER KONGRESİ TOPLANDI

15 gün önce yazdığım bu toplantı önceki gün yapıldı.

Ve bu toplantıyla ilgili haberler önüme düşmeye  başladığı andan itibaren kafamda sorular ve şüpheler çoğalmaya başladı.

Belki bu soruların bir bölümü bazı konularda yeterince bilgim olmamasından kaynaklanıyor.

Ama şimdi yazacaklarımı  okuduğunuzda tahmin ediyorum aynı sorumarı siz de soracaksınız.

ZAFER KONGRESİ BİLDİRİSİNİ

 ASKERİ YETKİLİ OKUDU

Önce küçük bir ayrıntı.

Sonuç bildirisini “Askeri Operasyonlar İdaresi Sözcüsü Albay Hasan Abdülgani” okudu.

Askeri sözcünün ağzından şu cümleleri işittik:

(*) “EL Şara’yı geçiş döneminde Cumhurbaşkanı ilan ettik.”

(*) “Ona yasama konseyi kurma yetkisi verdik.”

(*) Esad’ın yaptığı “2012 anayasasını yürürlükten kaldırdık.”

(*) Esad rejimine  bağlı ordu, güvenlik birimleri ve parlamento feshedildi.”.

(*) Baas Partisi  ve ona bağlı bütün kurumlar geri dönülemez şekilde  feshedildi.”

ATATÜRK MODELİNDEN KENAN

 EVREN MODELİNE GEÇİLMİŞ

Buraya kadar açık ve net.

Dikkatimi çeken bir nokta Cumhurbaşkanı tayin edilen El Şara’ya “Bir yasama konseyi kurma”, yani yasa yapma yetkisinin de verilmesi.

Bu da kendisine önerilen Atatürk yolundan dana ilk gün saptığı şeklinde yorumlanabilir.

Çünkü aldığı yetki Atatürk’ün Meclis sisteminden çok 12 Eylül sonra Kenan Evren’in aldığı yetkiye benziyor.

Bir de şu soru var: 
“Devrim  lideri”o sarayda 4 yıl seçim yapmadan oturursa, bir daha demokrasiye  geçer  mi?

SALONDAN GELEN FOTOĞRAFTAKİ

ÜNİFORMALILAR BİZE NE DİYOR

Bu haberleri okurken “Zafer Kongresinin” yapıldığı solanda çekilmiş bir fotoğraf sosyal medyaya düştü.

Salonda oturanların üçte ikisinden çoğu üniformalı kişilerdi.

Bu görüntünün, Atatürk’ün kurduğu Meclis’le yakın uzak hiç bir ilişkisi yoktu.

Sadece savaşan silahlı  grupların temsilcilerinden oluşan bir heyet izlenimi veriyordu.

SANA AJANSININ YAYINLADIĞI

KOMUTAN FOTOĞRAFLARI NE DİYOR

Üzerinde durmak istediğim asıl konu başka.

Askeri yetkili, “Baas rejimine karşı savaşan grupların feshedilerek devlet çatısı altına gireceğini” ilan etti” diyor.

Yani “Devlet çatısı altına girdiler” demedi. Demek ki henüz tam bir anlaşma olmadı.

Suriye’nin resmi haber ajansı dün bu zafer kongresine katılıp askeri üniforma ile konuşma yapan çeşitli gruplara mensup komutanların fotoğraflarına baktım.

Belki beni önyargılı olmakla eleştireceksiniz  ama hissiyatın şudur.

Bu insanların birbiriyle uyumlu çalışmaları hiç kolay olmayacak.

HAKAN FİDAN VE İBRAHİM KALIN’IN

TAKVİMİNDE ÇOK ÖZEL BİR GÜN

Bu ayrıntıları okuyuncu okuyunca biraz geriye döndüm ve özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Müsteşarı İbrahim Kalın’ın geçen haftaki takvimlerine baktım.

Orada bir gün çok dikkatimi çekti.

25 Ocak Cumartesi günü…

Önceki gün, yani 29 Ocak’ta Şam’da  yapılan  “Zafer kongresinden”  4 gün önce…

25 Ocak sabahı önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın çok önemli bir açıklamasını okuyoruz.

HAKAN FİDAN’DAN İLK DEFA

DUYDUĞUMUZ BİR RAKAM: 80 BİN

Aynen şöyle diyor:

“Suriye'deki silahlı grupların tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının silah taşıma ve güç kullanma yetkisi olması gerekiyor.

Suriye’de, 80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye'ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera'da aynı şey olur."

AYNI GÜN ŞAM’DAN GELEN

İBRAHİM KALIN FOTOĞRAFI

Aynı gün sürpriz bir haber daha düşüyor önümüze.

MİT Başkanı İbrahim Kalın ikinci defa Şam’a gitmiş.

Ne gün gittiğini, kaç gün kaldığını ve Zafer Kongresi’nin toplandığı gün de Şam’da mıydı bilmiyoruz.

Ancak aynı gün önümüze gelen bu iki haberi okuduğum zaman, gazetecilik kuşkularım bana şu soruları sorduruyor:

Acaba Şam’da Türkiye’nin istemediği bazı şeyler mi oluyor?

80 BİN KİŞİLİK SMO BİR ORDU

DEĞİL TÜRKİYE’YE YAKIN GRUPLARMIŞ

Bir kere Dışişleri Bakanının ağzından ilk defa şunu işitiyoruz:

Türkiye’ye yakın 80 bin kişilik bir topluluk var.

Siz bunu şöyle okuyun:

“TÜrkiye’ye bağlı 80 bin kişilik bir ordu…”

Bu açıklamadan iki şey öğreniyoruz.

Bugüne kadar bunun  adının “Suriye Milli Ordusu”olduğunu sanıyorduk.

Meğer bunlar bir ordu falan değil, “Türkiye’ye yakın gruplarmış.”

Yine bugüne kadar bunların kesin sayısı verilmiyordu.

Bize 50-60 bir rakamı veriliyordu.

Şimdi bunların sayısının 80 bin olduğunu öğreniyoruz.

30 OCAK: SANA HABER JANSANDAN BİR

HABER: BİR TÜRK ASKERİ HEYETİ ŞAM’DA

Dışişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı bu adımları atarken onlardan 4 gün sonra Şam’dan bir başka haber daha geliyor.

Suriye Haber Ajansı SANA “Üst düzel bir Türk askeri heletinin Şam’a gelerek Suriye’nin yeni askari yöneticileri ile görüştüğünü bildiriyor.

Ajans bu haberi  üç fotoğrafla veriyor.

Biri Şam Havalimanında.

Türk askeri heyeti “türk Hava Kuvvetleri(ne ait bir Gulfstream uçakla gitmiş.

ZAFER KONGRESİNDE SURİYE

MİLLİ ORDUSU ADI GEÇMİYOR

Ancak Şam’da yapılan kongreden sonra kendisini feshederek Suriye  ordusuna katılacağı söylenen unsurlar arasında “Suriye Milli Ordusu” adı altında bir oluşumdan hiç söz edilmiyor.

Bu durumda  şu soru akla geliyor:

Türkiye’ye yakın kaç grup  vardır ve bunların hangileri kendilerini feshederek yeni Suriye ordusuna katılacağını ilan etmiştir?

Dün bazı yerlerde sMO’dan katılan grup isimleri de vardı.

Ancak bu yazıyı yazdığım ana kadar bu haberlerin hangi kaynaktan geldiğini  öğrenemedim.

KENDİNE BAĞLI 20-30 BİN ASKERİ BULUNAN HTŞ

80 BİN KİŞİLİK SMO’YU NASIL KONTROL EDECEK

Cevabını merak ettiğim çok önemli bir konu daha var.

Çeşitli kaynaklara baktım.

HTŞ’ye bağlı asker sayısı 20-30 bin kişi arası gösteriliyor.

Oysa Türkiye’ye bağlı SMO adı altında 80 Bin askerden söz ediliyor.

Tabi bir de Kürtlerle bazı Araplardan oluşan SDG var.

Onların asker salısı da 100 bin olarak tahmin ediliyor.

HTŞ komitanlığından gelen El Şara bütün bu askeri güçleri nasıl bir arada tutacak?

İLGİNÇ BİR BİLGİ: TÜRKİYE’YE YAKIN EL BAB, AFRİN

VE CERABLUS’DA  ZAFER KUTLAMASI YAPILMADI MI

Kafamda bu sorular uçuşurken, Anadolu Ajansı’nın Şam’daki “29 Ocak Zafer Kongresi” ile ilgili haberde bir cümle dikkatimi çekti.

Aynen şöyleydi:

”Şara'nın geçiş döneminin cumhurbaşkanı ilan edilmesi Şam, Humus, Lazkiye, İdlib ve Hama illerinde kutlandı.”

İyi de “Türkiye’ye yakın grupların hakim olduğu  bölgede ne oldu?

Daha açık sorayım.

ÖSO yani Türkiye kontrolündeki El Bab, Afrin , Cerablus gibi yerlerde kutlanmadı mı?

Ben bir bilgi bulamadım.

Belki gözümden kaçtı.

Ama hislerim bana yine aynı şeyi söylüyor.

İyi gitmeyen bir şeyler var sanki…

Zafer Kongresi’nin yapıldığı 29 Ocak günü Şam’da bir İŞİD saldırısı gerçekleşiyor.

Humus’ta ise iki bombalı araç patlatılıyor.

TÜYLERİMİ ÜRPERTEN BİR İHTİMAL:

“YA BİR BÖLÜMÜ TÜRKİYE’YE GEÇERSE”

Bu durumda sizin raklınıza da şu soru gelmez mi?

Türkiye’ye bağlı bu silahlı 80 bin kişiden kaçı yeni Suriye ordusuna katılacak?

Bence Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açilen bu konuyu ele almasında yarar var.

Çünkü bu sorunun cevabı Türkiye cumhuriyeti vatandaşları için çok önemli.

BİR: Hepsi katılmamışsa demek ki önümüzdeki dönemde  Suriye’de iç savaşın devam etme riski var.

İKİ: Ama çok daha önemlisi şu.

Türkiye ve Amerika tarafından eğitilmiş, savaş deneyimi olan, insan öldürmeyi bilen bu silahlı unsurlardan kaçı Suriye ordusuna katılmayıp Türkiye’ye geçebilir?

Bu sorunun cevabı ve bunların 10-15 binin Türkiye’ye geçmesi bir vatandaş

olarak benim tüylerimi diken diken ediyor.

YA İSLAMCI TERÖR ÖRGÜTLERİ

 YA DA MAFYA TEKİKÇİLİĞİ

Çünkü bunların Türkiye’de yapabileceği iki iş var.

Ya şu an uyumakta olan İslamcı terör örgütlerinden birine katılmak…

Ya da Türkiye’de mafya çetelerinin acımasız tetikçileri haline gelmek.

Bu 80 bin adam me olacak?

Bugüne kadar bunlara kaç para harcandı.

Maaşları hala Türkiye’den mi  ödeniyor?

Daha ne kadar ödenecek?

Ve bu 80 bin kişinin nerede olduğu  isim isim tesbit ediliyor mu.

Hepimiz için hayati önemde bir sorun bu.